Kız isteme
Bir kız isteme olayında, kızın babası erkek tarafına söyle der : -Efendi benim kızı isteyen çok sizin neyiniz var neyiniz yok ? Delikanlı girer söze : -Rahim ve Rahman olan Allah aç bırakmaz kendisini zikredeni. O Alim dir. Günaha düştüğümüzde ve pişman olduğumuzda Gaffarlığını gösterir. Gece çalıştığım yere El Hafiz der öyle girerim. Neyiniz var diyeceksiniz. Hiçbir şeyim yok Çünkü O dur Malik-ül Mülk. Ya paran biter de karanlıkta kalırsanız diyeceksiniz, En Nur deriz aydınlanır Beytimiz. Kızımı asla bırakmayacaksın derseniz, söz veremem Çünkü kullar değil, Haliktir Baki olan. Varsın kimse sevmesin bizi Vedud kafidir. Kızım senden bir şey gizlerse ne yaparsın demenize gerek yok. Yüreği el veriyorsa istediğini yapsın Rabbim Başirdir es Sehid dir. Her şeyi bilir. Yani kısacası bir Rabbim var birde rabbimin en sevgilisi (s.a.v) Benimde kızınızdan isteklerim var. Nur süresi 31. Ayeti yaşayacak. Edepli olacak. El Haya-ül Minel imandir çünkü. Beni sevecek, ölene kadar ellerimi bırakmayacak. Benim uykum ağırdır. Sabah namazına kalktığında beni gerekirse vura vura uyandıracak. Baba girer söze : -İyisin hoşsun, peki başınızı sokacak bir eviniz var mı? Delikanlı cevap verir : -Yok dersem kızınızı vermeyecek misiniz ? Baba : -Hayır evlat, ben ev yaptıracağım yeter ki sen kızımı al.
Gariblerin Özlemce Niyazı- Garib Çoban
Besmele ile ikimiz de duada olduğumuzda asla fazla konuşmam Düşündüm ya baki entel baki sinem yanınca sadece fısıldadım, ya ehad ile. Çünkü sadece seni duymak istiyorum yalvardığımda, ya Halim olanla. Ama gerçeği fısıldadım ehli beytin halinde, ya Celil olana. Sadece gözlerimi kapatıp sonra esir olmak zorundayım yetim g/özlerle, ya selam Düşüncem
Reklam
Kadın kocası ölse de ya da karşılık bulamasam da duyulan sevginin, O'nun Vedud isminin tecellisi olma hâli devam ediyor." "Ölümün önünde diz çöken şeyden ne hayır gelir ki zaten," diyerek gülümsüyorum. Gülümsüyoruz.
Derya olunca nefes Parelenince kafes Tâ kesilince bu ses Çağırırım: Yâ Hak! Yâ Mevcud! Yâ Hayy! Yâ Mabud! Yâ Hakîm! Yâ Maksud! Yâ Rahîm! Yâ Vedud!..
Sayfa 337 - Yirmi Dördüncü Mektup/ ikinci makamKitabı okudu
204 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
YORUM Bu eser, yazarın okuduğum üçüncü kitabı.Öncesinde Sözün Doğrusu 1 ve Harman (şiir) isimli kitaplarını okumuştum. Harman hala başucu şiir kitabımdır.Ara ara açar rastgele şiirler okurum.Bununla birlikte yazardan ziyadesiyle etkilendiğimi de belirtmek isterim.Kendisi Sivas'lı olup ,aslen Karabağ'lıdır.Kitap yazarın gezi notlarından oluşuyor.204 sayfa. Yavuz Bülent Bakiler ,1976'da Kültür Bakanlığı tarafından, Yugoslavya'nın Struga şehrinde yapılacak Şiir Festivali'ne Türkiye'yi temsilen gönderilir.(Struga Makedonya'ya bağlı bir şehir.) Festivalden bir gün önce, otelde Fazıl Hüsnü Dağlarca ile karşılaşır ve aralarında atışmaya varan bir sohbet başlar. Fazıl Hüsnü Dağlarca, "Sen bu festivale katılmayacak, sadece gözlemci olarak bulunacaksın" der, Yavuz Bülent Bâkiler'e.Yavuz Bülent Bakiler'de, buna kendisinin değil Yugoslav yöneticilerin karar vereceğini söyleyerek, festivale katılacağını söyler. Yavuz Bülent Bakiler, özellikle Üsküp'te ve Kosova'da yapılan ve günümüze ulaşan neredeyse tüm Selçuklu ve Osmanlı eserlerini gezer.Halkla iç içe olur, onlarla röportajlar yaparak, adeta gurbetten sılaya bir köprü görevi görür. Zira konuştukları insanların çoğunun, Türkiye'de akrabaları vardır. Kitapta han, hamam, cami, imaret, türbe, tekke gibi mimari eserlerin özellikleri de anlatılmaktadır. Kitapta ilk kez duyduğum kelimeler: İnteljansiya:Aydınlar topluluğu Ekalliyet:Azınlık Velud:Doğurgan, çok doğuran Münekkit:Eleştirmen, eleştirmeci Müstağrip:Batılılaşmış ya da batı irfanıyla uğraşan kişi. İntihal:Aşırma, bir tür sahtekarlık.
Üsküp'ten Kosova'ya
Üsküp'ten Kosova'yaYavuz Bülent Bakiler · Yakın Plan Yayınları · 2018697 okunma
Reklam
455 öğeden 381 ile 390 arasındakiler gösteriliyor.