Özgürlük Yanılsaması
_Albert Einstein: _İnsanlar özgür olduklarını düşünürler ama bu sadece bir yanılsamadır çünkü evrende her şey kozmik manyetik kuvvetin; iç ve dış nedensellik yasasının etkisi altındadır ve bunun bilincine ermiş insan da özgürlüğün sadece bir yanılsama olduğunu bilir. İnsanın bu yanılgıdan kurtulması en büyük özgürlük; bu çabanın kendisi de bir
Atatürk tarafından 21 de Kürt önde gelen sanatçı ve dilbilimcilerin idamı istendi. 27 de yine Atatürk ün emriyle Kürtçe Ülke geneli yasaklandı bahaneleri de Şeyh Sait isyanıydı. 31 deki Türk tarih kurumunun başlangıcı ile bunu devletin ideolojisi haline getirdiler. Esatlar Afet İnanlar gibi bilimden uzak sözde ilimciler Kürtçe dilinin olmadığını aslında onların dağlı Türkler olduğunu ileri sürmüşlerdir. Kürt isminin bir şey çiğnerken ya da kara basarken çıkan ses olduğunu buradan bu kelimenin çıktığını söylemişlerdir. Bu komik fıkrayı anlatanlar da Dr. ve Prof ünvanlı zatlar. Ve orada bu sözler alkış aldı. İlimcilere bakın hele... Antropolojiden Arkeolojiden ve Filolojiden anlamayan bu zatlar Türk Tarih Kurumunda Türkleri konuşmak yerine Kürtlerin olmadığını konuşuyorlar. Hoş onlar Mısır Ege ve Roma medeniyetlerinin de Türk medeniyeti olduğunu sürmüşlerdir. Daha komiği tarihlerini Çinlilerden alan bu sözde ilimciler Çinlileri de Türk olmakla niteliyorlardı. Bu tarihler M.S ki tarihleri anlatan tarihler olmasına rağmen Kurum 10 bin yıllık tarihi sahiplenip Dünya Türktür demeye çalışıyor. Şimdi düşünelim, bu zihniyetin evlatları 2000 e kadar Kürtçenin olmadığını neden söylemesin? (Bunu reddedecek birileri çıkarsa gitsin Türk Tarih Kurumunun 31 deki konuşmalarına istediği kaynaktan baksın. Türk Tarihçileri bunları anlatıyor.)
Gönderi kullanım dışı
Reklam
Mimar Sinan'ın Çin'deki eseri
a: mimar Sinan'ın Çin'de bile eseri var b: çok enteresan ilk defa duyuyorum abi a: Çin de büyük bir gong inşaatı yapılıyor Budistler diyorlar ki en büyük gong u yapacağız. En büyük çanı yapacağız. Ya dünyanın en büyük çanını yapacağız ama işte şimdi öyle bir yere yapıyor ki herif hani onların doğal bir coğrafi şartları var ya hani garip bir yere
“Gelecekten korkuyorum. Çinlilerden, afetlerden, kehanette bulunulan felâketlerden. Çocuklar için, Larissa için korkuyorum. Tanrım bana gelecek için güç ve inanç ver. Seni yüceltecek bir gelecek ver bana! Ben de içinde yer alayım. Tanrım nasıl perişan bir haldeyim! İçim bulanıyor, kendimi asma noktasındayım. Çok yalnızım ve bu duygu yalnızlığın ölüm olduğunu anladığımda daha da kötüleşiyor. Herkes bana ya ihanet etti ya da edecek. Ben yalnızım… Ruhumun her zerresi tek tek açılıyor. Ve ruhum korunmasız. Çünkü bu deliklerden içime ölüm yavaş yavaş işliyor. Yalnız olmak ne korkunç! Yaşamak istemiyorum, korkuyorum. Hayatım çekilmez oldu. Niye kendimi bu kadar kötü hissediyorum? Bu kadar bitkin… En azından rüya görür ve bazı rüyalarımda umutlanırdım. Fakat şimdi rüya bile görmüyorum. Korkunç!..” - Andrei Tarkovsky, Zaman Zaman İçinde
Nevruz Türklerin Ergenekon'dan Çıkış Bayramıdır. Bu yazıyı okumaya başladığınızda Bölücüler yine o tehdit dolu Nevruz kutlamalarından birini gerçekleştirmiş olacaklar. Bu yılı "çözüm Nevruzu" ilan ettiler. Muhtemelen yaktıkları nefret ateşinin üzerinden "Öcalan'a özgürlük" sloganlarıyla atlayarak "ayaklanma"