Garson: "Efendim, sizi burada görmek büyük mutluluk!" Cemal Süreya: "Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın? " Garson: "Anlamadım efendim?" Can Yücel: "Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun... Garson: "Anlıyorum efendim.... Neyse, ne alırdınız? Nilgün Marmara: "Sen ne getirdin bana çocukluğundan? Garson: "Çocukluğumdan mı? Siz ne isterseniz mutfaktan onu getireceğim işte. Edip Cansever: "Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor 'kansızlık' der, ben 'Sensizlik' derim. Nilgün Marmara: "Üşümüşüm, düşlerimin üzeri açıktı. Garson: "Ekrem kilimayı aç oradan, çattık ya!" Tomris Uyar: "Bazen sensiz kalmak, kırıldığını göstermenin en iyi yoludur." Garson: "Estağfurullah efendim, ne kırılması, bugün kötü birgün sanırım benim için." Yaşar Kemal: "Gülümse karamsarları şaşırt, gülümse güller açsın yüzünde, gülümsemenle yayılsın ışık, dünyayı ısıtmasan da güneş gibi çevreni ısıt." Garson: "Ekrem klimayı kapat, gülümsüyorum."
'Gerektiğinde polistir’ denince dellendi Eylemci avlamayı marifet belledi, Hep kalabalık olmasına güvendi, irlandalı korkmayınca şaştın ya esnaf. *** ‘Nizamın bekçisi’ sandı kendini, Palasını bileyip köşe başı bekledi, Bire on saldırmayı yiğitlik belledi İrlandalı dalınca kaçıştın ya esnaf *** Ne vatan ne millettir umurundaki, Belediyeye düşen işi zihnindeki, Tezgâhını da büyütmüş kaldırımdaki, İrlandalı vurunca yıkıldın ya esnaf ** Din, iman, kuran ayet konuştun, Para eline geçince rus’a koştun, ‘Batının ahlaksızlığı’ deyip uçtun, İrlandalıya toslayınca apıştın ya esnaf *** Dinle, sana polocan'dan nasihat, İster dinle istersen suya kat, Seni gazlayan diktatör artık topal at, Bir gün o sopa bizim elimize geçecek ya esnaf Polocan
Reklam
320 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bu aralar elime geçen kitapların fiyaskoluğundan mıdır nedir, umutsuzluğa kapılmaya başlamıştım fakat distopyalar genellikle beni yanıltmıyor. Yine güzel bir kurgu, heyecan dolu bir seriye başlamış bulunuyorum. Hoş, Açlık Oyunları bitti biteli sürekli aklımda "Ya yazar bu seriyi mahvederse?" düşüncesi dönüp duruyor ama bir yerden sonra onu yok saymaya çalışıyorum. Efsane çok başarılıydı, severek okudum ve diğer iki kitabı beklemeye koyuldum. Bu tarzı seven herkese şiddetle tavsiye edebilirim. Demem o ki yazar böyle devam ettikçe sevilir, okunur. :) Olumsuz birkaç şeye de değinmeden edemeyeceğim elbette. Kurgu güzel ama yazar sürekli söylediği kadar varmış, çok amatör. Bazı yerleri doğal bir şekilde yansıtamamış, dili de çok sığ kalıyor ama kitap kendini okutuyor. Bir de Pegasus var elbette. O kadar kitabını okumuşumdur bu yayın evinin fakat Efsane'de yapılan hata kadar hataya rastlamadım. O kadar çok yazım yanlışı, cümle kusuru var ki ne diyeceğimi bilemedim.
Efsane
EfsaneMarie Lu · Pegasus Yayınları · 20143,794 okunma
Bir kimseyi sevmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Bir ağacı, bir kuşu ya da bakıp gözettiğiniz bir hayvanı sevebilir misiniz? Size hiçbir karşılık vermese, gölgesinden de yararlanamasanız, arkanızdan da gelmese, size bağımlılık duymasa gene de sevebilir misiniz?
İnsanın dramı sanki başka türlüsü de olabilirmiş gibi görünmesine rağmen yaşamın tadına varamaması yaşamın keyfini gereği gibi çıkaramamasıdır. Karmaşık çelişkili düşünceler ve duygular arasında korkular ve kaygılar içinde bocalayan ne istediğini ne istemediği tam olarak bilemeden tatsız bir yaşamı sürükleyip duran insanın bu durumu gerçekten acıklı… ya da şöyle söyleyelim: insan kendi kendinden habersiz koşar adım ölümüne yol alıyor.
NIETZSCHE ÜZERİNE En başta Böyle Buyurdu Zerdüşt'ü okurken kitabı anlamaya çalışıp derinlere inmekten ziyade, Nietzsche'yi ve ruh halini anlamaya çalıştığımı söylemeliyim. Neden fikirlerini açık ve anlaşılabilir bir dille yazmak yerine sembolik bir anlatım kullanmış? Neden ahlak yapısını olduğu gibi kaldırıp atmış? Öncelikle Nietzsche'nin onu anlamamız için yazıları üzerine kafa yormamızı istediğini düşünmüyorum.(Okurlar bu yüzden sembolik bir anlatımı benimsediğini düşünüyor olabilir.) Bunun yanında kitabında çok fazla konu etmemiş olsa da, arasıra aklının ipini kaçırmaktan bahseder. Bu da Nietzsche'nin, her ne kadar saygın bir filozof olarak görülse dahi, en küçük bilgi birikimine sahip bir filozofun bile farketmeksizin, kendiliğinden yapacağı gibi , düşünmenin haritasını çizememiş ya da düşünmenin yolunu bulamamış dolayısıyla açığa çıkaracağı fikirleri düşünüp tartmak yerine, akıl sağlığını muhafaza etmek adına, hepsini yok sayıp inkar etmekle kendisini rahatlatmaya çalışmış -ki bu bir depresyon belirtisi değil midir?- , yani yalnızca halktan gelecek olan tepkiden değil, maneviyata dair herşeyin var olma olasılıklarından dahi korkmuştur.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.