Hayat, savaşta veya barışta, devamlı hüner, mücadele ve yetenek isteyen savaşın kendisiydi; korkaklıkla kararsızlıkla, mütereddit ya da kuruntulu bir yürekle sürdürülen hayata hayat denmezdi.
binyıllar önce filanca yerde efendiler ve köleleri vardı. sayıca çok olan kölelerdi; toplama vurunca efendilerden güçlüydüler ama sağlıksız beslenmiş, çalışmaktan kemikleri eğrilmiş, güneş altında
Tüfek, Mikrop ve Çelik adlı eseri, insanlık tarihine dair ezber bozan bir sorgulamanın ürünü. “Neden bazı toplumlar diğerlerinden daha hızlı ilerledi?” sorusuna verdiği cevap; ırk, zeka ya da yetenek değil, coğrafya, çevre ve tesadüflerin gücüdür. Yazar; tarımın evcilleştirdiği insanlardan, mikropların medeniyet şekillendiren etkisine kadar birçok başlığı bilimsel bir derinlik ve akıcı bir üslupla ele alıyor.
Kitap, tarihsel üstünlükleri bireylerin değil, çevresel avantajların şekillendirdiğini göstererek okura düşünsel bir meydan okuma sunuyor. Avrupa’nın sömürgeci üstünlüğünü, silahlardan çok buğday, hayvan evcilleştirme ve mikrobiyolojik bağışıklıkla açıklaması, yaygın anlatıların dışına çıkıyor.
Tarihsel olaylara bilimsel mercekten bakmak isteyenler için Tüfek, Mikrop ve Çelik, iyi bir seçim olacaktır. Toplumsal eşitsizliklerin kader değil, tarihsel süreçlerin sonucu olduğunu görmek isteyen herkesin mutlaka okuması gereken bir eser. Okuduktan sonra ya da halihazırda kitabı okuyorken belgeselini de(youtube.com/watch?v=YlHXBd9...) izleyebilirsiniz.
Nietzsche ve onunla ilgili kitaplar okumak bana büyük keyif veriyor. Zira zamanının (1844-1900) en açık beyinlerinden biri ve yazış üslubuna hayranım, edebî ustalıkla yazıyor; metafor labirentlerinde