Durun size ilginç bir anımı daha anlatayım :) Bir defasında bir ay hastanede yatmak zorunda kaldım.. Bu arada bu anlattıklarım özel bir hastanede gerçekleşiyor, devletin hastanesi ile alakası yok, yanlış anlaşılma olmasın.. Her gün bana antibiyotik iğnesi yapıyor hemşire. Çok yakıcı bir şey ama ben onun yakıcı olduğunu bilmiyorum tabii çünkü
Nöbetteyken asla uyuma, gerekirse yüzünü tırmala ya da elini ısır...
Reklam
224 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Barış küçük yaşta babasını kaybetmiş ve annesi kanser hastası olan birisidir. Ankara'da küçük bir köyde yaşarlar ve kimi kimsesi yoktur. İstanbulda tıp fakültesinde okuyan Barış kendi halinde içine kapanık bir şekilde okula gider gelir. Taki birgün alt sınıflardan Rüya'nın not istemeye gelmesine kadar. Başlarda Rüya'ya ilgisi olmasa da Rüya'nın ona olan ilgisi dikkatini çeker. Zamanla da aşık olur. Her şey güzel giderken birgün Rüya hiçbir açıklama yapmadan Barış'ı terkedip gider. Barış ondan birdaha haber alamaz. Rüya' nın gitmesiyle yıkılan Barış eski hayatına geri döner. Bir süre sonra sınıf arkadaşı Berkay el uzatır ona. Birazda olsa toparlanmasına yardımcı olur. Bu seferde annesini kaydeder Barış. Mezun olduktan sonra bir süre İzmir'e görev yapar daha sonra memleketi Ankara'ya tayini çıkar.Barış için her şey düzene oturmuştur artık ama birgün radyo da Rüya'nın onun için yaptığı anonsu duyar ve hayatı yine tepetaklak olur. Bir gece nöbetteyken bir kadın gelir hastaneye Rüya'nın ta kendisidir ama ilginçtir ki Barış onu tanımaz.Rüya daha sonra kendini tanıtır ve neden gitmek zorunda kaldığını anlatır. Barış karakteri biraz melankoli birisi olarak yansıtılmış kitaba ve bana ilginç gelen kısmı da yıllarca aşık olduğu kadını nasıl tanımaz? Akıcı ve sade dili biraz da deneme türünde yazılan kitabın son sayfalarında Barış'ın Rüya için yazdığı mektupları okuyabilirsiniz. #bloghemsire #hayriyeesahn #okudumbitti #kitapönerileri #bookstagram #kitaptanıtım #kıtaptavsiyesi #senömrümüngerikalanisin
Sen Ömrümün Geri Kalanısın
Sen Ömrümün Geri KalanısınMehmet Kandemir · Mendirek Yayıncılık · 201712 okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
Nöbetteyken bir doktor arkadaşın filmini izlemiş olup çok etkilenmesi sebebiyle başka bir hemşire arkadaşın hiç beğenmemiş olmasından ötürü çok büyük merakla başladığım kitaptı. Dünyanın en güzel aşk kitabı demişler bunun için zamanında. Ben o kadar güzel bir aşk göremedim açıkçası. Yazarın yazışına, okunuşuna, sarıp sarmamasına tek kelime edemem.
Cemile
CemileCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201932,1bin okunma
İyiki iyi insanlar var...
Bir öğrencinin eğitim masraflarını karşılasak ya biz de maaşlı olunca.. Öyle çok bir şey olmasa da olur kim ne kadar yardım edebiliyorsa.. Okumak isteyenin yanında olalım. Geçen rahmetli bir güvenlikçinin hukuk okuyan bir öğrenci okuttuğunu öğrendim kızından tesadüfen ve ne güzel tesadüf ki onlar da babanın vefatından sonra o öğrenciden öğreniyorlar bu durumu. Çocuk mezun olup avukat olmuş ve teşekkür etmek için adamı araştırıp ailesine ulaşmış. Ama kısa bir süre önce gece nöbetteyken krize girip vefat ettiğini öğreniyor genç avukat. Allah rahmet eylesin, toprağın bol olsun güzel yürekli adam. Ölümün olduğu bu dünyada ardımıza bırakacağımız güzel bir şey olsun..
Reklam
Her gün istemese de dışarı çıkardım onu. Akan derenin şi rıltısını dinlettim, yaprakların hışırtısını, bülbüllerin civiltısı ni... İlk birkaç yıl bahçemize konan, penceremize yuva yapan kuşların şen sesleri anlık olarak gülümsetirdi yüzünü, sonra anlardım, birden ateşte bir şey unuttuğunu hatırlar gibi aklına acısı gelir, yüzü kaskatı kesilirdi.
Bre Halil Çavuş, sen ki bunca savaşa girip çıkmış adamsın; doğuşu, savaşı iyi bilirsin. Karşımızdaki Yunan askerlerinin İngiliz malı kasalı tüfekleri var; bilirsin, dokuzlu tüfekler... Sen böyle silahsız, bir tırpanla onlara karşı ne yapacaksın? Halil Çavuş şu yanıtı verdi: — Silahsız değilim ki... Cepheye gider gitmez, hemen bu gece, gönüllü nöbete girer, gece nöbeti tutarım. Nöbetteyken, gecenin karanlığında süzülür, düşman içine atlarım. Elimde tırpanım var ya... Önüme çıkan ilk düşman askerinin kellesine bir tırpan çalar, alırım elinden tüfeğini... İşte silahlandım gitti. Halil Çavuş'un arkadaşları da söze atıldılar: — Bizim de nacaklarımız var ya... Sen hiç kaygılanma Efendi, biz bir kolayını bulur silahlanırız. Karalar Köyü'nden o on yedi yiğit, gönüllü yazıldıktan sonra, omuzlarında nacaklarla tırpanla cepheye yöneldiler, savaşa girdiler, düşmanın karşısına dikildiler. Yazman Hüseyin Hüsnü çok merak ettiği için, bu on yedi yiğitin ne olduğunu, sonlarını öğrenmek istedi, onları izledi. Gerçekten de Halil Çavuş'la iki köylüsü, daha cepheye gittikleri ilk gece gönüllü nöbet tutup, düşmandan tüfek almayı başarmıştı. Ama onlardan biri, daha o gece şehit düşmüştü. Bilindiği gibi, savaş Türk ordusunun utkusuyla sonuçlandı. Ama bu on yedi yiğit savaşçının hiçbiri köyüne dönemedi.
Sen hiç aptala oynayan borsacı gördün mü?
Askerliğini devam ettiren bana askerlik öğretecek... Eski Foça komando okulunda üstüme kaç kişi işedi haberin var mı? Benim eğitimim böyle geçti... Ben o işleri çoktan geçtim... Sen gece nöbetteyken Libya 'ya hangi gemi gece yarısı çıktı? Bunlar sana bana Özel kuvvetleri öğretecek.🤣
Aşk ve kadın, pek çok Necip Fazıl okuru için üzerinde pek durulmayan bir konudur. Hatta bu konunun konuşulması bile 'Üstad'a saygısızlık olarak değerlendirilir. Kafa Kâğıdı kitabında, kadın konusuna değinir: "Ve aşk... İlk aşkım... Türkiye'ye en uzak arap illerinden birinin Meşrutiyet sonrası Mebusân Meclisi' âzasından