Bir yanlış bizi mahkum eder mi?
...yaptığımız eylemin, olduğumuz ya da olabileceğimiz birçok bizden yalnızca birine ait olduğunun ayrımına varırız, sonra talihsiz bir durumda birden o eyleme yapışmış, kancalanmış, asılı kalmış gibi oluruz: demek istediğim, tümüyle o eylemin içinde olmadığımızın, bundan ötürü de bizi bütün bir varoluş boyunca, sanki bu varlık tümüyle o tek eylemde özetlenmiş gibi, yalnızca o eyleme göre yargılamanın, bizi o eyleme bağlı, boynumuzdan ona asılı tutmanın yaman bir haksızlık olacağının ayrımına varırız.
"Kuddûs! Kuddûs! Varakanın varlığı kudret elinde bulunana yemin ederim ki: Ey Hatice bana doğru söyledinse, O'na gelen Namus-I Ekber'dir ki o, Musa'ya da gelmişti. O, muhakkak bu ümmetin peygamberidir. Kendisine söyle: Sebat etsin!"
Reklam
Hepimiz içimizde bir gölge ile doğarız. Fakat o gölgeyle ne yapacağımız bize kalmıştır. Ya onun gücüne yeniliriz ya da gücünün üstesinden gelip onu kullanabiliriz. Kontrol seviyemiz, gölgeye karşı ne kadar dirençli olduğumuza bağlıdır. Bu, hepimizin yapması gereken bir seçimdir.
Tabii ki benim bu kıyafetim yatkınlığımı değiştiriyor.*
Kişileri kimliksiz hissettirecek ve başkalarının onların kim olduklarını bilemeyeceklerini sağlayacak herhangi bir şey ya da bir durum, bu kişilerin bireysel sorumluluk algısını azaltarak kötücül eylemlerde bulunmalarının önünü açabilir. Özellikle de ikinci bir etken dahil edildiğinde bu olasılık artıyor: Durum veya belirli bir aracı kimliksizleşen kişilerin başkalarına karşı antisosyal ya da şiddet içerikli davranışlarda bulunmalarına müsaade ediyorsa insanlar savaşa bile hazır hale gelebiliyorlar. Bunun yerine durumun kendisi kimliksizleşme üzerinden kişinin sadece kendi odaklı olma halini azaltır ve sosyal anlamda yapıcı davranışlara yönlendirirse o zaman insanlar birbirine iyi davranabilirler. Örneğin parti ortamlarında kimliksizlik daha fazla sosyalleşme sağlayabilir.
Sayfa 473 - * - William Shakespeare, Kış MasalıKitabı okuyor
284 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bana şiiri sevdiren kitaptır bu. Her şiiri atlamadan, büyük bir heyecanla okudum. Bazı kitaplar ağırdır, sayfa sayfa kitabı çevirdikten sonra zar zor birkaç şiiri beğenir ve kapatır kenarı koyarsınız. Bu kitapta ise okumaya doyamamış, saatlerce sıra sıra her şiirini okumuştum. Her şiiri yüreğinize saplanacak ayrı bir ok bu kitabın. Faruk Nafiz, Beş Hececiler'in en güçlü temsilcisi olarak, geleneksel şiir yapımıza sahip çıkmış, halka seslenmiş ve dertlerini anlatmış, milli duyguları şiirlerinde işlemiş ve tüm bunları insanların gözüne batırmadan, "Anladık milliyetçisin, kes artık." diye insanı bıktırmadan, çok başarılı bir şekilde yapmıştır. Su gibi akan, mütevazi, bir o kadar da çarpıcı bir kaleme sahip, başarılı bir yazardır. Okumaya başlarken sıkıcı bulduğunuz şiirlerini öyle çarpıcı bir şekilde noktalar ki kitapla birkaç saniye bakışır, sonra da "Üstad, sen ne yaptın ya?" diyerek şiiri tekrardan okursunuz. Baş ucumdan ayırmadığım, dönüp dönüp okuduğum muhteşem bir kitap. Özellikle şiire yeni başlayan veya başlamak isteyen ama neyden başlayacağını bilemeyen biriyseniz sade ve akıcı kalemi, aşina olduğumuz şiir yapısı ve ele aldığı konuların her türden insana hitap edebilecek nitelikte olması sebebiyle Faruk Nafiz'in harika bir tercih olduğunu düşünüyorum. Gözüm kapalı tavsiyemdir.
Han Duvarları
Han DuvarlarıFaruk Nafiz Çamlıbel · Yapı Kredi Yayınları · 20212,692 okunma
Alper'se annesine kesinlikle katılmıyordu ve susmadı: "Bizim okuldakiler gibisin aynı," dedi. "Amerikan sistemiyle en iyi eğitimi al, Amerikalıların kurduğu okulda oku, hocalarının oradan mezun olmasıyla övün, kendin de oraya gitmeyi hayal et ama Sıtarbaks'ı taşla." "Babasına hayır olsun diye mi yapıyor
Sayfa 38 - Giriş, Çözdüm nihayet o büyük sırrıKitabı okudu
Reklam
Herkes o kadar birbirinin aynısı ki, gelenler gidenleri ya da gidenler gelenleri aratmıyor. Galiba bu yüzden kalabalığın yalnızlıktan bir farkı yok.
Sayfa 28 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Herkes o kadar birbirinin aynısı ki, gelenler gidenleri ya da gidenler gelenleri aratmıyor. Galiba bu yüzden, kalabalığın yal­nızlıktan bir farkı yok..
Bir türlü kurtulamadığımız o tamamen gereksiz gerginlik hissi egodur; ya da ego fikrinin fiziksel bir tezahürü. Ve bize var olduğumuzu söyleyen şey bu gereksiz gerginliktir.
"Sizin işler ne alemde? Yoğun mu yine?" Zeynep Hanım sağ elinin parmaklarını boşlukta süzülerek inen bir balonu tekrar havalandırıyormuş gibi hafifçe sallayıp, "Sömürülmeye devam," dedi. Alper atıldı: "Üç ayda bir çift maaş, kapıdan alıp kapıya bırakmalı servis, kahvaltı bile veriyorlar hâlâ sömürü diyor ya." "Gel sen çalış oğlum o kadar meraklıysan, ben evde durayım," dedi Zeynep Hanım bir an tereddüt etmeksizin. Alper sustu. Yanında oturan büyük oğlunu işaret eden Zeynep Hanım, "Bugün olsa ben de bulamam böyle bir iş, bak Cengo ne şartlarla çalışıyor. Bu düzen böyle gittikçe iş filan da kalmayacak kimseye... Benim daha iyi koşullarla çalışmam sömürülmediğim anlamına mı geliyor? Niye koyuyor servisi Kimse geç kalamasın diye değil mi?" Tek kaşı havadaydı Zeynep Hanım'ın; "Masanın tadı kaçmasın," diye düşünüp sustu.
Sayfa 37 - Giriş, Çözdüm nihayet o büyük sırrıKitabı okudu
Reklam
''Her bir kuruş yiyeceğe ve kiraya gider. Cebe koyacak para kalmaz. Adam bir bardak bira satın alsa, ailesinin lokmasından eksilecektir. Aile bireyleri ne kadar az yerlerse, bedensel verimleri o kadar düşecektir. Bu ailenin bireyleri otobüse ya da tramvaya binemez, mektup yazamaz, gezmeye çıkamaz, ucuz bir vodvil seyredemez, sosyal kulüplere katılamaz; şekerleme, tütün, kitap ya da gazete alamaz.''
Rivayet ediliyor ki, Mûsâ: Ya Rabbi! Beni öyle bir emre muttali et ki, onda se- nin rızan olsun! Ta ki, onu işlemiş olayım! diye dilekte bu- lununca, Cenâb-ı Hak ona vahy gönderdi: Benim rızam senin istememezliğindedir. Halbuki sen de yemediğin bir nesneye karşı sabretmezsin. Mûsâ: - Ya Rabbi! Beni bunun üzerine muttali kıl! Cenâb-ı Hak: - Muhakkak ki, benim rızam, senin kaza ve kaderine razı olmaklığındadır, buyurdu. Műsâ aleyhisselâmın münâcâtında vârid olmuştur: - Ey Rabbim! Mahlûkunun hangisi sence daha sevimlidir? Cenâb-ı Hak: O kimse ki, ondan mahbûbunu aldığımda benimle sulh eder.
104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ah İnci... Barış ' ı bunca soru ile başbaşa ve sensiz bıraktın ya, sana da aşk olsun... Çocukluğumun en etkileyici filmlerinden biriydi Uçurtmayı Vurmasınlar. Özgürce düşünmek, namusunu korumak , haksızlığa karşı gelmek nasıl suç sayılırdı aklım almamıştı o zaman da şimdi olduğu gibi. Sonra Barış 'ın mecburi tutsaklığı çok içime işlemişti hatırlıyorum. Hele İnci ile aralarındaki o güzel bağ ve sonra İncin'nin gidişi... Birbirlerine ama en çok da çocuklara karşı insanlar neden bu kadar zalim olmak zorundaydı? Öyle çok soru belirmişti ki o küçük yaşıma rağmen zihnimde, hala daha da aklım almıyor. Son sözü yine Barış söylüyor bize : Çocuklar kusura bakarlar...
Uçurtmayı Vurmasınlar
Uçurtmayı VurmasınlarFeride Çiçekoğlu · Can Yayınları · 202211,7bin okunma
"Dünya bambaşka bir yer oldu çıktı. Artık kim düşman kim dost ayırt edilemiyor bile.Bunu o zamanlar da anlamış, er ya da geç böyle bir şeyle karşılaşacağımı, bu düzene ayak uyduramayacağımı hissetmiştim.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.