Henüz 29 yaşındayken intihar ederek yaşamına son veren Nilgün Marmara, “Bak bu yara annemden, işte bu babamdan, buradaki ilkokul öğretmenimden, haaa şu en derin olan mı onu ben açtım bilmeden. En çok da o acıtıyor canımı, en çok o kanıyor. “ diye yazmıştı şiirinde. Eşi, Nilgün Marmara için; “Şiir yazdığını bile bilmezdim. Bir kenarda pıtır pıtır bir şeyler karalardı.” demişti. İlginçtir, Nilgün Marmara Sylvia Plath'in 'Şairliğin İntiharı Bağlamında Analizi' teziyle mezun olmuştu okuduğu bölümden. Sylvia Plath Yazdığı şiirlerinde, içinde kocasının da bulunduğu evini, canlı canlı gömüldüğü bir mezara benzetti ve 30 yaşında intihar ederek yaşamına son verdi. Sylvia Plath 1 yıl daha fazla yaşamıştı Nilgün Marmara’dan. Bir yanda da Sartre ve Beauvoir ilişkisi var tabi. Sartre ve Beauvoir ikilisi 1929 da ilişkilerine başladılar. Hiç evlenmediler, aynı evde yaşamadılar ama her gün mutlaka görüştüler, hiç çocukları olmadı. Evli çiftler gibi birbirlerine yalan söylemeyi reddettiler, cinsel hayatlarında sınırsız özgürlüğe sahiptiler; ama birbirlerine bu konuda her şeyi anlattılar. 30 seneden fazla bir beraberlik yaşadılar ve Sartre hayata Beauvoir’den erken veda etti. Beauvoir Sartre’den; “Tartışılmaz en büyük başarım Sartre ile olan ilişkimdir.” Diye bahsetmişti. Bir tarafta aynı evde yıllarca beraber yaşadığı eşini dahi yabancı gören iki kadın. Diğer tarafta ise aynı evi paylaşmadan da birbirlerini çok iyi anlayan bir çift. Açıkçası Sartre ve Beauvoir arasındaki ilişki, Nilgün Marmara ve Sylvia Plath’in ki gibi durağan ve heyecansız bir ilişkiye göre daha tercih edilesi değilse, nedir?
13. HİKAYE TAMAMLAMA ETKİNLİĞİ - HİKAYEMİZİN TAMAMI part-1
Güzel bir hikaye tamamlama serüveninin daha sonuna geldik.. Sürprizlerle dolu ve başlangıçta 19 kişinin katılımıyla ( 19 u koruyamadık tabii :) sonrasında 15 kişi kalarak hikayemiz tamamlandı.) Fantastik olarak kurgulanmaya başlayan hikayemiz, yazım süreci içinde Fantastik-Bilim Kurgu ya dönüşmüş ve birbirini tamamlayan herbirisi şahane
Reklam
Bir Bayram Günü
Günün henüz ağarmaya başladığı saatlerde çayır çimen kırağıya yenik düşerdi. Güne normalden biraz daha erken başlayan köylü kadınlar telaşla ahırlara giderken, içeriden sabırsız inek sesleri gelirdi. Belki yavrusuna kavuşma heyecanı, belki özgürlüğe kavuşma ümidiydi o sesleniş. Kıyafetlerini dâhi bazen eşlerinin, bazen evi çekip çeviren
Bin şu kadar seneden beri incelene incelene imanı gevremiş meseleler tekrar tekrar ele alınır, nefesler tüketilir, saatler geçer, lakin hiçbir sağlam kazığa bağlanamadan, gün aşar giderdi.
Sayfa 42
319 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 1 hours
Yine Peyami Safa ve Yine Muhteşem Bir Eser
Peyami Safa'nın tasavvufî ögelerle bezeli 1949 yılında yayımlanan romanı. Eser, Türk edebiyatının ilk modernist romanlarından biridir. Romanı biçimsel değerlendirdiğimizde Safa, romanda olayı ikinci plana atmıştır. Olayların tek amacı kahramanların ruhsal durumlarını harekete geçirmek. Yazar zamanı mefhumunu Proustvari işlemiştir. Yani
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
Matmazel Noraliya'nın KoltuğuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20177.8k okunma
·
Not rated
İKİ ADAM, ÇIPLAK İKİ TANE YA DA İ*BNE Mİ BUNLAR?
“Bir zamanlar, başka şeylerin yanı sıra hikaye anlatıcılığında da maharetli ve yetenekli olan Diotima adında Mantineialı bir kadından bir hikaye dinlemiştim. Hatta bir keresinde veba salgınından önce Atinalılara kurbanlar kesmelerini salık vererek hastalığın on yıl gecikmesini sağlamıştı. Aşkla ilgili şeyleri o öğretti bana. Şimdi onun anlattığı
Şölen
ŞölenPlaton (Eflatun) · Alfa Yayıncılık · 20214,102 okunma
Reklam
108 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.