Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Prenseslerin esir alındığı haberi iki hafta sonra Tifüs' e ulaş­tı. Yaşananları öğrenen halk çok öfkeliydi. Olayın ayrıntıları belli değildi. Bu nedenle ne sivil ne de askeri yetkililer, esir­leri kurtarmak için hangi adımları atmaları gerektiğine karar verebiliyordu. Kimse, esirlerin nerede olduğunu bilmiyordu. Muhafız Alayı'nda görevli
Prenseslerin esir alındığı haberi iki hafta sonra Tifüs' e ulaş­tı. Yaşananları öğrenen halk çok öfkeliydi. Olayın ayrıntıları belli değildi. Bu nedenle ne sivil ne de askeri yetkililer, esir­leri kurtarmak için hangi adımları atmaları gerektiğine karar verebiliyordu. Kimse, esirlerin nerede olduğunu bilmiyordu. Muhafız Alayı'nda görevli
Reklam
"... Bir kez daha söylüyorum, sorun dil değil. Hiç lbranice bilmiyorum ama bu sabah sinagogda ayin boyunca kutsal Tevrat'ın İspanyolca çevirisini okudum. Mucizelerle dolu. Tanrı Kızıldeniz'i ikiye bölüyor, Mısırlıları felakete boğuyor, yanan bir çalılık kılığına girip konuşuyor. Neden bütün mucizeler o zaman, Tevrat'ın çağında gerçekleşiyor? Söyleyin bana, mucize sezonu kapandı mı? Haşmetli, kadiri mutlak Tanrı uykuya mı daldı? Babam kazığa bağlanıp yakıldığında neredeydi bu Tanrı? Ve babam neden yandı? Bu Tanrı'nın kutsal kitabını korumak için mi? Tanrı ona bu kadar hürmet gösteren babamı kurtaracak kadar güçlü değil miydi? Eğer güçlü değildiyse, bu kadar zayıf bir Tanrı'ya kimin ihtiyacı var? Yoksa Tanrı babamın ona hürmet ettiğini bilmiyor muydu? Eğer bilmiyorduysa, bu kadar bilgisiz bir Tanrı'ya kimin ihtiyacı var? Yoksa Tanrı babamı kurtaracak kadar güçlüydü de kurtarmamayı mı tercih etmişti? Eğer bunu tercih ettiyse, bu kadar sevgisiz bir Tanrı'ya kimin ihtiyacı var? Sen Bento Spinoza, senin 'kutsanmış' olduğunu söylüyorlar, sen Tanrı meselesini biliyorsun, alimsin. Açıklasana bunu bana." "Konuşmaktan neden korkuyordun ki?" diye sordu Bento. "Önemli sorular, yüzyıllardır dindar insanların kafasını kurcalayan sorular sordun. Bence bu sorunun kökleri temel ve çok büyük bir hatada yatıyor: Tanrı'nın yaşayan, düşünen, bize benzeyen, bizim gibi düşünen, bizim hakkımızda düşünen bir varlık olduğunu varsayma hatası.
“Neden bütün mucizeler o zaman, Tevrat'ın çağında gerçekleşiyor? Söyleyin bana, mucize sezonu kapandı mı? Haş­metli, kadiri mutlak Tanrı uykuya mı daldı? Babam kazığa bağlanıp yakıldığında neredeydi bu Tanrı? Ve babam neden yandı? Bu Tanrı'nın kutsal kitabını korumak için mi? Tanrı ona bu kadar hürmet gösteren babamı kurtaracak kadar güçlü değil miydi? Eğer güçlü değildiyse, bu kadar zayıf bir Tanrı'ya kimin ihtiyacı var? Yoksa Tanrı babamın ona hürmet ettiğini bilmiyor muydu? Eğer bilmiyorduysa, bu kadar bilgisiz bir Tanrı'ya kimin ihtiyacı var? Yoksa Tanrı babamı kurtaracak kadar güçlüydü de kurtarmamayı mı tercih etmişti? Eğer bunu tercih ettiyse, bu kadar sevgisiz bir Tanrı'ya kimin ihtiyacı var? Sen Bento Spinoza, se­nin 'kutsanmış' olduğunu söylüyorlar, sen Tanrı meselesini biliyorsun, alimsin. Açıklasana bunu bana." "Konuşmaktan neden korkuyordun ki?" diye sordu Bento. "Önemli sorular, yüzyıllardır dindar insanların kafasını kurcalayan sorular sor­dun. Bence bu sorunun kökleri temel ve çok büyük bir hatada yatıyor: Tanrı'nın yaşayan, düşünen, bize benzeyen, bizim gibi düşünen, bizim hakkımızda düşünen bir varlık olduğunu varsayına hatası.”
Sayfa 77
_Faşizm, tüm yetkilerin tek kişide toplandığı baskıcı ve gerici bir sistematiktir. _Her insan faşisttir. İnsanlar aldatılmadı. Sadistçe, faşist diktaları arzuladılar ama Neden? _Freud, “Ruh Çözümlemesi” adını verdiği özel bir yöntem keşfederek, ruhsal yaşama egemen olan etkenleri buldu. Freud’un buluşları, evrensel ve ölümsüz ahlak değerlerinin
_Kitle, ilkel insan topluluğunun yeniden dirilişidir. Kitle psikoloji ilkel insan psikolojisidir. Bilinçsiz davranışlar, düşüncesizce menfaatlerinin peşine takılmak ilkel insan özellikleridir. Kitle yasası: Gerizekalılar, üstün zekalıları kendi seviyelerine çekerler. _Kitle, arsız bir çocuk gibidir. Özgüvenden, özsaygıdan ve sorumluk duygusundan
Reklam
Biraz uzaklaşmak ve onlara baş başa kalacakları bir alan bırakmak için Osman'a elimle telefonumu işaret edip dışarıya çıktım. Koridoru geçip soğuk havaya çıkana kadar dizlerimin titrediğini fark etmemiştim. Bütün bunların bana çok fazla geldiğini düşündüm. Sadece duyduklarımla bile sürekli dağılıp, ağlayıp, parçalanıp duruyordum. Onlarsa bu hayatı bizzat yaşıyordu. Tıpkı dışarıdaki binlerce insan gibi... Bazı insanların savaşı doğduğunda başlıyor ve bir türlü bitmiyordu. Peki, bu döngüyü ne kıracaktı? İnsanlar mı, doğa mı, Tanrı mı? Bu düzen ne üzerine kuruluydu ya da böyle olması gerektiğine kim karar veriyordu? O odadaki insanlar kimdi? Diğer yaşlı kadınlar... Aileleri neredeydi? Terk mi edilmişlerdi yoksa sadece Osman'ın annesi gibi orada kalmak zorunda mıydılar? Tüm bunlar beynimde kuvvetli bir ağrıya neden oluyordu. Fanusumun içinden çıkmıştım ama bu düzenin içinden nasıl çıkacaktım? Benim baş edemediğim bu hayatın üstesinden bu çocuklar nasıl gelecekti?
Sayfa 334Kitabı okudu
Neden bütün mucizeler o zaman, Tevrat zamanında olmuş? İkiniz de söyleyin, mucize sezonu kapandı mı? Yüce, kadir-i mutlak Tanrı uyumaya mı gitti? Babam kazıkta yakılırken o Tanrı neredeydi? Ve babam neden yakıldı? Tam da o Tanrı'nın kutsal kitabını koruduğu için? Tanrı kendisine bu kadar saygı duyan babamı kurtaracak kadar güçlü değil mi? Eğer değilse, bu kadar zayıf bir Tanrı'ya kimin ihtiyacı var ki? Yoksa Tanrı babamın ona böyle saygı duyduğunu bilmiyor muydu? Öyleyse, bu kadar bilgisiz bir Tanrı'ya kimin ihtiyacı var? Babamı kurtaracak kadar güçlüydü, ama bunu yapmayı tercih etmedi mi? Öyleyse bu kadr sevgisiz bir Tanrı'ya kimin ihtiyacı var?
Oswiecim
Papa Auschwitz ' de konuştu. Dünyanın en meşhur ölüm fabrikasından sordu : Ya Tanrı, o neredeydi? Hiç kimse Tanrı' nın asla mekan değiştirmediğini ona söylemedi. Yine sordu : Tanrı neden sessiz kaldı ? Hiç kimse sessiz kalanın Kilise, Tanrı adına konuşanınsa onun Kilisesi olduğunu söylemedi.
Sayfa 170Kitabı okudu
Ve Papa Auschwitz'de konuştu. Dünyanın en meşhur ölüm fabrikasından sordu: -Ya Tanrı, o neredeydi? Hiç kimse Tanrı'nın asla mekân değiştirmediğini ona söyle­medi. Ve yine sordu: -Tanrı neden sessiz kaldı? Hiç kimse sessiz kalanın Kilise, Tanrı adına konuşanınsa onun Kilisesi olduğunu söylemedi
Reklam
Kral sordu: "Söyle bana büyükbaba, başka yerden satın aldığınız olur muydu, yoksa sırf kendiniz mi yetiştirirdiniz?" Yaşlı adam gülümsedi. "Benim zamanımda," dedi yaşlı adam, "ekmek satın almak ya da satmak gibi bir günah kimsenin aklından bile geçmezdi. Para diye bir şey de bilmezdik. Herkesin buğdayı kendisine yeterdi." "O halde söyle bana," dedi Kral, "tarlan neredeydi ve bu büyüklükteki buğdayları nerede yetiştiriyordun?" Büyükbaba cevap verdi: "Tarlam Tanrı'nın bütün topraklarıydı. Nereyi sürersem orası benim tarlamdı. Toprak bedavaydı. Hiç kimsenin sahiplenmediği bir şeydi. İnsanlar bir tek kendi emeklerini sahiplenirlerdi." "İki soruma daha cevap ver" dedi Kral. "İlki, toprak niçin o zamanlar böyle buğday veriyordu da artık vermiyor? İkincisi, nasıl oluyor da torunun iki koltuk değneğiyle, oğlun bir koltuk değneğiyle yürürken sen kendin hiç değneksiz yürüyebiliyorsun? Gözlerin parlak, dişlerin sağlam; söylediklerin anlasılıyor ve kulağa hoş geliyor. Nasıl oluyor bu böyle? Ve yaşlı adam cevap verdi: "Böyle oluyor, çünkü insanlar kendi çalıştıklarıyla yaşamayı bıraktılar ve başkalarının emeğine muhtaç duruma geldiler. Eskiden insanlar Tanrı'nın kanunlarına göre yaşıyorlardı. Kendilerinin olanla yetiniyor, başkalarının ürettiklerine göz dikmiyorlardı."
- "Ama..." - "Ama ne?" - "Ama Matteo, zor bir dönem geçirdim ben." - "Benim adım Giacomo." - "Evet, Giacomo. Üzerime sandalye, sıra, kitap attıkları bir dönem oldu, Giacomo. Lisedeyken. Bana ucube dediler, geri zekâlı dediler, sakat ve maymun dediler. Benden nefret ediyorlardı. Halbuki bilseler..." - "Neyi?" - "Benim onlar sayesinde kendimi sevmeye başladığımı. Beni kızdıranlar gibi olmadığım için Tanrı'ya şükretmeye başladım. Onların durumu daha kötü, onlar kalpsiz doğmuşlar. Bana verdiği fazladan kromozom için bile minnettarım. Bir dakika, fazla kromozom neredeydi?" Sağını solunu yoklamaya koyuldu. - "O..." - "Ah, işte, buldum." Kalbiyle karaciğeri arasında bir yeri işaret etti. "Ben böyle olmaktan memnunum," dedi parmağını kazağına basılı tutarak. "Karakterimden, arkadaşlarımdan, ailemden, hayatımdan memnunum. Biz hayatın bir parçasıyız." Sonra kollarını iki yana açtı. - "Hayat bir hiçten doğmuş olan tek şey. Farklı formları var: bir çiçek, bir geyik, bir taş... hayır, taşlar değil, gerçi taşı da attığında hareket ediyor, o halde... neyse, bir geyik yavrusu, Davide, Giacomo, Filippo, Laura, Battisti'nin bir şarkısı..."
Sayfa 138Kitabı okudu
Bu soruların cevabını bende merak ediyorum ....
"Tanrı Kızıldeniz'i ikiye bölüyor, Mısırlıları felakete boğuyor, yanan bir çalılık kılığına girip konuşuyor. Neden bütün mucizeler o zaman, Tevrat'ın çağında gerçekleşiyor? Söyleyin bana, mucize sezonu kapandı mı? Haşmetli, kadiri mutlak Tanrı uykuya mı daldı? Babam kazığa bağlanıp yakıldığında neredeydi bu Tanrı? Ve babam neden yandı? Bu Tanrı'nın kutsal kitabını korumak için mi? Tanrı ona bu kadar hürmet gösteren babamı kurtaracak kadar güçlü değil miydi? Eğer güçlü değildiyse, bu kadar zayıf bir Tanrı'ya kimin ihtiyacı var?"
Sayfa 77 - Kabalcı YayınlarıKitabı okudu
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.