'' Dedim ya, kendi içimizde, kendimize dair bilmediğimiz o kadar çok şey var ki.. ''
Aşkın yararlı bir acı olduğunu çok işittim, çok okudum. Çoğu fal kitaplarında, gazetelerin "burcunuz" köşesinin hemen yanıbaşında, ya da "ev-aile-mutluluk" sayfalarında salata resimleri ve krem formülleri arasında yer alan bu palavrayla o günlerde çok sık karşılaşıyordum. Çünkü karnımdaki demir külçenin ağrısı yüzünden, duyduğum sefil yalnızlık ve kıskançlık beni insanlardan öylesine koparmış ve öylesine umutsuz kılmıştı ki, yalnız gazetelerin, dergilerin burçlar, yıldızlar köşesinden değil, başka bazı işaretlerden de körle-mesine medet ummaya başlamıştım
Reklam
Asur Kralı Sanherib (Sennacherib) ve Nuh'un Gemisi
Cudi Dağı'nın en yüksek noktası olan Çeko Tepesinde (2124 m.) Asur Kralı Sanherib'in 6 adet kabartma heykeli bulunmaktadır. Asur Kralı seferden dönerken Nuh'un Gemisi'nin kalıntılarını bulduğu ve o geminin gövdesinden bir put yaparak tapındığı ile ilgili kaynakları bilmekteyiz. Sennacherib (Sanherib) Asur'a döndükten sonra bir tahta bulmuş ve ona bir put olarak tapmıştı, çünkü söz konusu tahta, Nuh'u tufandan kurtaran geminin bir parçasıydı. Sennacherib bir sonraki seferinde başarılı olması durumunda oğullarını bu puta kurban edeceğine yemin etti. Ancak bunu duyan oğulları, babalarını öldürüp "Kardu'ya kaçtılar." Nuh'un Gemisi'nin durduğu yerin Kardunya olduğu konusu Talmud'ta: "..Haman'ın Nuh'un Gemisi'nin karaya oturduğu KARDUNYA'nın Valisi olan oğlu Parshandatha..." şeklinde geçmektedir.
223 syf.
8/10 puan verdi
Ruhun İlacı
“Hayatı yaşamıyorsan başkasını değil, kendini kaybettiğin için aslında.” Bu kitap uzun zamandır aklımda olan, okumayı beklettiğim bir aforizmaydı. Daha fazla bekletmeyip okuduğum için mutluyum çünkü insanı boğan düşüncelerine teselli olacak bir sürü gerçekle yüzleştiriyor. Aslında duymayı beklediğimiz çok basit cümleler var ve bu kitapta tam da o cümlelerin yardımıyla buruk tarafımızı biraz da olsun sarabiliyoruz. “Başkasının seni sevdiğini ne kadar hissettiğini bir kenara bırak, sen kendine sevildiğini en son ne zaman hissettirdin?” Kitabın başlarında diyordu ki hayatımıza aldığımız herkeste kendimizden bir yansıma buluruz. Fark ettim ki kendimize vermek istediğimizi sevgiyi -sanki hakkımız değilmiş gibi- parça parça çevremizdeki insanların özelliklerini severek yapıyoruz. Günün sonunda kendimizi sevmek için bilerek ya da bilmeyerek çabalıyoruz. Belki de başarısız oluyoruz. Bu nedenle kendimize olan sevginin önemini birçok kez vurgulaması çok güzeldi. Her şeye rağmen umut aşılayan, sıcak, buruk, hayattan bir kitaptı. “Tek gerçek var, o da zamanın dolduğunda dünyada olmayacağın… Böyle bir gerçek varken hiçbir şey sandığın kadar gerçek değil aslında.” Yaşamak, istediğimiz şekilde özgürce yaşamak… Her kelimesinde ince bir ruh saklıydı. Uzun lafın kısası çok sevdiğim bir kitap oldu. Herkesin okuması gerekiyor. Sadece güzel olduğu için insana farkındalıklar kazandırdığı için de.
Kendine İyi Bak
Kendine İyi Bak
Arda Erel
Arda Erel
Kendine İyi Bak
Kendine İyi BakArda Erel · İnkılap Kitabevi · 20181,145 okunma
180 syf.
·
Puan vermedi
Doğmak ya da doğmamak. Tüm mesele bu değil. İnsan hayatı üç evreden ibarettir. Doğmak, yaşamak ve ölmek. Bizim için doğmak ve ölmek arasındaki o zaman dilimi çok kıymetlidir. Kendimizi gerçekleştirmeye çalışırız. Peki ya bizi dünyaya gelmeden önce bizi birileri eğitmek isteselerdi? Nasıl bir dünyaya geldiğimizi anlama imkanımız olsaydı?
Doğmadı Kutsal Çocuk
Doğmadı Kutsal ÇocukPascal Bruckner · Telos Yayıncılık · 199736 okunma
HİÇBİR YOLU YOK GİBİ GELDİĞİNDE
Sorunumuzun hiçbir çözümü olmadığına inanmaya izin verirsek, korku devreye girecektir. "Mümkün değil, bu sorunu çözmenin bir yolu yok" dediğimizi ya da başkalarının dediğini çok duymuşuzdur. Sırf o yolu bilmiyoruz diye gerçekten bir yol olmadığı anlamı çıkmaz. İsa, "Yol...Ben'im" dedi (Yuhanna 14:6). Yeşaya,
Sayfa 136 - GDKKitabı okuyor
Reklam
Diyor ya şair; Çocuktan tebessümü, Kediden huzuru, Köpekten dostluğu öğrendim. İnsanı anlamak haddimi aştı -tam o noktadayım ...
.... Gelin Birazda Düşünelim: KÖLELİK Kölelik en genel tanımıyla, bir başka insanın “metası” olmaktır. Yani kişisel bir özgürlük ya da söz hakkı sadece sahibi tarafından belirlenmesi ve insandan ziyade “makine” olma durumudur. Dünyada uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde uygulanmıştır. İlk olarak yaklaşık 11.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.
Otto Rank, bir insanın başına gelebilecek en büyük travmanın doğmak olduğunu söyler. İşkenceleri, tecavüzleri bilen insanlar olarak bunun abartılı bir yorum olduğunu söyleyebiliriz elbette ama çok haksız da sayılmaz Rank. 9 ay boyunca mutlak bir güven ve emniyet duygusuyla yaşadığımız, beslenmeyle ilgili en ufak bir sıkıntımızın olmadığı sıcacık
Sayfa 115
O nazenin incinin hikayesi…
Bu istiridyelerin başına her an bir kaza gelebilirdi, kas büklümleri arasına kaçan bir kum tanesi, etlerine öylesine batabilirdi ki et, kendini korumak amacıyla kum tanesinin üstünü pürüzsüz bir tutkal tabakasıyla kaplayabilirdi. Ama bu işlem bir kere başladı mı, sonu kolay kolay gelmezdi, yabancı gövde bir gelgitle kopup gidene kadar ya da istiridye tükenene kadar sürerdi, insanlar, yüzyıllardır dalmış, deniz diple­rinden istiridyeler sökmüş, içlerini açarak bu tür tutkalla kaplı kum tanecikleri aramışlardı.
Reklam
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. "O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait
Dünya'ya yoldaştı, o da bağlıdır Dünya'nın kaderiyle!
Cihan bak kardeş, 5 yaşında çocuğa anlatır gibi anlatacağım sana!.. || Peygamberlerin yaptığı insan üstü olaylara mucize denir, Veli kulların yaptıklarına ise keramet denir. Ve bu haktır. Ben bir Cumhurbaşkanı olsam ve orduma Bir komutan atasam o komutan da kendisi olmadığı zamanlar için kendi yerine bir vekil tayin etse ve kendisi şehid olsa,
"Her şey hayatta kalmakla ilgiliydi ve Tanrı'ya şükür hayatta kaldım. Sonra merak ettim: "Ne için? Canım niçin bağışlamıştı? Daha fazla iş? Daha fazla üretkenlik?" Ne kadar gri, boş bir hayat yaşamış olduğumu fark etmeye başladım. Tanıdığım herkes hayatını başarılı olma üzerine kurmuştu. Ben de o duvardaki bir diğer tuğlaydım sadece. O hayata geri dönmemeye karar verdim. Hayatımı yeniden kurmaya, bulmaya karar verdim."
Her yerde ille de bir kalabalık toplanıyor. Biz hep kalabalık yaşıyoruz. Madem toplandınız, hadi şunu itin arkadan yurttaşlar! diye yalvardı. Şoför, sözcüklerini değiştire değiştire yalvarmasını bir kaç kez tekrarlayınca kalabalık dağılmaya başladı. O zaman muavinine, “Gördün ya, nasıl dağıttım kalabalığı, dedi, bir yerde böyle aylaklar toplanır da onları dağıtmak istersen hemen yardıma çağıracaksın, bir küçük iş buyuracaksın. O zaman, bak gör, kaçan kaçana...”
Nesin yayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.