Yanı başımdan geçip gitti uzak bir yere Ne varsa aktı gitti Peşinden sürüklenmeyen bir ben kaldım geride. Ve Sesini de duymadım uzun zamandır Gözlerim neredeyse silecek onu Görsem yabancı sayarım belkide Bu benim suçum değil Tam da o kadar gitti benden. Alıştım diyorum O sol yanımda acıyan bir şeyler olmasa Her şey bitecek Olmuyor. Ve sonra her şeyi başa alıyorum. Ama ekim daha Ve önümüz kış Bahara bir ton sene var Gelir bu defa belki... HiraiZerdüş
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Reklam
Benim hiç yabancı düşmanım olmadı. - Hatta çoğuna kahve ısmarlamışlığım bile vardır..!
Benzemez insan dostlarıma/ Ağaçlar gölgesini esirgemez/ Güneş köpeğimden daha sadık/ Dizlerime sıçrar ellerimi ısıtır/ Karşılık beklemeden/ Hele kuşlar/ Avcılara bile kin beslemezler.” Oktay Rıfat'ın “Gün Sonu Konuşması” şiiri böyle biter. Mahsusmahal için aklımda harfler, kâğıda, dünyaya, insana her baktığımda, bu dizeler sözden önce halkalandı
O gün 24 Şubat’tı. Artık Nadia’ya kavuşmasına çok az kalmıştı. Sürekli sallanan motorun içinde, profesör ayağa kalkmış, durmadan bağırıyordu: “Nadia, Nadia! Geliyorum, bitti artık, kötü günler geride kaldı.” Etrafta ne polis vardı ne güvenlik önlemi. En geç yarım saat sonra, Nadia ile geri dönmüş, taksiye binip evlerine doğru gidiyor olacaklardı. Motoru kullanan balıkçı, sık sık profesöre müdahale ediyor, yabancı bir dilde bağırıp duran bu adamın denize düşmesinden korkuyordu. Tam kolundan çekerek Maximilian’ı oturttuğu sırada, müthiş bir patlamayla Struma gemisi havaya uçtu. Korkunç bir gürültünün ardından, bir anda dünya sessizliğe gömüldü. Gökyüzü insan gövdeleriyle, tahta parçalarıyla doldu ve gemi büyük bir süratle battı... Zülfü Livaneli- Serenad youtube.com/watch?v=GD1vB_N... Vaktiniz varsa bakın derim. Biraz uzun ama Strumayı gözünüzde daha iyi canlandıra bilirsiniz...
Telefon çalıyor; bilinmeyen numara. Açıyorum, pardon numaranız çıkmadı, diyorum. - Hayır, diyor ses, çıktı! - Evet, diyorum sese, çıktı! Rahatlıyorum, demek ki bilinen numara, numara yok! - Sen misin? diye soruyor ses. - Benim, diyorum. Peki ya sen, sen misin? - Benim, diyor ses. Ortak bir yön bulmanın rahatlığına kavuşuyoruz; ikimiz de
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.