" Bir akşamdı, Haydarpaşa Gar Lokantası'nda oturuyorduk. İlerde bir masada tek başına bir adam, gözleri çakmak çakmak. Epey sonra, kalktı, bizim masaya geldi, zaten sürekli bizim masaya bakıyordu. 'Biraz görüşebilir miyiz?' dedi bana. Altından ne çıkacağı belli değil, ama üzgün haline itiraz edemedim. Perona çıkınca gözleri büsbütün çakmak çakmak, 'Kızımı size borçluyum' diye kekeledi, 'kızım romanınızı gönderdi bana. Okudum, şimdi anlıyorum. Bu dünyadan kızımla dargın ayrılabilirdik...' Ağlıyordu. Şimdi kızına, Ankara'ya gidiyormuş. Ne yapacağımı şaşırdım. Bir yandan da yazarlık hayatımın bir ödülü olduğunu duyumsuyorum bu sözlerin. Peronda bir aşağı bir yukarı dolaştık, trenin kalkış saatine kadar, hiç değilse on-on beş dakika. Şüphesiz, iyi ki yazdım dediğim anlardan biri... "
Sayfa 356 - Everest Yayınları