XLIV
Almak mı kaybetmek mi, Hangisi daha büyük dert?
Sayfa 48 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Reklam
XLIV
"... Ben, tüm uzaklıkları aşıp erişeceğim Sınırsız ötelerden, senin olduğun yere. ..."
XLIV. Quia per opus caritatis crescit caritas et fit homo melior, sed per venias non fit melior, sed tantummodo a poena liberior. 44. Zira sevgi, sevgi uğraşıyla artar ve insan daha iyi biri olur, ancak lütuf aracılığıyla daha iyi olmaz, sadece cezadan kurtulmuş olur.
Sayfa 15
XLIV
Ben tüm uzaklıkları aşıp erişeceğim Sınırsız ötelerden, senin olduğun yere. Varsın, sımsıkı bassın ayağım topraklara Dünyada bir köşede, senden uzak mı uzak, Çevik düşünce sıçrar, dinlemez deniz, kara. Ulaşır özlediği yere hayal kurarak.
XLIV
Açık bir kitabı okur gibi okuyorum ta dibini gözlerinin. Neye yarar dudakların yeltense gülücüklere, gözlerin yalanlayınca?
Sayfa 94 - Ayrıntı Yayınları
Reklam
XLIV
“If the dull substance of my flesh were thought, Injurious distance should not stop my way; For then despite of space I would be brought From limits far remote where thou dost stay”
XLIV. ÖNERME
Nefret sevgiye tamamen yenik düştü mü sevgiye yol açar; bu yüzden bu sevgi, öncesinde hiç nefret yaşamamış olan sevgiden daha büyük olur.
XLIV/395
Hâşa... senin cevrinden, cefandan ağlamam. Latif kişilerin zulmü de lütuftan, keremden ibarettir.
Sayfa 56 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 3.Basım Ocak 2016Kitabı okudu
XLIV/390
Ya Rab sebebi saz ki yarem be selamet Baz ayed-u berhandem ezçengi melamet. Yarabbi, bir sebeb halk et de sevgilim yine sağ esen dönüp gelsin, beni de bu melanet pençesinden kurtarsın.
Sayfa 56 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 3.Basım Ocak 2016Kitabı okudu
Reklam
XLIV. Büyük şeyler değil, hattâ bir üzüm tanesi, bir incir bile bir anda olgunlaşmaz. Eğer bana: «Hemen şimdi bir incir istiyorum.»> dersen sana «Dostum, bunun için zaman lazımdır. Bekle de tane olsun, sonra büyüsün ve nihayet olgunlaşsın!» diye cevap veririm. Oysaki sen ruhların bir atılışta meyvalarını tam olgunlaştırmalarını istiyorsun. Bu doğru mudur?
Sayfa 39 - Beşinci Baskı (1962)Kitabı okudu
Firavun, Nûşin-revan, Karun. Firavun Mûsâ Peygamber zamanında Mısır hükümdarı olan kişidir. Kur’ân’da Fir’avn diye geçen bu ad, halk dilinde Firavun şeklinde söylenir. Tanrılık davasına girişen bu adam, Mûsâ’ya inanmamış, tutsak olarak kullandığı İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıkmalarına mûsâade etmemiş, fakat Tanrı tarafından gelen belalar üzerine