Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Evet," dedi Hanım, Frodo'nun ne düşündüğünü anlayarak, "bu konuda konuşmaya izin yoktur; Elrond size açıklayamadı. Lâkin bu Yüzük Taşıyıcısı'ndan, Göz'ü görmüş birinden gizlenemez. Gerçekten de, Lörien ülkesinde, Galadriel'in parmağında durmakta Üçler'den biri. Bu Nenya, Serttaşı Yüzüğü, ben de onun muhafızıyım."Bundan şüpheleniyor ama bilmiyor henüz bilmiyor. Şimdi sizin gelişinizin bizim için nasıl da Kıyamet'in ayak sesleri demek olduğunu anlıyorsunuz, değil mi? Çünkü eğer siz başaramazsanız, biz tüm çıplaklığımızla Düşman'ın önünde kalacağız. Yok başarırsanız, o zaman bizim gücümüz azalacak, Lothlörien solacak ve Zaman'ın gelgitleri onu süpürüp götürecek. Ya Batı'ya gitmemiz, ya da yavaş yavaş her şeyi unutmuş ve unutulmuş, kuytu vadilerde ve mağaralarda yaşayan yaban bir halka dönüşmemiz gerekecek."
Biraz ben
Kimselerin vakit ayırmadığı biriyim Biliyorum. Sıradan bir alışkanlık, körleşmiş Bir küçücük ayrıntıyım Biliyorum. (Bir sigaranın tutuluşu örneğin İçilişi ve sonra atılışı) Öfkem biraz da bu benim Ya siz biliyor musunuz? Saygısızsam, saldırgansam, acımasız İlgisizlik besliyor kötü yanlarımı Ya siz biliyor musunuz?
Reklam
“Dünya bu halde çünkü siz seçtiniz. Sistematik olarak kendi çevrenizi yok ediyor, sonra da doğal felaketler olarak tanımladığınız olayları doğanın ya da Tanrı’nın intikamı olarak düşünüyorsunuz.” Hiçbir şey ama hiçbir şey doğadan daha şefkatli değildir. Ve hiçbir şey -doğaya- insan kadar gaddar olmamıştır.”
Kırdığım kalpler için özür dilerim Ama siz de beni kırdınız. Bilerek ya da bilmeden sözlerinizle ya da davranışlarınızla... Hangi acının daha derin olduğunu bilmiyorum hangisi daha çok yaktı kalbimi. Belki de önemli olan bu değil. Önemli olan artık yollarımızın ayrılması. Elveda... Bu son veda değil belki Belki bir gün, başka bir alemde kırgınlıklarımızdan arınmış olarak tekrar buluşuruz. O zamana kadar hoşça kal...
Kabul ediyorum, kendime ait bir hacmim, ağırlığım yok benim. Siz beni nereye koyarsanız ben oyum. Beni hangi renge bo­yarsanız oyum. Tek başıma hiçbir şeyim ben.
Sayfa 186 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Birisinin size âşık olduğunu duyduğunuzda içiniz bir hoş oluyor ya da tam tersi siz birisine karşı olumlu hissiyatınızı iletme ye çalışırken "âşığım" dediğinizde bunun priminden faydalanmak istiyorsunuz. Bu nedenle her ne kadar ilişkiler için yatırdığımız duygusal enerji ve yakın olma isteğimiz, onların hoşlanma, arkadaşlık, dostluk, sevgililik, aşk, tutkulu aşk vs gibi değişik adlar altında sınıflandırılmalarına yol açsa da genellikle her tür olumlu duygusal yaşantı "aşk" diye ifade ediliyor. Hele günümüzde, tüm sınıflandırmalar, kesin tanımlamalar, şablonlar kalktığı, bireysel değişkenler çok öne çıktığı için artık ilişki tanımlarındaki bu farklılıklar da anlamını yitirmiş, bunların modası geçmiş görünüyor. Herkes herkese "sevgilim", "aşkım" diye hitap edebiliyor, kim kimin tam olarak nesi oluyor, çok zaman net bilemiyoruz
Reklam
320 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
laf sokan herbie, meraklı violet ve kesinlikle-konuşmayan-bir-kedi
Ben bu kitabı daha önce de okumayı deneyip ellinci sayfa civarlarında yarım bırakmıştım, tekrar elime aldığımda da gerçekten hikayenin beni içine çekmesi biraz uzun sürdü ama o iş hallolunca devamı çok güzel geldi. Vee şimdi incelemeye geçelim! Öncelikle konusu ilgi çekici geldi bana. Bu kasabamsı havası benim favori çizgi filmlerimden olan
Malamander
MalamanderThomas Henry Taylor · Genç Timaş · 20202,534 okunma
96 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Ağaç kovuğundan çıkmak: bu deyişi çok severim. Yalnız olmadığımı, dünyaya öylesine gelmediğimi anımsatır bana. Ağaç kovuğundan çıkmadık, var elbet bir annemiz babamız. Ama, bir aması da var. Herkesin kovuktan çıkmaması kendine, herkesin ebeveyni bir değil. Biz nasıl ki bir değiliz~ Kimimizin halası annelik yapar, kimimizin babası en yakın sırdaşı. Fil Gözü bu ağın ortasına çekti beni. Bir cümbüşün içine. Ağaç kovuğundan çıkmamış ama bir ağacın kovuğuna sığınanları okudum sanki. Koşmuş da yorulmuş, çok duymuş da kulaklarını tıkamış, dönmüş durmuş da yönünü bulamamışları.. Bir de kirpileri, kuşları, filleri.. . Mevsim Yenice, bir pencerenin arasından sızan ışığı yüzümüze tutuyor. Gözlerimizi kaçırabilir ya da o pencereyi biraz daha açabiliriz. Fil Gözü’ndeki sekiz öykü de sarmaladı beni (özellikle Buzda Balık Avı ve Lokal Anestezi), gök dolsun içeri diye pencereyi açanlardan oldum ben. Belki siz de öyle yaparsınız~ . Ata Uzuner kapak tasarımıyla ~
Fil Gözü
Fil GözüMevsim Yenice · Can Yayınları · 20242 okunma
Eşsiz Fionna
Ama çok iyi hissediyordu. Fazla iyi hissediyordu. Aklındaki son düşünce yasaklanacak kadar ayıptı. "Mükemmel, Fionna. Evet, işte orası. Dilinin ucunu dudağı mın kenarına bastırdığını hissedebiliyorum. Kendin dener misin? İşte, sana göstereyim." Aidan'ın sahip olduğu baskınlık, Fionna'da yoktu. Bu konuda bir şey yapamıyordu. Elleri istemsizce hareket etti. Genç adamın boynuna dolamak üzere yükseldi. Aidan onu gırtlağının derinliklerinden gelen bir sesle dur- durdu. "Hayır, aşkım," diye hatırlattı ona. "Henüz değil. Daha sonra, söz veriyorum. Sonrakinde..." "Hayır, Aidan." Sert konuşmaya çalıştı. Kararlı olmaya. "Bir daha olmayacak." "Sus, Fionna. Sus." Ağzını açtı ama Aidan çoktan oradaydı. Genç adamın ne yaptığını biliyordu. Bunu istemesini sağlıyordu. Onu istemesini sağlıyordu. Ve istiyordu da... Tanrı ona yardım etsin, istiyordu. Aidan ara vermeden onu öptü, ağzını oraya buraya çevirdi, dilini onunkine sardı, uzun ve derin bir şekilde. Ardından geri çekildi, dudakları neredeyse onunkilerle flört ediyordu. Fionna tanıştıkları andan beri genç adamın oldukça mantık- sız hissetmesine neden olduğunu düşündü. Sadece bu da değil, mantıksızca da hareket ediyordu. Fionna Hawkes geceyarısını bir erkeğin kollarında asla geçir mezdi, hem de neredeyse hiç tanımadığı bir erkeğin kollarında. Fionna Hawkes o adamın kendisini öpmesine asla izin vermezdi. Bir kez bile. Ya da iki kez. Ya da üç kez. Ve asla bu şekilde öpmesine.
Sayfa 140
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.