Geceyarısı, karanlık bir bozkırda Işıklar içinde akan bir tren kadar yalnızım içinde onca insan, içinde dünya... Soluk soluğa, demirden bir ırmağa mahkum Ve bilmeyen sonsuzluk nedir, Haklı olan kim bu kargaşada? Ateş ve su, yaşam ve ölüm, irin ve şiir Ucu bucağı olmayan bu çığlığın Ortasında nasıl barışılabilir? Anlamak isterim, hangi yasa Bir
Şöyle ya da böyle, kim ne derse desin, yalnızca fotoğraflarda kalacak olsak bile bir gün -bir düş belki bu da- güzel şeydi yaşamak ve ölüm güzelleştiriyordu onu en çok.
Yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgide gidip gelmiş bir başyapıt.Yazar,kelimeleri o kadar özenle serpiştirmişki...Alışık olmadığım şimdiki zamanla yazılmış,bu bana fikirlerini yazmadan uyumadığını gösteriyor.Bakış açısını o kadar iyi aktarmışki ölüm,yaşam,yalnızlık ve sevgi gibi birbirine aykırı kelimelerin manası arasında bizi oradan oraya
İçime işleyen sıcak diyemeyeceğim kadar çok yakan bir kitaptı. Kocanı kaybetmek, hem de daha dokuz gün önce sahip olmuşken... Ya da herhangi birini kaybetmek. Bu hayatta asla çözümü olmayan tek şey ölüm ve bu konunun bu kadar güzel işlenmesi... Cümlelerim hep yarım kalıyor çünkü tamamlayamıyorum. Kitaba beğendim desem yavan gelecek gibi hissediyorum. Cidden ama cidden çok güzeldi. Geride kalmanın ne demek olduğunu çok güzel bir şekilde anlattı. Ayağa kalkmak, hayata devam etmek ya da tamamen ölüme bağlı kalmak. O kadar güzel bir şekilde anlatıldı ki.
Gerçekten çok zor bir şey. Elsie cidden ama cidden çok zor bir şey yaşadı ve yazar bize bunu o kadar güzel bir şekilde yansıttı ki. Çok hoşuma gitti.
Kitapta geçmiş ve şu anki bölümlerin de art arda gelmesi okurlar için şahane olmuş bence. Herhangi bir olay, eşya, düşünce bizi geçmişe götürdü ve biz o şeyin aslında ne büyük şey olduğunu fark ettik.
Cidden hayata daha farklı gözlerle baktıracak bir kitap. Çünkü sadece bir hayatımız var.
Yaşam Ağrısı
iç kanamalı bir ömrün son suskunluğu bu belki de
tüm iç karışıklık bir aşktan ve barıştım yalnızlığımla
hayat zaten hep soğuk savaş…
çocukluğuma gönderdiğim mektuplardan başka
sitemlerim vardı bize küsüp gitmiş aşka…
yeryüzünün tüm acılarına tutunup hayal kurmak vardı birde
göğe gözlerimizi iliştirip kaybolup yıldızların içinde
Kuşlar Yasına Gider'in aile özlemini şiddetlendiren, Ege insanını sevdiren, yeni türküler kazandıran, içimize hitap edebilen bir eser olduğu kanaatindeyim. Türkçe kullanımının efsane oluşundan falan bahsetmiyorum, bunu edebiyatçılar yorumluyorlar zaten. Ama ben ilk defa bir kitapta cağıl cuğul ikilemesinin kullanıldığına şahit oldum. "De gidi