Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
(...) Annemin öldüğü gece kazıdım kafamı! Kazıdım kafamı kafatasıma kadar! Siyah bir tişört giydim, siyah bir pantalon siyah çoraplar ve siyah botlar Simsiyah bir palto giydim! Simsiyah bir gece giydim yüzüme! Sana geldim yas tutar gibi Sana geldim yağmur altında, bütün atları yaralı bir posta arabası gibi Annemin elini öper gibi öptüm seni dudaklarından 'Beni annemin yanına gömme sakın' dedim sana 'Beni hiç gömme, ben hep burada kalayım' 'Bu evde çürüyeyim senin ıhlamur kokan yatağında' 'Bu evde dökülsün etlerim yaz'ı kırarak sonbahara başlayan bir ağacın döktüğü yapraklar misali' Annemim elini öper gibi öptüm yine seni dudaklarından sonra alnıma götürdüm dudaklarını ince ince, kibarca ''Affet beni anne' dedim 'Affet, tüm bunlar bir ölünün hayatta kalma heyecanından!'
ALACAK Yol kenarlarındaki Yağmur mazgallarını Kumbara sanıp Harçlığımı atardım Bu yüzden en çok Denizden alacaklıyım
Reklam
Ey bir emre hazırlanan simsiyah gecede  Karanlığı emip emip de gebe kalan  Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan  Herkesin veba girmiş bir şehrin hem halkı Hem seyircisi olduğu bir günde  Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke.  Her damlası bir zafer müjdecisi  Bir posta eri gibi  Yağmur yüzümüze değince çıkacağız yola.  Çıkacağız yola hesap günü gelince,  Yağmur yüzümüze değince,  Güneş bir mızrak boyu yükselince. 
"…Bu sefer yıldızpoyrazla birlikte geldi bulutlar, adanın üstünü göz gözü görmez bir karanlık örttü. Dört bir yandan ılık yeller esti, yellerin arkasından seyrek, kocaman damlalar düştü. Yoğun bir toprak kokusu sardı dört bir yanı. Kokular içinde insanı sevinçten uçuran, başını döndüren, bin yıllık cenneti bir anlık da olsa insanın yüreğinin köküne oturtup onu tadılmamış mutluluklara, yaşanmamış, görülmemiş dünyalara, renklere alıp götüren, belki de tek kokudur, yağmur başlarken aldığımız koku."
Nuh son anda bileğimi kavrıyor. - Çok dünya yutmuşsun! Ama oldu işte. Kurtuldun! Artık sus! Sus ki, altlarından ırmaklar akan evler gerçek olsun. Kilim silkelesin şehir çocukları tahta balkondan. Genç ağaçlar yapraklarını döksün. Gizleyelim mahrem yerlerini ruhumuzun. Sus ki, ipil ipil yağsın yağmur! Sen yine hayat de adına, ben dallarından ölü serçeler sarkıtan söğüt.
Yalnızca yağmur yağdığında seviyorum bu şehrin insanlarını; Herkesin yüzü ıslak, başları eğik, herkes benim hep olduğum gibi..
Reklam
Eğer Allah insanlara aşık olmasaydı, insanların O'na aşık olmaları mümkün olmazdı.
Sayfa 71 - Kur'an-ı Kerim;Maide,54Kitabı okudu
Ey Mevlana! Kalk ve uyar ! Kötüler için son demler bunlar. İyiler artık kendilerini yalnız hissetmesin... Konuş, Allah'ın aşkı çok yakında hepsinin kalbine inecek. İçinde aşk olan, dua okunan bir kalbe şeytan yaklaşamaz bu vakitten sonra.
Sen zikrin ışığında, derinliğin kuyusunu aşkın kutsal rengiyle doldururken; geçmişte de şimdi de sığ düşüncelerini nefsine kurban edenler, çorak coğrafyalarda iman dağlarını yakıyorlar, tek tek!...
Sayfa 14
Aşk üç harf, tek hece. Ucu kapalı diğer ucu açık iki yürek. Aşk gündüzüne ermemiş eflatun bir gece. Aşkı yaşadık sandık çift yüreklerde. Anladık. Aşk, hiç olmak isteyen bir yolcu için akıl işi değilmiş Meğerse aşk: cinnetini cennete çevirenin yüreğinde tek kişilik bir delilikmiş. Size her gelen akıl verip aşk veremediyse eğer, sizi hak etmemiştir.
Reklam
Hava kötü dediğimde sadece havadan söz etmediğimi anlamak bu kadar mı zor? İlle de, ben bu hayattan bıktım, türünden sözler mi söylemeliyim? İşim çok dediğimde, bana sahip çıkacak bir erkeğe ihtiyaç duyduğumu anlayacak biri... Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı kalır!
"Sende bulduklarım değil sensiz kaybettiklerim" diye feryat eder aşk.
"Pencerenin önünde, elindeki kitabın sayfalarını dalgın, karıştıran bir kadın. Dışarıda günlerdir bitip tükenmeyen bir ince yağmur.Başını kaldırıyor. Karşısında gülen küçük kız çocuğuna bakıyor. O bakarken geçip gidiyor yıllar. Çocuk büyüyüp bir genç kız oluyor birden. "Yüzüm değişmemeli" diye düşünüyor kadın. Çünkü senin yüzün hiç değişmiyor onun için. Kiralar değişiyor, okul masrafları, dostlar, nizamiye kapıları, mevsimler değişiyor. Nöbetçiler değişiyor, yasalar, giysiler, gazete sayfaları, her şey değişiyor. Değişmeyen tek bir şey var onun için: Senin yüzün. Yüzünün gülünü, senin ağacının sağlam gövdesine dayayarak bitmez tükenmez bir yağmura karşı direniyor."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.