Onsuzluk
Bugün günlerden yağmurlu bir cumaydı. İşten çıkmış otobüste kafamı cama dayayıp "çok eski şarkı" isimli müziği dinliyordum. Sözlerinde "iznin olmadan hala seviyorum seni" geçiyordu. Evet, onun izni olmadan hala onu seviyordum. Onu "kafamda dönüp duran plaklar" gibi çalıp duruyordum adeta... Sanki bedenime tüm
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
George Orwell Hayvan Çiftliği romanı ile aslında politikanın gerçek yüzünü hayvanlar üzerinden herkesin anlayabileceği bir dille anlatıyor. Birçok ülkede sansüre uğramış, İngiltere ve Amerika da bile engellenmeye çalışılmış, bazen ise konusu değiştirilerek sunulmaya çalışılmıştır. Buna rağmen gerçek konusunu korumuş ve birçok insanın
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245,4bin okunma
Reklam
“Hatırlamak zor; her yerde nefret var gibiydi –dünyada, kampta, okulda…”
“Yo hayır, okuldaki nefret daha gerçek bir nefretti. Oradaki nefret, daha doğrusu adab-ı muaşeretderslerine-karşın duyulan güçlü, şiddetli hoşlanmama duygusu, tamamen benim kişiliğime yönelikti. Ama başta salt hoşlanmama biçiminde olan bu duygu, her seferinde etkin bir öfke ya da nefrete dönüşüyordu. Bunun nedenini hiçbir zaman anlayamadım. İnsanlar gelip bana, ‘…yaptıklarından sonra,’ ya da ‘…söylediklerinden sonra… seni artık ben bile savunmam…’ diyorlardı. Yaptığımın ya da söylediğimin ne olduğunu hiç bilmiyordum. Evimizdeki hizmetçiler arka arkaya çekip gidiyorlardı, sonunda bitmek bilmez bir alay yürüyüşüne dönmüştü bu nerdeyse. Ve ben sürekli ‘özür dilemek’ zorunda kalıyordum, ama ne için ve neden olduğunu hiç bilmiyordum. Bir keresinde, en iyi arkadaşıma selam verdiğimde, başını çevirmişti. Nedenini sorduğumda, ‘Yaptıklarından sonra ha?’ demişti. Bir daha da benimle konuşmadı ve ben neler olup bittiğini hiçbir zaman anlayamadım.”
Kendini yeniden sevmek veya sevmeyi öğrenmek- Alice in the Cities 1974- Şans ver!
Bugün uzun zamandır yapmadığım "şans ver" başlıklı yazılarıma bir yenisini daha ekleyeceğim. 1974 Yapımı siyah beyaz ve Alman sineması eseri olan Alice in the Cities (Alice in den Städten) filmini izledim ve film beni gerçekten çok etkiledi. Filmin içeriğini çok kaba hatlar ile anlatacağım ve daha sonra neden etkilendiğimi aktarmaya
VAZGEÇMEK * Elindeki külleri savurup gökyüzüne, yukarıya bakmaktır. * Vazgeçmek bazen tercih, bazen kabullenmek, bazen de tükenmek demektir. "Bugün içimdeki yerini değiştirdim. Yüreğimin ortasında duran yerini değiştirdim. Bunun için önce kaldırdım seni durduğun ve iz bıraktığın yerden. Neredeyse şeklini almış etimin üzerinden. Sonra yastık
736 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Bu senin yolun ya da yok oluşun.
N. G. Kabal
N. G. Kabal
Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik - Deliler Ve Cellatlar Her şeyin bir sebebi olduğunu biliyordum ama açıkçası bu kadarını ben bile beklemezdim. Ama Arın Lordum ne der bilirsiniz: Daha azını beklemezdim, Gök'
Krallar ve Soytarıları
Krallar ve Soytarıları
sonu oldukça tartışmaya açık bir sondu. Ve tabii araya serinin safe place kitabı olmaya aday
Ejderha ve Yıldız
Ejderha ve Yıldız
girince benim
Deliler ve Cellatlar
Deliler ve CellatlarN. G. Kabal · Dex Yayınevi · 202497 okunma
Reklam
Önce ülken sana karşı belli taahhütleri yerine geti­recek. Orada tüm haklara sahip bir yurttaş olarak görü­leceksin, baskıya, ayrımcılığa, hak etmediğin mahrumi­yetlere maruz kalmayacaksın. Ülken ve yöneticileri sana bunları sağlamak zorunda, yoksa sen de onlara hiçbir şey borçlu olmazsın. Ne toprağa bağlılık, ne bayrağa saygı. Başın dik yaşayabildiğin ülkeye her şeyini verirsin, her şeyi, hatta hayatını bile feda edersin; ama başın yerde ya­ şamak zorunda kaldığın ülkeye hiçbir şey vermezsin. İster doğduğun ülke, ister seni kabul eden ülke söz konusu ol­sun. Yüce gönüllülük yüce gönüllülüğü, umursamazlık umursamazlığı ve aşağılama da aşağılamayı doğurur. Özgür varlıkların anayasası böyledir ve ben de başka bir anayasa tanımıyorum.
Sayfa 62 - YKY
Doktorla hasta arasındaki iletişim, özellikle hasta duygularını doktora aktarmışsa ya da doktorla bilinçdışı bir özdeşleşmesi varsa, parapsikolojik olaylara yol açabilir. Bu durumla sık karşılaştım. Psikojenik bir bunalımdan çıkardığım bir hastayla ilgili etkileyici bir vaka vardı. Evine döndü ve evlendi. Karısını ilk gördüğümde rahatsız olmuş ve
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
"1979 yılında o zamanlar henüz pek tanınmamış olan performans sanatçısı Marina Abramovic, gösteri sanatları tarihinin en unutulmaz, en konuşulan ve belki de en korkunç gösterilerinden birini gerçekleştirdi." Rhythm 0 adını verdiği bu gösteride, yaptığı şey aslında çok basitti: Olduğu yerde sabit durmak. Bunun yanı sıra gösteriyi izlemeye
Reklam
Beni her zaman istemişti. İçimde, derinde bir yerde bunu hep bilmiştim. Hep. Son dokuz yılını o da benim gibi ya­ şamıştı. Yalnız. İkimiz de kendi yollarımıza savrulmuştuk. Ayakta durmuş birbirimize bakarken enerji birikiyordu. Zihinlerimiz bir zamanlar inandığımız yalanları inkar ederken kıpırdayamıyorduk. Her şey gün gibi açıktı. Bir
Sayfa 221
ÖZGÜRLÜK SONRASI
Özgürlüğe kavuştuktan birkaç gün sonra, bir gün, çiçekli çayırları geçip, kamp yakınlarındaki pazar kasabasına doğru kilometrelerce yürüdüm. Tarlakuşları gökyüzüne yükseliyordu, neşeli şarkılarını dinleyebiliyordum. Uzun süre kimseye rastlayamadım; geniş topraklardan, gökyüzünden, tarlakuşlarının verdiği şölenden ve mekân özgürlüğünden başka bir şey yoktu. Olduğum yerde durdum, çevreme, sonra gökyüzüne baktım ve diz çöktüm. O anda kendim ya da dünya hakkında hiçbir şey bilmiyordum, aklımda tekrarlayıp durduğum tek bir cümle vardı: “Daracık hücremden Tanrı’ya yakardım, o da bana özgürlükle yanıt verdi.” Orada diz çökmüş halde ne kadar kaldığımı ve bu cümleyi kaç kere tekrarladığımı artık anımsamıyorum. Ama biliyorum ki o gün, orada, o saatte yeni yaşamım başlamıştı. Ta ki yeniden insan olana kadar, adım adım ilerledim. {-Kitabı okurken askerlik dönemini tekrar yaşadım sanki, ölümün kara bulut gibi üstümüze çöktüğü zamanları anımsadım. Yaşadığımız zorlukların yanı sıra mayınlı dağlar da intikal ederken ölümü ensemde hissederdim, en kötüsü de nereden olacağı fikriydi, sağımdan gelen bir merminin kafamı dağıtması yada bir yamaçta gizlenmiş düşmanın silahından çıkan merminin özlem dolu kalbimi parçalaması veya sırlanmış mayınlardan birine basıp vücudumun paramparça olması mı sonumu getirecekti? Böylesi karamsar düşünceler içinde yavaş yavaş duygu körelmesi yaşıyordum her gün boyunca..-}
Sayfa 105Kitabı okudu
İnsanı içlendirecek ya da coşturacak her şey var­dır onlarda. Anılarla beslenen ruhun belirli bir açlığını yatıştırırlar. Ama hiçbir şeyin usu çekmediği, çirkinliğin bile adsız olduğu, geçmişin hiçe indirgendiği bir kent sizi nasıl içlendirebilir? Boşluk, sıkıntı, umursamaz gökyüzü, nedir bu yerlerin çekici yanı? Yalnızlıktır kuşkusuz, bir de, belki, yaratık. Belirli bir insan ırkı için, yaratık, güzel olduğu her yerde, acı bir yurttur.
Üzgün olduğumuzda ve hayata katlanamadığımızda bir ağaç konuşabilir bizimle: Sus! Bana bak! Yaşamak kolay değil, yaşamak zor değil. Bunlar çocuksu düşünceler. Bırak konuşsun içindeki tanrı, o zaman susacaklar. Yolun seni anandan ve yurdundan uzaklaştırdığı için endişelisin. Ama attığın her adım, her yeni gün seni anana yaklaştırır. Orası ya da şurası değildir yurdun. Yurt ya içindedir ya da hiçbir yerde.
Resim