Okumayı hiç düşünmediğim bir kitaptı. Çünkü yazarını da hiç duymadım. İlk kez bir yabancı şairin şiir kitabını okuyorum. Bana bu kitabı hediye ederek bu şansı verdiği için Doğuyu gezerken Diyarbakır’da görüşme fırsatı bulduğum o muhteşem insana bolca teşekkürlerimi iletiyorum. :)
Kitabı İş Bankası yayınlarından Sait Maden’in çevirisi ile okudum. Önsözü okuduğum da şaşırdım. Elli yıllık bir çeviri serüveni sonrasında bu eser oluşmuş. Biliyoruz ki bir dilden bir dile edebi eserler özellikle bu şiirse anlamını kaybetmeden zor çevriliyor. Bu da üzerinde uzunca durulan bir çeviri olmuş. Kitabı bu çeviri ile ilgili yazıyı okuyarak başlıyoruz. İlk şiirimiz Okur’a isimli şiir. Bize bir sesleniş var. Sonra Şairin önsöz tasarılarını okuyarak biraz daha bilgi ediniyoruz. Kitapta bilinmeyen terimler var. Bunların açıklamalarının kitabın sonunda verilmesi de güzel bir detay olmuş. Neyse şiirlerin için ilk daldığımda diğer şiir kitaplarından farklı bir havada hissettim. Ama bir süre baktım ki beni sarmış. Ben gidiyorum.
Cennet, Cehennem, Irmak, Melek, Şeytan motifleri bolca var. Bazı peygamberler bile şiirlerine konu olmuş. Her konu üzerine bir şiir var sanki. Yalnızlığı, Denizi, kuşu, ay, şimşeği, yağmur akla gelen ne varsa hepsine rastlıyoruz. Aşktan sevgiden de bolca bahsedilir. Ama bir umutsuzluk, bir karamsarlıkta sezilmiyor değil. (bkz. Bir şiirinde ruhum çatlak diyor. Bir başka yer de Yüreğim yıkık bir saray kalabalıklardan diyor. Şuradaki manayı bir düşünün. Tabi şiirin tamamını okuyarak düşünün. ) Velhasıl kelam. Benim hoşuma gitti. Arada yabancı şairlerden de okumak gerek.