Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
küçümseyen hediyeler Size hediye edilen kitap, pek çok mesaj verir: • Hediye eden sizin ilgi alanınızı biliyordur ve kitabı görünce siz aklına gelmişsinizdir. • Hediye eden, kitabın konusu ve muhtevası yoluyla size bir mesaj vermek istiyordur. • Yayınevi veya yazar kitabını tanıtmak istemiştir. • Sizin o kitabı aradığınızı bilen bir dostunuz onu bir sahafta ele geçirmiştir vs. Bütün bu ince ruhlu, nazik mesajlar arasında beni (üzen deme- yeceğim, artık böyle eften püften şeylere üzülmemeyi öğrendim) acıyla gülümseten şey, hediye verenin sizi layık gördüğü seviyedir. Kendilerine verdiğimiz değere rağmen kendileri bizi “Bunları size ayırdık.” diye önümüze uzattıkları kitaplarla küçümseyenler, bir de onları dinleyenlerimize tavsiye etmemizi talep ederek (öyle ya boşuna mı hediye ettiler) kredilerini nasıl da tüketiyorlar. Kuzum, siz vaizleri ne sandınız? (Gel de Kirpinin Zarafeti’ni hatırlama!) 14 Şubat 2021
11 yaşında ki Atlas Sarrafoğlu'nun Bebek Parkı'ndaki okul grevindeki sözlerine kulak verelim: Bugün biz gençler olarak geleceğimizden kaygı duyduğumuzu göstermek için buraya geldik. Bugün okula gitmedik. Çünkü okul bekleyebilir ama iklim değişikliği beklemez. Bugün İstanbul'da hava sadece soğuk ama ya sel olsaydı ya da sokağa çıkamayacağımız kadar sıcak olsaydı buraya gelemezdik. İklim değişikliği yüzünden seller, hortumlar, kasırgalar artıyor, aşırı sıcaklar yüzünden barajlar kuruyor, bitkiler azalıyor, bunu siz yarattınız. Bunu siz yarattınız, iklim değişikliğine neden olan kömürü siz yaktınız, petrolü siz kullandınız, ormanları siz büyükler kestiniz. Denizleri biz çocuklar kirletmedik, balinaların karnındaki plastikleri biz denize atmadık, betondan binaları biz çocuklar dikmedik..
Sayfa 38 - Mundi KitapKitabı okuyor
Reklam
gerçek acıtmaz beni Güne sabah namazı arkası yazı dersiyle başladım. @be- hiyemalkoc heyecan verici bir alıştırma getirmişti derse. Bir Didem Madak şiirinin her dizesini okuyor ben de iki dakika içinde alt satırlar yazıyordum. Sonucu çok sevdik ikimiz de: “Düşündüğünüz kadar iyi bir insan de- ğilim ben. Kalbim o kadar temiz, niyetlerim o kadar
Ben hayvandım, deyelim/ Vurdunuz. Önce siz yaralandınız, sonra ben yaralandım. Ben durunca, durdunuz. Soğukdu, donuyordum. Yaralarım vardı, sardınız. Bir denizde boğuluyordum, Kurtardınız. Açdım, deyelim/ Bir simid istedim sizden. Ya ben söylemesini bilmedim, Ya da siz simidden korktunuz.
"Aile saadeti"
denilen şey, bazen, pek küçük meselelerden, na­sıl da, bütün değerini kaybediyor! Sekiz, dokuz senelik kansını bu geceki haliyle hiç görmediği muhakkak. Kadıncağızda ne hünerler varmış da "eskiden" meydana koyamıyormuş ... "Eskiden". Bu ke­ limeyi birkaç kere yüksek sesle, tükürür gibi tekrarladı. Eskiden zengin olduğu için, her aklına eseni yapabilirmiş de herkesler onu ayıplamazmış ... Ya şimdi? Şimdi ise, parası olmadığından, dünya­ nın en namuslu, en şerefli işine girmesi cinayet sayılıyor. Hala Ha­nım'ın muhterem kocasına, yani "Enişte Beyimize" ne demeli? Bu herif, hünkar yaveri iken Çiçekçi Sokağı'nda sarhoş olup külhan­ beylerinden dayak yemesiyle meşhur lbrahim Bey değil mi? Ken­disini eğer İngilizce bilmemiş olsa, yazıhanesine katip bile almaya­cak öyle mi? "Hay siz çok yaşayın, e mi Nermin?"
Bir Parça Delirmek
Haklı ya da haksız olmadan yazmak istiyorum, doğru ya da yanlış da sizin olsun. Söylediğim her şeye bir kulp takılabildiği için çekiniyorum konuşmaktan. Belki yazmak,fakat altına imzamı atamam zaman durmadığı müddetçe. Yürüsem suç,ayağa kalksam suç,konuşsam suç, sussam belki suç. Ne de kaybolmak bir çare. Yalnızca kendimi duyumsamak,hissetmek istiyorum. Bakın işte,tüm bu kalabalık ve hengame içinde kaybolmadım ve ben de insanım, benim de kalbim var;bir bu anlaşılsın istiyorum. Kimseye kırılmayacak kadar korkuyorum,korkağım. Bir hakkım olduğunu serdedemem, korkarım üzerime çullanırlar diye. Korkarım,meramımı açarsam susturmaya çalışırlar diye. Bir çığlık atmak istiyorum o zaman yalnızca, ben ve siz beni duyun,hissedelim varlığımı,fakat ne dediğimi anlamayın ki suçlamayın beni yine. Şikayetçi değilim,başıma gelen her şeyin müsebbibi benim, biliyorum. Ölmeden önce yalnızca, gerçekten bir insanla konuşabilmek ve onda kendimi hissetmek isterdim. Tüm bunlar çok mu karışık? Belki de öyledir,fakat böylesi daha iyi. İnsanlar bilmedikleri değil, anladıklarını sandıklarının düşmanı çünkü. Ben anlaşılır sayılıp düşman kazanmak istemiyorum. Cesaretim yok.
Reklam
"Siz geldiniz ya, beklemek değil can vermek bile bir saadettir..."
Sayfa 153 - Can Yayınları - Miras Dizisi (2.Baskı)Kitabı okuyor
622 syf.
10/10 puan verdi
Ya şimdi ya hiçbir zaman...
Bir yılda ancak bitirebildiğim kitap... (ama siz böyle yapmayın pes edip benim gibi ara vermeyin bu kitaba çünkü her şeyiyle çok güzel bir romandı ) Oblomov beni de oblomovluğa sürükledi romanın ikinci bölümüne gelene kadar yeter artık kalk şu düşündüklerini yap depresyon hırkanı çıkar diye çığlık atasım geldi o bu kadar oblomovluk yapınca kitabı yarım bırakmak zorunda kaldım sonrasında kitabı bitirmeye karar verdim iyi ki de öyle yapmışım okuduğum en iyi romanlar arasına girdi. Herkesin kendi hayatından, düşüncelerinden yapmak isteyip bir türlü yapamadığı şeylerden bir parça bulacağı harika bir eser. Mutlaka okunmalı bence ama tabi oblomovluğa katlanabilirseniz. :) Ayrıca bu romanı kısa sürede bitirenleri tebrik ederim :) Daha detaylı incelemeyi hakeden bir roman ama o kadar donanımlı olduğumu düşünmediğim için sadece hissettirdiklerini yazıyorum.
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139bin okunma
"Birçok zaman sevginiz, gururunuzdan ağır basabilir. Bu bir anlamda kendinden vermektir de. Lakin bazen düşünürsünüz ve oldukça üzülürsünüz. Siz birisini epey derinden ve hayli yüksek bir minvalden sevebilirsiniz. Ve bu surette oldukça çetin bir şekilde reddedilebilirsiniz. Reddene göre; belki sevdiğinden fakat kızgınlığından, kırgınlığından yahut hayal kırıklığından istenmeyebilirsiniz. Ya da belki aşikâre bir biçimde size bir başkasının varlığından söz edilebilir. Denilebilir ki birlikte olunan biri var. İşte böyle bir ahvalde siz ne yapabilirsiniz ki? Alacağınız herhangi bir aksiyonda bilakis ona veya kendinize kuvvetli bir usulde hâkirâne davranmış olmaz mısınız? Bilahare zamanın şartlarında yapabileceğiniz yegane şey, kendi yolunuzda ilerlemek ve sevginizi yalnızca içinizde taşımak olmaz mı?" (Jack Brighty'den)
Tüm derslerden kaldım,peki ya siz benim kadar tecrubelimisiniz hayatta?
Reklam
İsrâ Suresi - 44 . Ayet
Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O’nu tesbih eder; O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız. O halîmdir, bağışlayıcıdır. . . . . {Bazı insanlar hû demekten korkuyorlar hâlbuki nefes alış verişimiz bile hu şeklindedir. Dikkatle nefesinizi dinleyin duyarsınız. Hû Allah (O) demektir. Mesela benim sevdiğim kuşlardan biri olan güvercinler, seslerini dinlerseniz hu hu diye Allah'ı zikrettiklerini duyarsınız. mesela kediler yemek yedikten sonra çıkardıkları mırıltıyı dinlerseniz Allah'ı zikrettiklerini duyarsınız. Madem bütün hücre olarak Allah'ı zikrediyoruz dilimizle zikretmekten korkmayalım ya hu :)}
İnsan kendisinin katili midir?
Ya siz, Nasıl bilirdiniz çocukluğunuzu ey cemaat? Nasıldı Öldürdüğünüz birinin cenaze namazını kılmak?
"Ama sonunda kaybeden siz olmuşsunuz." "Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?" "Ama kucağında bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz." "İyi ya, boş değildi kucağım." "Ama yandınız, kül oldunuz." "Ama vardım, kül bunun kanıtı."
İnsanlar her şeye, her şeye başkaldırmalı, diyordu. İnsanlar böyle uyudukça, insanlar böyle zulüm altında inlemeyi kabul ettikçe insanlığın bir sinekten ne farkı olur, insanlar, eğer en küçük bir haksızlığa, bir zulme başkaldırmayı akıl etmezlerse, insanlık bundan böyle daha da beter hale düşecektir. Allah, başkaldır ya kulum, demiş ve insan onun
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.