Icetree

Görüyorsun ya...Herşeyinle tam bir insansın.Bu senin hem üstün özelliğindir hem eksik yanın.
Sayfa 49 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Elinin üzerinde parlayan bu elmas neydi? İşte başkasının acısı için bir insanın döktüğü gözyaşı idi. Merhamet, kaynağından amma da parlak ve berrak çıkmıştı.
Sayfa 119 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Olur ya, dilin yanıldığı gibi yüreğin de yanıldığı olur.
Sayfa 87 - Bilgi YayıneviKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
O kadar uyumlu bir güzellik işte. ..
Gönülden türkü, dudaktan gülüş, çiçekten renk olduğu gibi Ege sularından da bu leylâki, açık mavi ve açık yeşil adalar doğmuştu. Bu adalara gönül veren Anadolu, yeşil çimenlik ve çamlık kollarını açarak onları bağrına basmıştı. Adalar Denizi gerdanını onlara ayna etmişti. Denizde adalar! Adalarda denizler!
Sayfa 15 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Önsözden
İlk kez 1926 yılında, "Liyubov Yarovaya" ve ‘Turbin’in Günleri” adlı oyunlar konusunda yapılan bir açıkoturum sı­rasında gördüm Bulgakov’u. O günlerde bu iki oyun sık sık karşılaştırılırdı. Katılımcılardan biri olan eleştirmen O, Bulgakov’a amansız­ca saldırdı. Onun konuşmasından sonra sahnede, sinirli, he­yecanlı, sarışın bir adam göründü. Kolunu eleştirmene doğru uzatıp, “Sonunda sizi gördüğüme çok sevindim!" diye bağırdı. “Sonunda gördüm sizi! Benim hakkımda rastgele söylenen her yalanı dinlemek zorunda mıyım? Bütün bu sözler, binlerce kişi tarafından tekrarlanıyor, ben susmak zorundayım, kendimi savunamıyorum! Bu, bir duruşma bile değil! Bana söz hakkı verilmiyor! Nedir peki ortada dönen? Benim seyircilerim var, yargıçlarım da onlar; siz değilsiniz. Oysa beni yargılıyorsunuz. Yazdıklarınız bütün ülkede okunuyor... Benim oyunumu ise Moskova’da bir tek tiyatroda görebilmek mümkün. Oyunumu görmeyenler sizin yazdığınız gibi düşünüyor. Sizse yalandan başka şey yazmıyorsunuz. Benim düşüncelerimi saptırıyor, ya­zılarımın anlamını değiştiriyorsunuz! Ama sizi sonunda gör­düm; bir kereliğine de olsa neye benzediğinizi gördüm. Hiç olmazsa bunun için size teşekkür eder, sizi yerlere kadar eğile­rek selamlarım. Sağ olun!” Eliyle selam verdikten sonra, yine sinirli ve heyecanlı, ya­naldan al al, kayboldu. Salona büyük bir sessizlik çöktü. Hiç kimse alkışlamadı. Hiç kimse tepki göstermedi. Kimse, o tuhaf sessizliği bozmaya cesaret edemedi...
Sayfa 8 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Reklam
133 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.