Yazar öyle şeyler yazmış ki , hatırladığım kadarıyla köydeki kadınlar için şunu diyor: kokuları yüzünden onlarla s...emem bu kadınlara aşık olmadığı için belki bu anlaşılır ama aşık olduğu kadına niye öyle davranıyor çok sinrimi bozdu kitabı yarım bıraktım belki devamı güzel gidecekti ama kitabı sinir krizi geçirmeden bitirebileceğimi düşünmüyorum.Son olarak eklemek istediğim şey bence adama,adam demek ne kadar doğru, yabancı olduğu için yaban demiyorlar ayı olduğu için, özür dilerim ayılar,yaban diyorlar.
Her akşam üstü sanıyorum ki, artık dünyanın sonu gelmiştir. Üzerinde yaşadığım bu toprak, ya içindeki gizli dert ile şişip çatlayacak, ya da bir dehşetli gürültü ile yerin dibine doğru çöküp gidecektir.
Mustafa Kemal isminde bir büyük adam, bir büyük kumandan, İstanbul'dan çıktı Anadolu'ya geçti. Erzurum'da, Sivas'ta milleti başına topladı. "Hükümet, devlet görevini yapmıyor. Biz kendi kendimizi koruyacağız. Düşmana karşı koyacağız." dedi.
Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok
Kıyılar da bomboş, kır yolları da
Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum
Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca
Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler
Yol kenarında bir kapı, tahta
Peki, kim yitirmiş evini, ya da
Hangi yitikle yok olmuş o yapı
Kimbilir…
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım.
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından.
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından.
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar.
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut.
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım.