"İnfaz gününü, ölüme mahkum olmuş bir adamın fiziki acılarını, yaşadığı manevi işkenceleri, tek birini bile atlamadan araştırmak, çözümlemek! Bu acımasızlık değil mi?" (xxxiii)
Hasan Bey'in 16. Kitabının 3. İncelemesini yapacağım. Okuduğum kaçıncı kitap hatırlamıyorum ama birkaç defa bezdiren kitaplara denk gelince bu kitabın ümitle başlayan ilk sayfaları bana heyecan verdi ve gerçekten çok güzel başlamıştık. Bu bir müddet böyle devam etti. Ama toplumcu gerçekçileri okurken ki duyduğum o tedirginlik bir kez daha
İşte bu yüzden "düşmüş" insanların en acınacak insanlar olduğu varsayımı saçmalıktır.Asıl acınacak kişiler,daha en başından beri kafası boş olup fakirliğe uğramış kişilerdir.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Kitabı gerçekten ilginç buldum. Çokta sevdim. Zaten sevdiğim için kitabı birkaç saat içinde bitirdim. İncelememe başlamadan önce okuyacaklar için bir uyarıda bulunmak istiyorum. İncelemeyi okurken dininizi, dilinizi, ırkınızı bir tarafa bırakıp okuyun. Sadece ilginç bir parça, bir hikâye okuduğunuzu varsayın.
III
madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana
al bu taşlar senin olsun...o halde ve bundan böyle
bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların
boşluğa bağırsınlar, birlikte;
kan kusacağız.
kan kusacağız.
madem dünya bunca zalim
Ey sonsuz ışık, yalnızca kendinde varsın. Kendini yalnızca sen tanırsın, tanıdığın, tanındığın için kendine güler, sevdalanırsın!
Dante, Cennet XXXIII, 124
III
Madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana
Al bu taşlar senin olsun… O halde ve bundan böyle
Bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların
boşluğa bağırsınlar, birlikte;
Kan kusacağız.
Kan kusacağız.