Döneme ait Osmanlı'yla ilgili birçok noktadan bahsediliyor. Özellikle yeniçeri, bahşişler, maaşlar...
Kısa ve sürükleyici bir eser doğrusu beğendim.
Hikâye, üç akşamcı arkadaşın gidecekleri helva sohbeti öncesinde bir Yahudi meyhanesine akşamlamak için oturmasıyla başlıyor. Ardından, içlerinden birisi meze almak için bakkala gidiyor. Uzun bir süre geçmesine rağmen gelmeyince, bir diğeri de meraklanarak ona bakmak için masadan kalkıyor. Masada kalan Behram Ağa, giden her iki arkadaşının dönmemesi üzerine sözgelimi ekildiğini anlıyor.
O dönemde arkadaşlar arasında yaygın olan “oyun etmek” isimli şakaya kurban gittiğini düşünüyor. Arkadaşlarına daha büyük bir şaka yaparak karşılık vermeyi kafasında tasarlayarak, meyhaneden ayrılıp helva sohbeti düzenleyen esnafın evine doğru yola koyuluyor.
Yolda yorulan, rakının ve havanın kararmasının etkisiyle gideceği semti karıştıran Behram Ağa, dinlenmek için yaslandığı kapının açılmasıyla kendisini büyük olaylara tanıklık edeceği bir evin içerisinde buluyor. Behram Ağa’yı zorla misafir eden ev sahibi Dilber Leyla, belalısı Yeniçeri Zorlu Mustafa’nın gelmesiyle onu dolaba kapatıyor. Behram Ağa dolaptan nasıl çıkacağını kara kara düşünürken de, Leyla’nın kocası Paşalı Ahmet Ağa’nın da kapıya dayanmasıyla olaylar iyice karışıyor…
Sonunda paşalı Ahmet Zorlu Mustafa'yı ve Dilber Leyla'yı öldürüyor. Behram ağa da yakalanınca her şeyi anlatıp, kendisinin yanlışlıkla bu eve düştüğünü ve ispatlamak istediğini anlatıp bu beladan kurtuluyor.