Âyette Sînâ dağı için kullanılan sînîn kelimesinin Habeşçe veya Nabatça
olduğu ve “verimli, bereketli, bol ağaçlı” veya “mübarek” anlamına geldiği belirtilir (Râzî, XXXII, 10; İbn Âşûr, XXX, 421).
BİR KEHRİBAR PARÇASINDAKİ ARI İÇİN
Gizlenmiş, parlıyor kehribarda,
Sanki balındaymış gibi sarı.
Bu mutlu, bu ölümsüz ölümü
Kendi seçmiş olmalı bu arı.
(K, IV-XXXII)
Sayfa 298 - LATİN OZANLARINDAN ÇEVİRİLER, Martialis - Birinci Basım: 1963, İstanbul, Çan YayınlarıKitabı okudu
LUPERKUS
Sana ne zaman rastlasam, Luperkus:
"Bir çocuk göndereyim, yollayıver
"Şu şiirlerini." diyorsun. "Korkma,
"Okur, geri gönderirim." diyorsun.
Bizim ev bir hayli uzak bilirsin,
Üçüncü katta da oturuyoruz,
Gel sen şu çocuğa kıyma, Luperkus!
Hem a canım, kolayı var bu işin:
Argiletum mahallesinden, her gün
Geçiyorsun, nasıl olsa, değil mi?
Sezar Forumu'nun tam karşısında
Bir dükkân göreceksin, kapısında
Sırayla ozan adları yazılı.
Sen beni işte o dükkânda ara!
Atrektus'a (kitapçımızın adı)
Bir şey demene lüzum yok, o bilir,
Ya birinci ya da ikinci gözden
Çeker bir Martialis verir sana,
Al kumaşa sarılı, beş dinara.
"Sen o kadar etmezsin!" diyeceksin.
İnce adamsın doğrusu, Luperkus.
(K, I-CXVIII)
Sayfa 295 - LATİN OZANLARINDAN ÇEVİRİLER, Martialis - Birinci Basım: 1963, İstanbul, Çan YayınlarıKitabı okudu