Geç kavuştuk, tez bitti. Uzun bir şiir bu. Betimlemeleri hareketlerin içinde saklıyor. Bir okunuyor bir okunuyor. Akıyor gidiyor gözlerin arasından.
İnsanı, insanca, insanla anlatan bir solukta okunan enfes bir roman. Bir rafta görürseniz hiç düşünmeden alın, bir kahve veya çayı yanınıza alıp her türlü ortamda okumaya başlayın. Bir kaç sayfa sonra dünyanın gürültüsü binlerce metre yüksekteki köyün içinde kaybolacaktır.
Ferit Edgü'nün dediği gibi, bu kitapta yazılı olanları anlamakta güçlük çekebilirsin.Çünkü anlamak ortak bir dil gerektirir.Ortak dil ise ortak yaşam, ortak bilgi, ortak birikim, ortak düş kimi yerde, ortak düşüş demektir.Ama diyebilirsin ki bana yabancı olanı arıyorum ben.Öyleyse yolun açık olsun.Ama gene de bu kitabı okuken elinin altında, büyük gezginlerin sözlükleri, andaçları bulunsun derim.
Hakkari'ye nasıl ve ne zamanda geldiğinin bile farkında olmayan bir öğretmen hikayesi, dilini bilmediği yoksul çocuklara farklı bir dilde ilim öğretme çabası, yanlızlık, kar, çamur, yokluk, otlu peynir,kopkoyu bir köy hayatı. Aslında yalnızca kelimelerle anlatılması gereken bir eserdir bu kutsal kitap.Süryani sahafın Ferit Edgü'nün eline tutuşturduğu on kitabın bir özetidir, bu kutsal kitap.Ama anlamaya çalışmak ne kadar geçerli bir çabadır bilinmez.
İçinde yalnızlığın hissettirdiği şeyleri çok güzel bir şekilde anlatan, anlatmaktan da öte size o yalnızlığı hissettiren Ferit Edgü'nün üslubu ile hayran bırakacağı müthiş bir kitap.
Keyifli okumalar ve mutlaka okuyun.