öykümsü deneme
Ev senin mi diyor. Bankanın ama benim sayılır dedim. Utanmasa kaç taksit kalacağını soracaktı da Şey etmedi benim açıklayacağımı sandı Ben sevmem oldum olası böyle meseleleri konuşmayı Dükkan mı açıyoruz ortak mı arıyoruz belli değil Bozulduğumu anlamış olmalı ki Bana nasıl biri olduğuma sıra geldi. Günaydın dedim içimden Altınlar evler tamam oldu aklınızda tamam ettiniz Şimdi sıra geldi demek benim iyi kötü çirkin huylarıma. Aferin sana kız annen güzel yetiştirmiş. Kuyumcu tititzliğiyle karşıdakii ölçüp tartmayı öğrenmişsin Demişsindir içinden bu aşk arayan safın biridir. Ben şimdi buna iki gülerim ama diye ağlarım Yolunacak tavuk gibi bir bir tüylerini hiç hissettirmeden tek tek yolarım. Babandan açık çek bana. Diyor ki ben damatımı vallahi de sevdim billahi de sevdim Neremi gördün ki kayınbaba bu kadar bayıldın. Bak ben geceleri çok fena horlarım. Evde televizyonu hep son ses açarım Bana yaz geldi incirler üzümler toplanacak kış geldi zeytinler diye ikide bir çağıracağını tarlanda kızını aldım diye çalıştıracağını sanıyorsan pışırttt kaçın kurasıyız biz. Sen anadolu köylüsüsün de ben Karamanın koyunu muyum. Geçti o devirler markette satılıyor zeytin yağı ille de tavuğun altından alacak değiliz ya yumurtayı. Bekleriz yemeyiz inciri hoşafı. ...................................... .......................................... Arkası konya önü karaman..
VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ? “Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
Reklam
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Şems-i Tebrizi nin 40 kurali
1.kural yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla...yok eğer tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut
Karalama2
...?...?/1989... Kendini haddinden fazla duyumsadığı için acıya ve korkuyuda haddinden fazla duyarlı arkadaşım için, burası tam bir cehennemdi. Her şeyiyle farklıydı Ankara'dan. Çok kültürlü, birçok etnik gruptan oluşan, bu etnik grupların bir nevi kabileci bir tutumla diğerleriyle arasına sınırlar koyarak birbirinden ayrıştığı, etnik
EN SEVDİĞİN RENKTEN ŞEYLER
Seni istemek, Bir dudaktan birde gözden demlenmek. Özlemek gibisine şımarık bir çocuk, Daha bir otuz yıl daha büyümeyecek. Fotoğrafların gülüşlerinle capcanlı, Bilemedim kaç zaman yıllanmış böyle bir tenin. Seni sevmek, seni delice istemek ve aşık olmak, Dilden dökülebilecek kadar basit değildi ağırdı. Ben hiç bir güzel şeyin şairi
Reklam
Ey Aşk (Şems-i Tebrizi)
Bırakmıyorum ki; Gönülden düşünce olasın, istemiyorum ki; gözlerde değersiz kalasın Seni canımda saklıyorum ; gözümde gönlümde değil. Tâki son nefesime kadar bana yar olasın. Elimde olsa Cenneti ateşe verir,
Yalnızca öptüm…
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Sadece öptüm
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Hz Mevlana ...
Hazret-i Mevlânâ Eğitim Vadisinde Henüz Otuz Küsür Yaşlarında İken Zâhiri Bilginin Zirvesine Yaklaşır. Alacağı Mesafe Neredeyse Kalmamış Gibidir. Tam O Sıralarda Karşısına Sır Dolu Esrarengiz bir Derviş Çıkar : Şems-i Tebrizî. Elini öpüp kaybolur. Daha sonra tekrar gelir ve öyle bir sual sorar ki, kitapların satırları cevaptan habersizdir.
383 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.