Trendeki Yabancılar
PATRICIA HIGHSMITH
Seviye 4
Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı
Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter
Pearson Education Limited
Edinburgh Gate, Harlow,
Essex CM20 2JE, İngiltere
ve dünya çapında Bağlı Şirketler.
ISBN 0 582 41812 7
Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu
uyarlama ilk olarak
İngiliz emperyalizmi kendisini meşru bir zemine oturtmak için aydınlanmacı despotizm argümanını kullanıyordu. Yapılanlar güya yönetilenin iyiliği için yapılıyordu. Churchill'in 1943'ün ikinci yarısındaki insanlığa sığmayan tavırları, bu iddianın mesnetsiz olduğunu göstermişti. Fakat iki asırdır, bu iddia dolaşımdaydı. İngiliz
Bir Sanatçı Gibi Araklayın kitabı tüm sanat eserlerinin çalıntı olduğunu söyleyerek başlar. İlk başta bir kaşlarımız çatılır ama yazar bu savın altını boş bırakmaz ve doldurmaya başlar.
Yazara göre hiçbir şey zaten orijinal değildir: Yeni olanlar, eskilerin üzerine eklemedir. Buluş değil keşiftir aslında.
“Tüm yaratıcı eserler daha önceden
Hobbes, insanların neden arılar ve karıncalar gibi işbirliği yapamadığı sorununu ele alır. Aynı kovandaki arılar, diyor, rekabet etmezler; onur arzuları yoktur ve yönetimi eleştirmek için akıllarını kullanmazlar. Onların anlaşması doğaldır; insanların anlaşması ancak uzlaşımla, yani yapay olabilir. Sözleşme bir kişiye ya da bir meclise yetki vermelidir, aksi takdirde uygulanamaz. "Kılıçsız uzlaşımlar, laftan ibarettir." (Başkan Wilson, ne yazık ki bunu unuttu.) Uzlaşım, daha sora Locke'ta ve Rousseau'da olduğu gibi, yurttaşlar ile egemen güç arasında değildir; çoğunluğun seçeceği egemen güce itaat etmek için yurttaşların birbiriyle yaptıkları bir uzlaşmadır. Yurttaşlar seçtikten sonra, yetkileri son bulur. Azınlık çoğunluk kadar bağımlıdır; çünkü uzlaşım, çoğunluğun seçtiği yönetime itaat etmek içindi. Yönetim seçilince, yurttaşlar, hükümetin vermeyi uygun gördüğü haklar dışında bütün haklarını kaybeder. Başkaldırma hakkı yoktur; çünkü hükümdar hiçbir sözleşmeye bağlı değildir, oysa tebaa bağlıdır.
_İzmir İktisat Kongresi Açış Söylevi -1923_
_Ekonomi demek, her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne gerekse onların tamamı demektir. Efendiler, tarih, milletlerin yükselme ve düşmesi sebeplerini ararken birçok siyasî, askerî, sosyal nedenler bulmakta ve saymaktadır. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla,
Stefan Zweig'in beni en hayal kırıklığına uğratan eseriydi diyebilirim. Bunun birçok nedeni var.
Örneğin
Stefan Zweig bir tarihçi olmadığı için anlattığı 14 tarihsel minyatürü asla objektif şekilde ele almamış. Hep bir taraf tutmuş ve o tarafı sonuna kadar savunmuş. Karşı tarafı da sürekli aşağılar nitelikte paragraflar
"Akdenizin üstündeki karanlıkta, hiçbir ülkenin sınırları içinde, hiçbir yasaya tabi değilken Tanrı'yla barıştım, O'na Allah dedim."
G.Wıllow Wılson
Kültürel ve siyasi farklılıkların olduğu Amerika ve Mısır...
Kendi yaşamının dönüm noktası olan İslamiyetle tanışması ve sonrasında yaşadıklarını tüm içtenliğiyle