Bakara Suresi 135. ve 136. Ayetler
Ve kâlû kûnû hûden ev nasârâ tehtedû(k) kul bel millete ibrâhîme hanîfâ(en)(s) vemâ kâne mine-lmuşrikîn(e). Kûlû âmennâ bi(A)llâhi vemâ unzile ileynâ vemâ unzile ilâ ibrâhîme ve-ismâ’île ve-ishâka veya’kûbe vel-esbâti vemâ ûtiye mûsâ ve’îsâ vemâ ûtiye-nnebiyyûne min rabbihim lâ nuferriku beyne ehadin minhum venahnu lehu muslimûn(e) Yahudiler “yahudi olun”, Hristiyanlar da “Hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” derler. De ki: “Hayır! Biz, tek Allah’a inanan ve hiçbir zaman müşriklerden olmayan İbrâhim’in dinine uyarız.”. Ey mü’minler siz de şöyle deyin: “Biz Allah’a, bize indirilene; İbrâhim, İsmâil, İshâk, Yâkub ve torunlarına indirilene; yine Mûsâ’ya ve İsa’ya verilene, hülâsa Rableri tarafından bütün peygamberlere gönderilene iman ettik. Biz o peygamberler arasında hiçbir ayrım yapmayız. Biz, sadece Allah’a boyun eğen müslümanlarız.”
Hitler konuşmasında şöyle devam etmektedir:
Hitler konuşmasında Yahudi kökenli Alman yönetiminin Almanları düşürdüğü zavallı hale işaretet­ miştir. "Yahudi parazitler milleti iliklerine kadar sömürmüş sonra da halkı kışkırtmaya başlamışlardır. Tek amacı milletimizi yok etmek olan Yahudiler korkunç bir işsiz ordusu yaratarak Bol­şevik Devrimi'ne benzer bir Komünist devrime zemin hazır­lamaktadırlar. Çürüyen siyasi erk, Yahudi medyası sayesinde kafaları karışan halk, artan açlık, işsizlik ve ekonomik acılar Bolşevik fikirlerin yeşermesine zemin hazırlamaktadırlar. İş­sizlerden oluşan ve kendine 'Dünya Yahudi Devrim Ordusu' diyen bu kitle bu gün yedi milyon kişiye ulaşmıştır."
Reklam
Yahudiler hakkında bildiğim tek şeyi bana dedem öğretti:”En üstün derecede tanrıtanımaz halk onlardır “ derdi bana. “İyiliğin ahirette değil burada gerçekleştirilmesi gerektiğinden yola çıkarlar. Bu nedenle sadece bu dünyanın fethi için çalışırlar.”
"O günlerde bunun garip bir şey olmadığını unutma. Anlaman zor, biliyorum ama o günlerde şehrin her yerinde her gün görülen standart bir sahneydi bu. Yahudiler sıklıkla sokaklarda yakalanır ve bazen hemen oracıkta vurulurdu. Cesetler bir iki gün orada kalır, sonra kaldırılırdı. Bu çiftin, sorgulanıp işkence görecekleri ve infaz usulü kafalarından vurulacakları ya da tavandan sarkan bir piyano teliyle asılacakları Nyilas parti evine götürüldükleri kesindi. Ya da ikisini de vurup asacaklardı, bu onların en sevdiği usuldü. Nyilas bir grup Yahudiyi Tuna Nehri'nin kıyısına götürüp vurur ve buz gibi sulara atardı. Bazen üç Yahudi birbirine bağlanır, yalnızca biri vurulur ama hepsi suya atılırdı. Diğer ikisi boğularak ya da soğuktan donarak ölürdü.."
Sayfa 37 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Yahudiler kurtuluş mesajının yalnızca ve yalnızca Yahudiler için olduğunu zannettiler.
"İki kez toplantılara katıldım, ama üçüncüsüne gitmeye doğrusu çekindim. Niçin mi? İnanır mısınız bulunduğum ilk toplantıda birçok mezhepten Sünni ve Sünni olmayanlarla birlikte, mümin olmayanlar, Mecusiler, Materyalistler, tanrıtanımazlar, Yahudiler, Hristiyanlar ve her çeşit dinsiz vardı. Her mezhebin inandığı görüşlerini savunmak üzere seçilmiş bir sözcüsü vardı ve bu sözcülerden her biri salona girdiğinde herkes saygıyla ayağa kalkıyor ve o yerine oturmadan kimse oturmuyordu. Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra salon neredeyse tıka basa dolmuştu. Dinsizlerden biri söz aldı ve "burada bilimsel konuları tartışmak üzere toplanmış bulunuyoruz," dedi. "Herkes önkoşulumuzu biliyor, siz ey Müslümanlar! Kendi kitabınızdan alınmış ya da peygamberinizin sözlerine dayanan hiçbir kanıtla bize karşı savunma yapamazsınız; çünkü biz ne sizin kita- bınıza ne de peygamberinize inanıyoruz; buradaki herkes de Sadece insan aklına ve mantığına uygun kanıtlara başvurabilir," diye ekledi."
Reklam
Filoliji ve teoloji köşemizde bugün
Şalom aleihem ,Yahudiler'in kendi aralarında kullandıkları ve İbranicede "barış seninle olsun" anlamına gelen sözlü selamlamadır. Bu selamlamaya karşılık ise aleihem şalom Yahudiler vesilesiyle yaklaşık MS 650'lerde İslam'a da geçen şalom aleihem selamı, zamanla Arapça'da selâmün aleyküm formunu almıştır.
Sihri yalnız yahudiler bilirdi. Sihrin tarihi, yahudilerin yeryüzüne yayılmasıyla başlar. Onlar, Allah'ın(c.c) kitabını sırtlarının arkasına atarak sihir yoluyla halkın inançlarını yok etmeye ve akıllarını bozmaya çalışmışlardır. Her fitnenin ve şerrin arkasında yahudiler vardır. Kur'ân-ı Kerîm, yahudilerin o kötü hallerini en güzel şekilde tasvir eder: "...Onlar ne zaman harp için bir ateş tutuşturdularsa Allah, onu söndürdü.(Kendilerini dâima yenilgiye uğrattı). Yeryüzünde hep fesatçılığa koşarlar onlar. Allah ise fesatci olanları sevmez." (Maide:64)
Bir Yahudi Sevdası 'Arz-ı Mev'ûd: Vaadedilmiş Topraklar'
Yahudiler ve onların kutsal kitap takipçileri Hıristiyan-ların adeta kara sevdaları olan ve kutsal kitaplarında yer alan Arz-ı Mev'ûd yani Allah'ın kendilerine vaat ettiğine inan-dıkları vaat edilmiş topraklar. Hıristiyan ve Yahudi yayılmacı-ğının ardında da bu inanç yatmaktadır.
Reklam
Hristiyanlar ve Museviler
Sıradan Yahudiler Isa için intikam güdüyorlar mıydı? Bu mümkün görünse de son derece düşük ihtimaldir. Sanders, İsa’nın yargılanması esnasında orada bir Yahudi topluluğunun olup olmadığından bile şüphelidir. Bu iddianın yer aldığı İnciller, İsa’nın ölümünden iki buçuk nesil sonra yazılmıştı ve Hıristiyanlarla Yahudilerin hiçbir zaman iyi olmayan ilişkileri doğrusunu söylemek gerekirse o dönemde çok kötüydü. En son yazıldığı düşünülen Yuhanna lncili’nin Yahudileri çok kötü göstermek için çaba göstermiş olması dikkate değerdir. Yuhanna’nın dönemi itibarıyla Hıristiyanlar Roma idari makamlarını kendi itibarları konusunda ikna etmeye kararlıydılar. Dolayısıyla Yahudileri İsa’nın ölümü hikâyesindeki kötü karakterler yapmaları manidardı. Zalimliğinden haberdar olduğumuz Roma Valisi Pilatus’u kötüden ziyade zayıf olarak betimlemesi de aynı biçimde manidardı. Gerçek bir hayli sıradan olabilirdi. İsa’nın yargılanması ve suçlanması belki teatral olmayıp, sadece aceleye getirilmişti. Kudüslülerin çoğu ve hacılar, İsa için intikam gütmektense ne olduğunu zar zor fark etmiş olabilirler. Sonuçta onlar tamamen Pesah’ı kutlamakla meşgul olmalılardı. İsa’nın tutuklanması, yargılanması ve cezasının infazı o dönemde müritleri dışında pek kimsenin dikkatini çekmemişti. Yeni dinin kurucusunun adi bir suçlu gibi çarmıhta ölmesi yeterince kötüydü. Fazla dikkat çekmeden ölmüş olması kabul edilemez gelmiş olmalı.
Yahudiler, Yunan dünyasıyla böylesi bir sentezi oluşturabilmelerinin imkansız olduğunu kısa sürede anladılar.
Mekke ve Medine Arasındaki Fark
Medine daha tarımsal ve daha az ticaret odaklı bir toplumdu. Ana kabileleri Evs, Hazreç ve Yahudiler, sınırlı yer ve kaynak problemi yüzünden sürekli birbirleri ile savaşıyordu; insanlar daha az yerleşik ve Mekkelilerden daha çok göçebe özelliklere sahiptiler. Dahası, Medine idollerle daha az ilgiliydi ve önemli bir Yahudi toplumuna sahip olduğu için, soyut bir Tanrı kavramına ve buna bağlı olan Semavi dinlere yabancı değillerdi. Mekkeliler, çeşitli sebepler dolayısıyla Allah'ın egemenliğine daha uyumlu bir şekilde yanıt verseler de, peygamberlik otoritesine karşı daha az uyumlu olmuşlardır. Medine'de birbiriyle savaşan grupların birleştirici bir otoriteye daha çok ihtiyaçları vardı.
Sayfa 176 - @sitareyayınlarıKitabı okudu
Dezenformasyon
"Doğu Türkistan için sesiniz neden çıkmıyor?" (oysa çıkıyor), "Sizinki Arap hayranlığı" (hayır, Kudüs bizim için kimlik meselesi), "Kudüs'ü dinî duygular için istismar eden İslâmcılar..." (Kudüs'te esas dini istismarı Yahudiler yapıyor).
Sayfa 141
KESİLECEK ÇOCUKLARA ETEK KONTROLÜ
Nisan 627’de Hendek savaşından hemen sonra Muhammed sahabilere seslenip Beni Kureyza yahudileri üzerine gideceklerini söylüyor. Meşhur bir olay. Burada bir katliam yaşanmış. Kısmen Kur’an’da Ahzab suresi 26-27’de bundan söz edilir zaten. Sayıları 400 ile 900 arasında değişen eli silah tutan erkek Yahudiler, Muhammed’in emriyle elleri kolları bağlı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.