Su: Nasıl bir sözcük. Seni anlıyoruz, hayat. Yabancı, davetsiz, nereden misafir. Onun akan giysisi. Onun akan gözü. (Bize kuyuları anlat, - say ve anlat. Su: nasıl bir sözcük.)
"Aydın olmak için şu üç şey muhakkak gerekir. Yabancı dil, hukuk bilgisi, mukayese becerisi."
Reklam
Bazı insanların yabancı dil öğrenme kabiliyetleri yoktur ama, yabancılara kendi dillerini öğretme kabiliyetleri vardır.
Bir aydın yabancı dil bilmese de olur, çok kitap okumasına da ihtiyaç yok. Yeter ki ana dilini gerçekten bilsin.
Sayfa 110Kitabı okudu
Şiirler hatırlıyorum, yabancı dillerden çevrilmiş, yabancı dil kokan şiirler.
Biliyorsun, gözlerin dışında bildiğim yabancı dil yok, tebessümlerinden tedarik edebildiğim kadarıylaydı aşk
Reklam
Neden kimi sözcükleri söylemek ayıp ya da bayağı sayılır da, o sözcüklerin yerine, aynı anlamı veren yabancı sözcükler kullanılıcınca ayıp sayılmaz? Bunu hiç düşündünüz mü? Örneğin, sidik yerine Arapça idrar denilir; ikisi de aynı şey değil mi? "Çay, çiş getirir." ya da " Çay çok işetir." denilmesi çok ayıp ama "Çay diüretiktir." dersek ayıp olmuyor. Dildeki bu ikiyüzlülük beni sinirlendiriyor. Üstelik bu dil ikiyüzlülüğümüz gittikçe yayılıyor, yani bir anlama gittikçe kibarlaşıyoruz. Çocukluğumda dona herkes don ve don demek ayıp sayılmazdı. Şimdilerde çok ayıp, Frenkçesi "Külot" dersek kibarlaşıyoruz. Don, kıçımızı kapadığı için mi ayıp sayılıyor? E peki, don kıçımızı ötüyor da külot neremizi örtüyor?
Sayfa 157Kitabı okudu
Cecil hiç kuşkusuz zekiydi; üniversite eğitimi almış bir yabancı dil uzmanı, mükemmel bir çevirmendi. Ancak tamamen yetersiz kaldığı bazı hayati konular vardı. Cecil, en basit sosyal becerilerden bile yoksun görünüyordu. Kahve içerken sıradan bir sohbetten bile kaçınıyor, biriyle selamlaşması gerektiğinde eli ayağına dolaşıyordu; kısacası en sıradan sosyal alışverişte bile yetersiz gözüküyordu.
Aydın olmak için şu üç şey muhakkak gerekir :Yabancı dil, hukuk bilgisi, mukayese becerisi
192 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 4 days
#kitapyorumu Yabancı versiyonlarına kıyasla okuduğum ilk türk distopik kitap..Yani yaşadığımız şu an ki durumu ve dünyanın anlik olarak geldiği noktayı ele alırsak pek distopik diyemiyorum esasen.. dünyayı ele geçiren bir delilik salgını..Karşınızdaki insan hasta ve konuşmaya başlıyor ve siz gayri ihtiyari dinliyorsunuz ve yazarın değişi ile başlıyorsunuz abuklamaya..kurgu olarak enteresandi sonunu çok begendim değişik beklenilmeyen bir son olduğu için.. Dünyayı pençesine almış bir delilik salgını... Konuşma yoluyla, zihinden zihne bulaşarak yayılan bir hastalık... Yıkılmanın eşiğine gelmiş uygarlık... Vaktiyle bu amansız hastalık üzerine çalışmış eski dilbilimci Murat Siyavuş, umutsuzluk içinde annesinin evine sığınmıştır. Acımasız bir devlet kurumunun peşine düştüğünü öğrenince, evden çıkıp hayata karışmak ve salgının dönüştürdüğü dünyayla yüzleşmek zorunda kalır. Afşin Kum’un ilk romanı; akıl, dil, uygarlık, hayatın doğası ve boşlukta anlam arayışımız üzerine çarpıcı bir düşünce deneyi. “Meraklandıran, sürükleyen, çokça güldüren ve nihayet elinizden tutup uçuran bir hikâye. Türkiye’nin dünya bilimkurgu literatürüne armağanı.” Alper Canıgüz
Sıcak Kafa
Sıcak KafaAfşin Kum · April Yayıncılık · 20161,409 okunma
Geri199
1,500 öğeden 1,486 ile 1,500 arasındakiler gösteriliyor.