Kim beni sana sorarsa onlara de ki ; "Gitti "
Gitti kendini aramaya
O tarafa
Senin de bile bilmediğin bir yerde
O gece sana verdiğim fotoğrafı yak
Belki bir geceni aydinlatabilirsin
Aman kimse bilmesin
Elinle yaktığın o bendim
Ki kimsenin hoşuna gitmeyesin
Dünya kurt gibi sende kuzu olup içine düşmüşsün
Ben her daim yanında duramam
Ke pirsamin jite kır beje çû.. çû
li xwe bîgare..
Li we aliye, cîhekî tû jî nîzani
bé..
Wéneye mîn we şeva da ye té
bişewitîne
belki tû karî be şeveke xwe
Ronahî bîke...
Godot'yu Beklerken, ismini birçok kez duyduğumuz bir tiyatro metni. Bu esere kadar absürt tiyatro hiç okumamıştım. Kara mizahtan pek hoşlanmam birçok mantıksızlık gibi görünen durumlar barındırdığı için, ama buradaki absürtlük daha okunabilir ve güldürücü geldi bana. 2 perdeden oluşan eserde ana karakterler Estragon (Gogo) ve Vladimir (Didi).
ÇEKİLİŞİMİZ SONUÇLANMIŞTIR. KAZANAN ARKADAŞLARI TEBRİK EDERİM. KİTAP SAHİPLERİ EN KISA SÜREDE SİZİNLE İLETİŞİME GEÇECEKTİR... KİTAPLA KALIN.
Öncelikle bu çekilişe bağışladığı kitaplarla, emekleriyle, paylaşımlarıyla katkıda bulunan herkese çok teşekkür ederim. Sizlerin sayenizde çok daha güzellerini birlikte yapacağınıza şüphem yok. Şimdi
O zamanlar gökyüzü biçilmiş buğday kokardı
Çiğnenmiş üzüm, mısır püskülü, bostan yaprağı
Toprak kokardı insan emeğiyle yoğrulmuş.
Rüzgâr serin sesli konuğuydu evlerin
Bulutlardan ağaçlardan saçlardan süzülen
Bir dirim duygusuyla doldururdu odaları
Yağmur ikinci adıydı akşamların
Günün yorgunluğu üzerine dökülen
Bir düş inceliğinde akardı sular
Yürüyordum. Yürüdükçe de açılıyordum. Evden kızgın çıkmıştım. Belki de tıraş bıçağına sinirlenmiştim. Olur, olur! Mutlak tıraş bıçağına sinirlenmiş olacağım.
Otların yeşil olması, denizin mavi olması, gökyüzünün bulutsuz ol¬ması, pekâlâ bir meseledir. Kim demiş mesele değildir, diye? Budalalık! Ya yağmur yağsaydı... Ya otların yeşili mor, ya