Yağmur Çalışkan

Yağmur Çalışkan
@yagmurclskn7
Her hareketimizden önce bütün sonuçlarını tahmin etmeye çalışsak, bunları ciddi olarak düşünsek, önce kesin sonuçlarını, sonra olası sonuçlarını, sonra raslantısal sonuçları daha sonra da hayali sonuçları düşünmeye kalksak, kımıldamayız bile, tek bir adım atamayız. Sözlerimizin ve hereketlerimizin iyi kötü sonuçları, kuşkusuz, gelecekteki bütün günlerimize, hatta bizim bu sonuçları doğrulamak, kendimizi kutlamak ya da başkalarından özür dilemek için artık bu dünyada bulunmayacağımız sonsuz günler dahil, oldukça düzenli ve dengeli biçimde dağılır, zaten bu durumun, bunca konuşulan ölümsüzlük denen şey olduğunu ileri sürenler de vardır.
Reklam
Burada şunu da belirteyim ki, bendeniz ne Fransızların ne de herhangi bir yabancı devletin sahip çıkmasına tenezzül eden kişilerden değilim. Benim için en büyük korunma yeri ve yardım kaynağı ulusumun bağrıdır.
Burada çok önemli olan bir noktayı belirtmeli ve açıklamalıyım. Ulus ve ordu, padişah ve halifenin ihanetinden haberli olmadığı gibi, o makama ve o makamda bulunana karşı, yüzyılların kökleştirdiği dinsel ve geleneksel bağlarla içten gelerek boyun eğmekte ve sadık. Ulus ve ordu bir yandan kurtuluş yolu düşünürken bir yandan da yüzyıllardır süregelen bu alışkanlığın güdüsüyle kendinden önce, yüce hilafet ve saltanat makamının kurtarılasını ve dokunulmazlığını düşünüyor. Halifesiz ve padişahsız kurtuluşun anlamını kavramak yeteneğinde değil... Bu inanca karşıt fikir ve görüş ortaya koyacakların vay haline! Derhal dinsiz, vatansız, hain ve dışlanmış kişi olur...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Öncelikle, Bergson haklı. Yaşam entelektüel kavramlarla açıklanamaz. Konfüçyüs'ün de çok uzun zaman önce söylediği gibi: "Yaşam hakkında son derece bilgisizken ölümü bilebilir miyiz?" Ve onu anlaşılabilir kavramlarla açıklayamadığımızda, gerçekten de yaşam hakkında son derece bilgisiz kalıyoruz. Yaşamı yalnızca olgusal olarak anlayabiliyoruz, ilkel insanın bir dinamoyu anladığı gibi; ama yaşamı akılla idrak edemiyor, yaşamın özünün doğasıyla ilgili hiçbir şey bilmiyoruz.
Sayfa 129Kitabı okudu
Bir yarış atına, sırf görünüşü beygir gibi değil diye zayıf denemez.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Dünyamız bir kırık düşler dünyasıdır. Ve kırılanlar da çoğu zaman en özenerek beslediğimiz, ruhumuzun en soylu yönünü yansıtan düşler ve umutlardır.
Sayfa 550Kitabı okudu
Günlerdir çevredeki bütün güzelliklere inmiş olan hüzün sisi dağılmıştı artık. Yeşil yapraklardaki çiğ taneleri her zamankinden parlak, hafif esintinin dallarda çıkardığı hışırtının ezgisi daha tatlı, gökyüzü bile daha mavi daha ışıklıydı sanki! İşte kendi içinizdeki duygu ve düşünceler dış evrenin görünüşü üzerinde bile bu derece etkili olur. Doğaya ve insanlara bakıp bakıp da her şeyi karanlık ve kasvetli gören insanlar haklıdır. Ne var ki bu karanlık ve kasvet onların kendi tasalı ruhlarının ve görüşlerinin rengini yansıtır. Gerçek renkler inceliklidir. Seçebilmek için daha açık bir görüş ister.
Sayfa 344Kitabı okudu
Çevremizdekilere karşı davranışlarımızda dikkatli olmamız gerek. Çünkü her ölüm geride kalan bir avuç kimseye öyle düşünceler miras bırakır ki yapılabilecekken yapılmamış, unutulmuş, boş verilmiş şeyler... onarılabileceği halde onarılmamış, kırgınlıklar, giderilmemiş eksiklikler... İnsan için bunlardan daha acı bir düşünce olamaz! Hiçbir pişmanlık, iş işten geçtikten sonra duyulan pişmanlık kadar acı değildir. Kendimizi acıdan korumak istiyorsak bütün bunları vaktinde anımsayalım.
Sayfa 331Kitabı okudu
Yediği içtiği yaramayan, kanı buz, yüreği taştan bir zenginin, o sırada Oliver'ı, köpeğin bile yüz vermediği şeyleri yiyip yutarken görebilmesini dilerdim! Oliver o kayış gibi et parçalarını nasıl kıtlıktan çıkmışlığın yırtıcılığıyla paralıyordu bunu görmesini isterdim. ve en çok, o zenginin aynı yiyeceği yediğini gözlerimle görebilmeyi isterdim.
Hayat sahiden yaşanmaya değmeyecek kadar küçüklükler ve bayağılıklarla dolu!...
Reklam
Neden kızıyorsun? Neden şikayet ediyorsun? dedi. İçinde şeytan dediğin o şeyin en kıymetli tarafın olmadığını nereden biliyorsun? Sizin gibi beş hissinden başka duygu vasıtası olmayanlar bu daimi korkudan kurtulamazlar. Asıl sebep ve illetlere varabilirseniz göreceksiniz ki en zayıf tarafımız dışımızdadır. Gözümüzü kör eden yedi renktir, kulağımızı sağır eden sesler, ağzımızı paslandıran yediklerimiz, kalbimizi önce coşturan sonra durduran sonsuz koşmalarımızdır. Yüksek insan dışına değil, içine kıymet verendir.
Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı.
Sayfa 190Kitabı okudu
Öyle rahatım ki, demişti, bu resmi bitiremeyeceğim. Bitirmesin, daha iyi. Bir sanatçının en güzel eseri hiç bitmeyecek olanı değil mi?
Sayfa 138Kitabı okudu
Titrek bir sesti. ''Bir bakıma haklı. Hepimiz korkağız. Korktuğumuz için severiz; korktuğumuz için yaşarız; korku yüzünden öldürürüz. En kötüsü kısa sıkıntılardan korkarız.
Sayfa 123Kitabı okudu
''Hep para verip rahatlayacaksın! Ne yapayım ya? İnsanların en kolay anladıkları onun dili değil mi? Ne derdi İzmirli? 'Kötü yaşıyoruz, kötü.' Gene de çalardı.''
Sayfa 121Kitabı okudu
Resim