Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Şems Mevlânâ'ya sorar: Hz. Muhammed mi büyüktür yoksa Bayezıd-ı Bistâmî mi? Mevlânâ: Muhammed Mustafa (sav) tüm peygamberlerin, tüm velilerin başıdır. Şems sorar: O halde niçin Hz. Muhammed her zaman "Ya Rabbi! Biz seni layık bilgiyle bilemedik" diye buyururken Bayezıd-ı Bistâmî "Beni ululayın çünkü cübbemin içinde Allah'tan gayrısı yoktur." diye öğünür? Mevlânâ: Bayezıd-ı Bistâmî kâmil velilerdendir; lakin kendisine makamı gösterildiğinde o bununla yetinmiştir. Oysaki Rasûl-i Ekrem; her gün yetmiş makam geçmiş, geçtiği her makamın bir öncekinden küçük olduğunu görünce bunlarla yetindiği için istiğfar etmiş "Mağfiret et ya Rabbi, biz seni layık bilgiyle bilemedik." demiştir.
Bir Tek Efendimiz (sav) Yok Neden?..
Zübbeli Ahmo ve takımının seçtikleri zat daha kendi şeyhinin (Mahmud'un) ne dediğini bile hatırlamıyor. t.me/c/1306952560/12892 İsmailağa Cemaati lideri Hasan Kılıç’ın cenazesi kaldırılmadan Cübbeli Ahmet ve beraberindekiler yeni bir lider seçti. İsmailağa cemaati ileri gelenlerinin konuya tepkili olduğu ve cenazeden sonra açıklama yapılacağı öğrenildi. ************************** Rabıtanın dinde yeri olsaydı bu rabıta Mahmud'a, Ahmed'e, Veli'ye değil de kıyamete kadar Hz.Muhammed (sav)'e olurdu. Rabıta, sünnet gereği sahabe döneminde vardı da onlar efendimize (sav) mi yapmadılar. Ya da yapılıyordu ise neden bu zamana kadar efendimize (sav) yapılacak şekilde telakki etmedi! Bunu hiç düşündünüz mü? Sünnettir denilen rabıtada, rabıta yapılacak kişi olarak efendimizin (sav) dışında her şeyh var nedense!? Hatta Mehdi (as)'yi bile dahil etmişler.
Reklam
İbn-i Kayyım el-Cevziyye (rahimehullah) şöyle demektedir: "Tağut, ibadet edilen, tabi olunan veyahut da itaat olunan olsun, kulun haddini aşmasına vesile olan her şeydir. Her kavmin tağutu, Allah ve Resulü dışında hükmüne başvurdukları, Allah'ı bırakıp ibadet ettikleri, basiretsizce Allah'ın dışında tabi oldukları, Allah'tan başka itaat ettikleri kimselerdir. Kim Resulullah (sav)'in getirdiği hükümler dışında başka bir şeyin hükmüne başvurur veya onunla hükmederse tağutun hükmü ile hükmetmiş ya da tağuta muhakeme olmuş demektir."(14) ***************************************************** (14) İlamu-l Muvakkuyn, 1/50
Sayfa 22 - Şehadet Yayınları
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Nur risaleleri'nin kaynağı
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür: Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Sayfa 31 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
İmanını Koru...
Kim bu kitapta bulunanları ikrar eder, onlara iman eder, onları rehber edinirse, onların bir harfi hakkında bile şüphe etmez, onların bir harfini bile inkâr etmezse; işte o kâmil manada Sünnet ve Cemaat Ehli'dir. Sünnet onda kâmil olarak bulunmaktadır. Kim de bu kitapta bulunanlardan bir harfini inkâr eder ya da onlardan bir harf hakkında şüpheye düşerse veya duraksarsa, işte o bidat ehlidir.⁴²⁷ Kim Kur'ân'ın bir harfini ya da Rasûlullâh (sav)'den gelen bir şeyi inkâr ederse ya da bunlar hakkında şüphe ederse Allâh'ın huzuruna inkârcı olarak çıkar. Şu hâlde Allâh'tan kork! Sakın! İmanını koru!
Sayfa 179
Reklam
Ey Zübeyr ! Hatırlıyor musun sen ile efendimiz bir gün Medine'de ğanemogullarina ait bir bahçede oturuyordunuz. Ben sizin yanınıza doğru yaklaştım efendimiz beni görünce gülümsedi sende gulumsedin Allah Resulü sana sordu. Ey Zübeyr! Ali'yi seviyor musun? Sen dedin ki evet ya Resulullah seviyorum hemde çok seviyorum efendimiz ( sav ) o anda sana döndü ve dediki ey Zübeyr unutma bir gün Ali ile sen karşı karşıya gelip birbirlerinize kılıç çekeceksiniz. O gün sen haksız Ali haklı olacaktır...
Sahabeden kimileri gelip Efendimiz'e: "Ya Resûlullah! Bana dua et de Allah (CC) duası kabul olunanlardan beni eylesin?" dediklerinde, Efendimiz'in (sav) verdiği cevap ne olmuştur biliyor musunuz? "𝗧𝗮𝗺𝗮𝗺, 𝗯𝗲𝗻 𝗱𝘂𝗮 𝗲𝗱𝗲𝘆𝗶𝗺, 𝘀𝗲𝗻 𝗱𝗲 𝘆𝗲𝗱𝗶𝗸𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻𝗲 𝗱𝗶𝗸𝗸𝗮𝘁 𝗲𝘁. 𝗔𝗹𝗹𝗮𝗵 𝗵𝗮𝗿𝗮𝗺 𝗹𝗼𝗸𝗺𝗮 𝘆𝗶𝘆𝗲𝗻 𝗯𝗶𝗿𝗶𝘀𝗶𝗻𝗶𝗻 𝗱𝘂𝗮𝘀ı𝗻ı 𝗸𝗮𝗯𝘂𝗹 𝗲𝘁𝗺𝗲𝘇..."
Sanki Övünecek Bir Şey de!...
Millette de ne aşiret putçuluğu varmış ya! Burada her önüne gelen yok aşiretle buraya gittik, yok kız isteyeceğiz, yok bu akşam misafirimiz aşiretti de hizmet etmekten, şunu, bunu etmekten bilmem bir yerlerim şişti, ağrıdı da... Sizinde, aşiretinizin de, kabile ve familanızın da canı cehenneme... Bize ne? Sizin aşiretinizden ve aşiretinizle yediğiniz haltlardan... Biz her türlü cahiliyye adetinden, kavmiyetçilikten ve onlarla övünmekten beriyiz... Bizim tek övündüğümüz kişi Hz.Muhammed (sav) ve onun yoludur.
Utbe b. Abd es-Sülemî anlatıyor: Allah Resûlü (sav), ashâbına "Kalkın, haydi savaşın." dediği zaman onlar: "Evet yâ Resûlallah. Biz, İsrailoğullarının 'Sen ve Rabbin gidin, savaşın; bizler burada oturuyoruz!' dediği gibi demeyeceğiz. Fakat biz 'Sen ve Rabbin savaşın ey Muhammed, biz de bu savaşta sizinle birlikteyiz.' diyeceğiz."
Sayfa 442Kitabı okudu
Reklam
Kudüs Hüznü Sehr-i Kudüs
" Ey yüceler yücesi rabbim peygamber efendimiz (sav) ile konuşacağın zaman bu konuşmadan önce bir sadaka verin diye buyurursun..." Benim senden başka kimsem yok, Siluetimde çocuklarımızdan başka kimsemiz yok, Gölgelerimizde şehit olan Kudüs annelerimizden başka kimsemiz yok. Kabul buyur yüce rabbim, Sesimizi duy yüce rabbim. Rahman
Rivayet edilir ki bir gün Peygamber Efendimiz (SAV) tek başına otururken Hazreti Ali (r.a) yanına geliyor. "Sizi çok dertli gördüm. Bir probleminiz mi var?" diyor. Efendimiz (SAV), "Bana Miraç'da verilen sırları düşünüyorum, ya Ali!" cevabı veriyor. Hazreti Ali de "Birazını benimle paylaşabilir misiniz?" diyor. Efendimiz (SAV), "Ya Ali, kaldıramazsın." diyor. Peygamberimiz (SAV) Hazreti Ali'yi (r.a) çok istekli görünce sırlarının bir kısmını anlatıyor. Hazreti Ali (r.a) o sırları duyduğu anda göğsünde bir kabarma, taşkınlık hissediyor. Söylemek, bağırmak istiyor. Ama sırdır, söyleyemiyor. Hemen Mekke'nin dışına çıkıyor. Kör bir kuyu buluyor. Ve o kuyuya bağıra bağıra içindekileri anlatıyor. Sonra rahatlıyor. O su vermeyen kuyu, Hazreti Ali'nin (r.a) verdiği sırları kaldıramayarak taşmaya başlıyor. Su taşınca suyun çevresindeki kamışları besliyor. Kamışlar zamanla büyüyor. Bir gün oradan geçen bir çoban, rüzgarın kamışlarda çok hoş bir ses çıkarttığını fark ediyor. Kesip, belirli işlemlerden geçirip onu üflemeye başlıyor. Bir gün Hazreti Muhammed (SAV) ile Hazreti Ali (r.a) develeri ile oradan geçerken bu çobanın çaldığı kamışın sesini duyuyor. Efendimiz (SAV) devesini durduruyor. Hazreti Ali'ye (r.a) dönüp, "Ya Ali, sen benim sırlarımı birine mi anlattın?" diye soruyor. Efendimiz' in (SAV), "Bu kamış parçası kıyamete kadar benim sırlarımı taşıyacak, sadece kalbi açık olanlar duyabilecek." buyuruyor..
"Vallahi ya iyiliği emreder kötülükten sakındırırsınız, zalimin eline basarak onun zulmüne engel olur, haklının hakkını alıp haksızlığa karşı koyarsınız, ya da Allah iyilerinizin kalbini de kötülerinize benzetir ve tıpkı onlara lanet ettiği gibi size de lanet eder." Hz.Muhammed(sav)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.