İngiltere'de rahip­ler günah çıkarma bölmesine giren kadınları sıkıştırmayı adet edinmişti: Bağışlanma cinsel ilişki karşılığında sunulmaktaydı. William Manches­ter şöyle bir istatistiği aktarır: İngiltere'nin Norfolk, Ripton ve Lambeth yörelerinde kadınlara yönelik cinsel suçlardan dava açılan erkeklerin yüzde 23'ü nüfusun yüzde 2'sini bile oluşturmayan rahiplerdi. St Albans başrahibine "makam ticareti, tefecilik, zimmete para geçirme, manastır alanı içinde fahişelerle ve metreslerle açıkça ve sürekli birlikte yaşama" suçlamaları yöneltilmişti. En yaygın yolsuzluk endüljans satışıydı. Papa­nın endüljans verme yetkisini tanıdığı özel bir quaestiarii ("bağışlayıcılar") makamı vardı. Daha 1450'de Oxford Üniversitesi rektörü Thomas Gasco­igne şu saptamada bulunmuştu: "Günahkarlar şimdilerde şöyle diyor: 'Tanrı'nın tanık olduğu birçok kötülüğü yapmış olmayı umursamıyorum; zira papanın bahşettiği bir bağışlama ve endüljansla bütün suçlara ve ce­zalara ilişkin kesin affı kolayca elde edebilirim; papanın yazılı rızasını dört ya da altı peniye satın aldım."' Verilen tutar abartılıydı; başka anla­tımlar endüljansların "iki peni, bazen bir yudum şarap ya da bira ( ... ) ve hatta bir fahişe tutma ya da uçkur çözme karşılığında" satıldığından söz eder.
Sayfa 654 - Yapı Kredi Yayınları.
LATİNCEDEKİ PSYCHE (ruh) ve logos (bilgi) kelimelerinin bileşiminden oluşan psikoloji, kelime anlamı olarak ruh bilimi demektir. Buradaki ruhtan kasıt felsefedeki veya dindeki ruhla ilgili konular değil, İnsanın algı, düşünce, zekâ, duygu, davranış gibi tamamı zihin veya beyinin işlevlerinden kaynaklanan süreçlerdir. Tarihi süreci içerisinde psikoloji çok farklı şekillerde tanımlanmıştır. Bu tanımlamalardan kimisi psikolojiyi konu olarak sadece zihinle kimisi de gözlenebilen davranışlarla sınırlandırmıştır. Buna örnek olarak William James'in "Psikoloji, ruhsal yaşamı inceleyen bir bilimdir" ve John Watson'un "Psikoloji, gözlenebilen insan davranışlarının bilimsel incelenmesidir" tanımlarına yer vermek faydalı olacaktır ; Ancak bugün geldiğimiz noktada zihin ve davranış birleştirilerek psikoloji, zihinsel süreçleri ve davranışları akademik ve uygulamalı olarak inceleyen bir disiplin ya da insanın gözle görülür davranışlarını ve zihninden geçen iç yaşantılarıni inceleyen bir bilim dalı olarak tanımlanmıştır.
"Duyulabilmek için yüreğinden konuş" William Watson Purkey
Sayfa 126Kitabı okudu
"Servet dağılımının en üst kesimindekilere baktığımızda, ABD'deki eşitsizliğin bu yönünü anlamaya başlayabiliriz. Bu insanların çok azı teknolojiyi yeniden şekillendiren mucitler ya da doğa kanunlarını kavrayış şeklimizi değiştiren bilim insanlarıdır. Örneğin, dehasıyla modern bilgisayarın temelinde yer alan matematiği geliştirmiş olan Alan Turing'i düşünün ya da Einstein'ı, lazeri keşfeden insanları (bu alanda önemli rol oynamış olan Charles Townes'u), transistörün mucitleri John Bardeen, Walter Brattain ve William Shockley'i. Ya da modern tıbbın önemli bir kısmının dayandığı DNA'nın gizemini çözen Watson ve Crick'i düşünün. Refahımıza bu kadar büyük katkılar yapmış olan bu insanlardan hiçbiri ekonomik sistemimizin en cömertçe ödüllendirdiği kişiler arasında yer almamıştır."
Sayfa 92 - İletişim Yayınları 2028Kitabı okudu
Kitaptaki Güzel Alıntılar ZENGİNLİĞİNİZ DOSTLARINIZ OLSUN. WILLIAM SHAKESPEARE Gönüllüler olmaksızın kurbanlar da olmaz. Bilge kişilerin aklı ve yılların deneyimi atıflarda ebedileşir. BENJAMIN DISRAELI Başkalarının yanlışlarından öğrenmeliyiz. Hepsini kendimiz yapacak kadar çok zamanımız yok. GROUCHO MARX
İngiliz anarşisti William Godwin, yaşamın en önemli hedefini -aklın ve hakikatin utkusu- gerçekleştirecek olan üç temel fikrin, edebiyat, eğitim ve (siyasal) adalet olduğunu düşünüyordu.
SIR WILLIAM WATSON
Bilme ve anlama açlığı... Bunlar yaşamın zengin ellerindeki iyiliktir.
Sayfa 289
Sir William Watson
Bilme ve anlama açlığı.. Bunlar yaşamın zengin ellerindeki iyiliktir.
Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. William Watson
( kitabın ozeti niteliğinde) “-mustafa mond üçüyle de el sıkıştı; fakat konuşmasına vahşi'ye hitap ederek başladı. "demek uygarlıktan pek hoşlanmadınız, bay vahşi," dedi. vahşi, denetçi'ye baktı. kendini yalan söylemeye, kabadayılık taslamaya, somurtkan bir biçimde tepkisiz kalmaya hazırlamıştı; fakat denetçi'nin yüzündeki güleryüzlü
Sayfa 225
Yerinde bir tespit:) William Godwin (1756-1836) İnsanoğlunun aslında yetkinleşmeye açık olmakla birlikte geçmişte pek ilerleme sağlayamadığı ve bunun baskıcı insan kurumlarının, özellikle de devlet ve kilisenin zorbalığından kaynaklandığı görüşü üzerine kuruluydu.
William Cullen (1710-1790) "Nevroz" terimini ilk ortaya atan kişiydi; ama bunu o zamana kadar sanılandan daha yaygın olduğunu düşündüğü bütün sinir bozukluklarına uyguladı.
Önsöz
Amerikan psikolojisinde "ruhun” ve "zihnin” kökenlerinin ihmali çatışma yaratmaktadır. William James evvela "bilinç halleri”ne odaklandığı için Amerikan psikolojisi köklerinden koparak zihnin bir incelenmeşinden çok bir davranışbilimi olmuştur. James'in bir takipçisi olan William McDougall'ın erken tespitine göre, John B.Watson'un gelişiyle psikoloji zihnini yitirmiştir; Aslında Watson, inşa edilecek hiçbir zihnin bulunmadığını, hiçbir zihne sahip olmadığımızı söylemekten boğazındaki ses tellerini aşındırmıştır. Psikoloji pek çok yolla yalnızca zihnini değil görüş açısını kaybetti, daha doğrusu çok dar bir görüş açısına sahipti. Nesnel, bilimsel olma çabası içinde psikoloji sıkça insanları mesafeli bir biçimde nesneler olarak görüp inceledi, bireyleri daha kişisel ve öznel bir yolla, daha uygulamalı ve varoluşsal biçimde anlamak yerine onları niceleştirdi, Demek istediğim incelenecek özneler, derin kişisel bır metotla, en önemli boyutu, "ruhu" kuşatacak biçimde hakkında bilgi edinilecek kişiler olmaktan çıkıp nesneler oldular.
Sayfa 7 - İnsan yayınlarıKitabı okudu
DNA ZAMAN ÇİZELGESİ
1869 Friedrich Miescher ameliyat bandajlarındaki iltihaptan aldığı akyuvarlarda DNA'yı keşfetti ve buna "nüklein" adını verdi. 1912-1914 Wılliom Henry Bragg ve oğIu Wıllıam Lawrence Bragg,saçılan X ışını desenlerine bakarak kristallerin yapısını öğrenebileceklerini anlayarak, X ışını kristalografisinin temellerini attılar. 1920'Ier Phoebus Levene, bir seker, bir baz ve bir de fosfat grubunun birlesiminden oluşan nükleotidleri keşfetti ve bunların “tetranükleotid” adında kısa DNA parçaları oluşturduğunu öne sürdü. 1952 Rosalind Fronklın, DNA'nın sulu yani "B" formunun çok detaylı bir fotoğrafını çekti. Fakat onun haberi olmadan James Watson bu fotoğrafı gördü. 1937 Florence Bell, William Astbury’nin laboratuvarına geldi ve DNA'nın ilk X ışını görüntülerini çekti (solda). Astbury bir sonraki yıl bir DNA yapısı önerisinde bulundu. 1953 Watson ile Francis Crick , DNA molekülünün yapısı için bir model önerdiler. Bu yapıyı Nature dergisinde yayımlayarak DNA'nın işlevini gösterdiğini iddia ettiler.
Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun.
Resim