Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Doğduğumda fazla yaşlıydım, şimdiyse ölesiye bıkkınım ve sükunete ihtiyacım var.
Sayfa 185Kitabı okudu
Zaman o kadar da kötü bir şey değil. Doğru kullanırsan istediğin kadar çekip uzatabilirsin. Lastik gibi. Sonunda bir yerde kopar ve sen iki elin parmakları arasında iki küçük düğümdeki tüm trajedi ve umutsuzlukla kalırsın.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Belki birilerini sevebilmek için onları haddinden fazla tanımak gerekiyordur, ama birinden kırk üç yıl boyunca nefret etmişsen onu da haddinden fazla tanırsın, madem öyle belki öylesi daha iyidir, belki daha hoştur, çünkü kırk üç seneden sonra artık seni şaşırtamaz, çok memnun edemez ya da çileden çıkaramaz.
Sayfa 15
222 syf.
3/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Yazarın dili hiç benlik değil. Karakterlere de uyuz oldum (bu yönden baya başarılı adlında :D) aslında hikaye güzel ama işte işleyişi bana hitap etmedi. Çeviren belki Türkçeleştirirken biraz daha kendi yorumunu katarak dili sadeleştirse daha iyi olur muydu? Böyle yapmak da ne kadar iyidir? Bilemiyorum, sadece bir fikir.
Döşeğimde Ölürken
Döşeğimde ÖlürkenWilliam Faulkner · İletişim Yayınları · 20231,232 okunma
Sometimes I ain’t so sho who's got ere a right to say when a man is crazy and when he ain’t. Sometimes I think it ain’t none of us pure crazy and ain’t none of us pure sane until the balance of us talks him that-a-way. It’s like it ain’t so much what a fellow does, but it’s the way the majority of folks is looking at him when he does it.
Sayfa 510 - CashKitabı okudu
How do our lives ravel out into the no-wind, no-sound, the weary gestures wearily recapitulant: echoes of old compulsions with no-hand on no-strings: in sunset we fall into furious attitudes, dead gestures of dolls.
Sayfa 491 - DarlKitabı okudu
Reklam
Elbette sağlam bir kümes yapmak bayağı bir saray yapmaktan yeğdir ve iyi yapsalar ya da kötü yapsalar yaptıkları şey insanı ne daha rahatlatır, ne de rahatını kaçırır.
Sayfa 220Kitabı okudu
Sanki kimilerinin saray yapmak için düzgün, güzel tahtaları var, kimileri de kümesten başka bir yere kullanılmayacak kaba keresteden başkasını bulamıyorlar.
Sayfa 220Kitabı okudu
Evet, sevgi ve sadakat hep olacak, olmalı: onları bize gururu ve barış umudunu sancakları gibi şerefin ön saflarında taşıyan babalarımız, kocalarımız, sevgililerimiz, erkek kardeşlerimiz bıraktı; bunlar olmalı, yoksa insan ne uğruna savaşır? başka ne için ölmeye değer? Evet, boş bir şeref, gurur hatta barış uğruna değil, geride bıraktıkları o sevgi ve sadakat uğruna. Çünkü ölecekti; biliyorum, biliyordum, tıpkı gurur ve huzur gibi ölecekti: yoksa aşkın ölümsüzlüğü nasıl kanıtlanabilirdi? Ama sevginin, sadakatin kendisi, kendileri ölmeyecekti.
Abşalom, Abşalom!
Abşalom, Abşalom!
William Faulkner
William Faulkner
Reklam
Evet, sevgi ve sadakat hep olacak, olmalı: onları bize gururu ve barış umudunu sancakları gibi şerefin ön saflarında taşıyan babalarımız, kocalarımız, sevgililerimiz, erkek kardeşlerimiz bıraktı; bunlar olmalı, yoksa insan ne uğruna savaşır? başka ne için ölmeye değer? Evet, boş bir şeref, gurur hatta barış uğruna değil, geride bıraktıkları o sevgi ve sadakat uğruna. Çünkü ölecekti; biliyorum, biliyordum, tıpkı gurur ve huzur gibi ölecekti: yoksa aşkın ölümsüzlüğü nasıl kanıtlanabilirdi? Ama sevginin, sadakatin kendisi, kendileri ölmeyecekti.
But Jewel's mother is a horse. My mother is a fish . Darl says that when we come to the water again I might see her and Dewey Dell said, She's in the box; how could she have got out? She got out through the holes I bored, into the water I said, and when we come to the water again I am going to see her. My mother is not in the box. My mother does not smell like that. My mother is a fish.
Sayfa 483 - VardamanKitabı okudu
schizophrenic episode
So I went. I heard that Tull's bridge was gone; I said “Thanks, O Lord, O Mighty Ruler of all”; for by those dangers and difficulties which I should have to surmount I saw that He had not abandoned me; that my reception again into His holy peace and love would be the sweeter for it.
Sayfa 468 - WhitfieldKitabı okudu
One day I was talking to Cora. She prayed for me because she believed I was blind to sin, wanting me to kneel and pray too, because people to whom sin is just a matter of words, to them salvation is just words too.
Sayfa 468 - AddieKitabı okudu
this is just too good, it is wordless
And so when Cora Tull would tell me I was not a true mother, I would think how words go straight up in a thin line, quick and harmless, and how terribly doing goes along the earth, clinging to it, so that after a while the two lines are too far apart for the same person to straddle from one to the other; and that sin and love and/ fear are just sounds that people who never sinned nor loved nor feared have for what they never had and cam not have until they forget the words. Like Cora, who could never even cook.
Sayfa 465 - AddieKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.