Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ateş çemberinden geçtim ve elimde kalan bu mu? Hiçlik; çorak, durgun, sakin bir hiçlik düzlüğü. Hiçbir şey iyi değil. Hiçbir şey kötü değil çünkü her şey bir hiç. Sanırım yazmamın dışında ya hepten ya da hafif bir katatoni, benliğimin telafisizliğini yaşıyorum. Mutsuz değilim. Hissetmediğinizde nasıl mutsuz olabilirsiniz ki?
Sayfa 75 - Sfenks yayınları
Biliyorum, kolay değil yaşamak; Ama işte Bir ölünün hâlâ yatağı sıcak, Birinin saati işliyor kolunda. Yaşamak kolay değil ya kardeşler, Ölmek de değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
Reklam
canım kendim,
Geçen gün dışarda tek başıma kahve içiyordum. Sonra story gören biri mesaj attı. “Gerçekten tek başına mısın? Tek başına kahve mi içmeye gittin?” mesajı okuyunca düşündüm. Aslında kendimi tek ve yalnız hissetmiyordum. Huzurlu ve sakin bir gün geçiriyordum. Sonra bunun üzerine düşünmeye başladım. Tek başıma gezmeye gidebiliyorum. Kendime yemek ya da kahve ısmarlayabiliyorum. Ve bunları yaparken o kadar eğleniyorum ve dinleniyorum ki. Bazen kendi kendime gün planlayıp yapmak için hevesleniyorum.
Sanat yapıtı, sayısız ölüler alemine sunulur. Onu ister benimseyen, ister reddeden ölülere. Ama bahsettiğim bu ölüler, hiçbir zaman sağ olmamışlardır. Ya da unutuyorum. Bir zamanlar sağ olduklarının unutulması için yeterince sağ kalmışlardır; hayatları -bu diyardan- tanıdık bir işaret bekledikleri o sâkin kıyıyı aşmayı gerektirdiği için.
400 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Evera Alfen ya da yalnızca Era. Bu genç kızın yaşadığı toprakların yer aldığı Yuva’da kurallar basittir: Ormana adım atma. Sınırları sakın geçme. Öncü’ye bağlı kal. Ve son kural: Asla yalan söyleme. Halkı gibi o da kurallara sadık kalır. Ta ki bir gece cani bir ok kardeşinin göğsüne saplanıp onu hayattan koparana dek. Evera Alfen, yıllardır bağlı kaldığı kuralları kanlı bir intikam uğruna hiçe sayar: O katili bulacaktır. Ormanın dışına, gidilmesi yasaklanan Vahşiler’e kaçar. Geri dönüşü olmayan bu yolda kardeşinin ona emanet ettiği kuşların kanat seslerini kalbinin derinliklerinde duyar. Ve sonra göğe bakar. O ilk başkaldırandır. Mavi Gece; Rüzgârı Sesi ve Operatöre Bağlanıyorsunuz serilerinin yazarı K. Kübra Berk’ten okurları kuşların ve gökyüzünün fantastik sesini duymaya davet eden yepyeni bir roman daha: Unutulmuş Kuşlar Göğü… "Kuşlar da uçmayı böyle öğrenirler, demişti hıçkırıklarımın arasında. Defalarca düşmezlerse kanatlarını keşfedemezler."
Unutulmuş Kuşlar Göğü - 1
Unutulmuş Kuşlar Göğü - 1K. Kübra Berk · Ephesus Yayınları · 0259 okunma
"Seni istiyorum," diye mırıldandı Clay. Hamle sı- rasının Clay'a dönmesinin ne kadar zor olduğunu bil- diği için sırıttı Julia. Ama yine de pes etmeye hazır değildi. Clay'in, onu çaresizce, korkunç bir şekilde arzulamasına ihtiyacı vardı. "Sanırım, gerçekten güzellikle sorman gerekebi- lir," dedi onun hayalarırı
Sayfa 141
Reklam
BİR AVUÇ İNANAN İNSANLAR İNSANLIĞA ÖRNEKTİR .
🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲🤲 Uzun Bir Gecenin Ardından Dakyanustan Allah 'u Teâlaya Kaçan Gençler Ashab-ı Kehf Kıssası Ashâb-ı Kehf, putperest bir hükümdar olan Dakyanus devrinde Tarsus’da yaşamış, îman ve tevhîd mücâdelesi vermiş olan sâlih gençlerdir. Zalim kral Dakyanus'un Ashâb-ı Kehf'e karşı sunmuş olduğu puta tapma teklifine karşı
Yaşamıma sıkıntı tecrübesinin hükmettiğini söyleyebilirim. Bu duyguyu ta çocukluğumda tanıdım. Eğlence, sohbet ya da zevklerle oyalanabilecek sıkıntı değil burada söz konusu olan; tabir caizse temel bir sıkıntı bu ve şundan ibaret: Kendi evinizde veya başkasının evinde, ya da güzel bir manzaranın karşısında, az ya da çok aniden her şeyin içi ve anlamı boșalıyor. içte ve dışta boşluk. Tüm evren hiçliğin damgasını yiyor. Ve hiçbir şey bizi ilgilendirmiyor, hiçbir şey dikkatimizi hak etmiyor. Sıkıntı bir baş dönmesidir, ama sakin ve yeknesak bir baş dönmesidir, evrensel anlamsızlığın ortaya çıkışıdır; bu dünyada da öbür dünyada da bir șey yapılamayacağının, yapılmaması gerektiğinin, hayrete varan, ya da en üst basirete varan kesinliğidir, bize uyabilecek ya da bizi tatmin edebilecek hiçbir sey yoktur dünyada.
deneyim Zehk... " başkalarının hayatlarından ders alın, insan bütün hataları, tek başına yapacak kadar... uzun yaşamıyor. " diyor Tolstoy. biz ne kadar ders alıyoruz?
416 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yazarın Kalbim Sana Ait kitabını okuduktan sonra farklı bir kafa yapısının ve mizahla dramı iyi harmanladığını fark etmiştim ama bu kitaba hiçbir şey beni hazırlayamazmış. İkiz kardeşler Jessica ve Jude ebeveynlerinin ölmesiyle beraber yaşadıkları hayattan ötürü kendilerini ölmüş gibi göstermek zorunda kalırlar ve tamamen farklı bir yere, Jillian ve Jackson olarak taşınırlar. Seri üç kitaba ayrılıyor, bu kitapta Jessica-Jillian karakterine ağırlık verilmiş. Hiç beklediğim gibi bir kitap değildi. Okuduğum diğer kitabında bazen kahkahalar atarak sayfaları geçtim, bu kitabında da aynı şekilde mizah çok iyi ayarlanmış ama o geri kalan hikayeden dolayı gülümsetemiyor sizi. Sadece Jillian'ın geçmişine odaklanıldığı için Jackson'ı pek iyi tanıyamıyoruz, ama Jillian karakteri yazılması çok zor bir karakter. Gerçekten sorunları olan ve bunların üstesinden gelmeye çalışırken kendiyle çelişen bir karakter yazmak ve bunu okuyucuya hissettirmek çok zor olmalı, bir iki ufak tefek pot görülse tüm o profil yerle bir olacak çünkü. Geçmişindeki Luke ile ilişkisi ve Jillian olduktan sonra AJ ile ilişkisi ise sizi aşk üçgenine sokmuyor ya da en çok kimi seviyorsun sorusunu sordurtmuyor. Zaten bu soruları sormalık basit bir kitap da değil. Açıkcası hiç beklemediğim yerden vuran bir kitap oldu yazara hayran kaldım ama bu kitabı biraz sakin kafayla başlayıp devam etmek lazım, flashback ve geri kalan hikayesiyle birazcık algıların açık olmasını isteyen bir kitap. Farklı tarzda ve kalemde bir şeyler okumak isteyenler için ideal, Jewel E. Ann severler içinse kaçırılmaması gereken bir seri.
Günün Sonu
Günün SonuJewel E. Ann · Nemesis Kitap · 2022118 okunma
Reklam
Sevdiğinin gözlerinin içine, "seni seviyorum, sen benim ışığımsın, ellerimi sakın bırakma" bakışıyla bakan bir adam düşünün mesela. O bakışı tam olarak hangi sözcüklerle anlatabilirsiniz? Alın işte yukarda yazdım. Bir daha okuyun. Okuduklarınız milyonla çarpılsa bile o bakıştaki teslimiyetin ve masumiyetin yanına yaklaşamaz. Ya da, "merak etme hepsinin üstesinden geliriz" saç okşaması; "Ayının teki de olsam seni çok seviyorum" yüz dökülmesi; "İyi ama bu kadarı da fazla, sen de laflarına biraz dikkat et" kaş çatışı; "Farkındayım, pişmanım ve çok üzülüyorum" ses titremesi... Bunların hangisini hangi söz eksiksiz anlatabilir? İletişebilmek adına kelimeleri icat eden atalarımıza aşkolsun! Ellerin, gözlerin ve harflerle kirlenmemiş sesin görkemine bıraksalardı keşke kaderimizi. Belki bir medeniyet geliştiremezdik ama anlatamamanın ezikliğiyle kendimizi parçalayıp ruhsal buhranlar da yaşamazdık...
Eksiksiz bir sağlıktan ve kusursuz bir bedenden kaynaklanan sakin ve neşeli bir mizaç; duru, canlı, nüfuz edici ve doğru kavrayan bir zekâ; ılımlı, yumuşak bir istenç ve bunlara uygun olarak, iyi bir vicdan: bunlar, yerini hiçbir rütbenin ya da zenginliğin dolduramayacağı üstünlüklerdir.
"Ben, senin hayranınım ve hakkında öğrendiğim her yeni şeyle birlikte, bu hayranlığım biraz daha artıyor." "Ben soğan gibiyimdir, soymaya devam et." "Seksi bir soğan. Dur bir katını daha soyayım," dedi Clay ve kafasını Julia'nın omzuna gömdü. "Peki ya sen?" "Ne olmuş bana? Ben hangi tür kitaplardan hoşla- nırım diye mi soruyorsun?" "Hayır, ben daha farklı bir başlık seçiyorum. Ne tür filmlerden hoşlanırsın? Ama sakın müvekkillerinin filmleri olduğunu söyleme."
Sayfa 47
Onsuzluk
Bugün günlerden yağmurlu bir cumaydı. İşten çıkmış otobüste kafamı cama dayayıp "çok eski şarkı" isimli müziği dinliyordum. Sözlerinde "iznin olmadan hala seviyorum seni" geçiyordu. Evet, onun izni olmadan hala onu seviyordum. Onu "kafamda dönüp duran plaklar" gibi çalıp duruyordum adeta... Sanki bedenime tüm
“En alışılmış, en yaygın boş inançlardan biri her insanın kendine özgü belirli özelliklere sahip olduğu, insanın iyi, kötü, akıllı, aptal, hareketli, uyuşuk vs. olduğudur. İnsanlar böyle değillerdir. Bir insandan söz ederken onun kötüden çok iyi, aptaldan çok akıllı, uyuşuktan çok hareketli olduğunu ve bunların tam tersini söyleyebiliriz; ancak eğer bir insan hakkında konuşurken onun iyi ya da kötü, bir başkası hakkında konuşurken de onun kötü ya da aptal olduğunu söyleyecek olursak yanlış olacaktır. Ama biz insanları hep bu şekilde ayırırız. Bu doğru bir şey değildir. İnsanlar ırmaklar gibidir: Hepsinde su aynı sudur, her yerde birbirinin aynıdır, ama bir ırmak dar, hızlı, geniş, sakin, temiz, soğuk,bulanık, ılık olabilir. İnsanlar da böyledir. Her insan içinde tüm insan özelliklerinin ilk belirtilerini taşır ve zaman zaman bu belir tilerin bazılarını, zaman zaman da diğerlerini gösterir, sık sık da her şeyiyle aynı kaldığı halde kendine hiç benzemeyen bir insan olur. Bazı insanlarda bu değişiklikler çok keskin biçimde ortaya çıkar.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.