Atatürkçü Yahya Akengin diyor ki: "Hakkını teslim etmek gerekir. Türkler, İslâmiyet'le müşerref olduktan sonra yükselişte olmuştur." Akengin böyle söylüyor ama Atatürk katiyen böyle düşünmüyor. Atatürk'e göre "İslâmiyet, Türkleri uyuşturmuştur. İslâmiyet, Türk milletinin milli bağlarını gevşetmiştir. Atatürk'ün 1931 yılında, Afet İnan'a bizzat yazdırdığı, daha sonra 40.000 bastırarak okullarımızda okuttuğu VATANDAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER isimli ders kitabının 12. sayfasında diyor ki: "Din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz. Türkler, Islam dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Bu dini kabul ettikten sonra... bilâkis Türk milletinin milli bağlarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanlarını uyuşturdu!" Bu iddia Atatürk'e ait. Şimdi sormak lazım. Atatürk'ün tesbiti doğru mudur? Hayır! Yanlıştır! Türkler, Söğütçük'ten, bin km²'lik bir yurtçuktan, 1585 yılında Viyana önlerine kadar gittikleri ve 23 milyon 334 bin 600 km²'ye yayıldıkları zaman Müslüman idiler. Müslümanlık bizi uyuştursa idi, Osmanlı Devleti dünyanın en büyük imparatorluklarından biri olamazdı.
Atatürkçü Yahya Akengin diyor ki:
"Hakkını teslim etmek gerekir.Türkler, İslâmiyetle müşerref olduktan sonra yükselişte olmuştur."
Akengin böyle söylüyor ama Atatürk katiyen böyle düşünmüyor. Atatürk'e göre "
islâmiyet, Türkleri uyuşturmuştur: İslâmiyet, Türk milletinin milli bağlarını gevşetmiştir. Atatürk'ün 1931 yılında, Afet inan'a bizat yazdırdığı, daha sonra 40.000 bastrarak okullarımızda okuttuğu VATANDAŞ İÇIN MEDENİ BİLGİLER
isimli ders kitabının 12. sayfasında diyor ki
"Din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır.
Fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz. Türkler, İslâm dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi, Bu dini kabul ettikten sonra. bilâkis Türk milletinin mill bağlarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanlarını uyuşturdu!"
Bu iddia Atatürk'e ait. Şimdi sormak lâzım. Atatürk'ün tesbiti doğru mudur? Hayır! Yanlıştır!
Türkler, Söğütçük'ten, bin km lik bir yurtçuktan, 1585 yılında Viyana önlerine kadar gittikleri ve 23 milyon 334 bin 600 km ye yayıldıkları zaman Müslüman idiler. Müslümanlık bizi uyuştursa idi, Osmanlı Devleti dünyanın en büyük imparatorluklarından biri olmazdı.
ANNEM
Dalgın gülüşlü bir kilim nakışında
Bir dilim zamanı saklamış annem
Güler çocukluğum sılaya varışımda
Salkım söğüt aralığından sızan ışıklar
Derlemiş bohçasına gül kokulu
Tespihinde döner hayatın sırrı
Yoldadır gözleri hep sitem dolu
Gül açmış yazması
Barışmış yüreğinde sabırla özlem
Önce cümleye sonra bize duası
Bir gurbet dönüşü içilen çayda
Bin yıllık huzuru demlemiş annem
Yahya AKENGİN
Yahya Akengin'in şiirlerini ilk kez Ankara'daki okul yıllarımda okumuştum. "Sözümüz Var" kitabını da yayınlandığı yıl olan 1994'te satın alıp okumuştum. O günden bugüne kaç kere okudum bilmiyorum. Hala daha arada bir elime alırım ve rastgele şiirler okurum içinden.
Şair Akengin'in hak ettiği kadar tanınmadığını düşünüyorum. Şiirlerindeki sadelik ve insani duyguları şiirleştirmedeki orijinalliği onu usta bir şair yapıyor. Ömrü şiir ve edebiyatla geçmiş bir kalem erbabıdır o. Yazı, roman ve tiyatro alanında da eserler vermiştir.
Şiirlerinde lirizm çoğu zaman ön plandadır. Bireysel duygular kadar toplumsal sorunlara da eğilir. Bununla birlikte felsefi yaklaşımlarla yazılmış şiirleri de vardır. Bildiğim kadarıyla kendisi hala hayatta. Keşke bütün şiirlerinden seçmeler yaparak bir eser yayınlasa, böylece daha geniş kitlelere ulaşmış olsa.
Mutluluk, bir uzak dağın ardında derken,
Gönlüm değil, ayaklarım düşmüş yollara
Vazgeçsen umutlardan vakit erken
Ismarladıklarım var, bir gelmemiş bahara.