Türkiye köylüsüne yapılan tarımsal alan desteğinin tesirleri çok önemli oldu. Sübvansiyon Türk tarımı ve hayvancılığını uzun süre ayakta tuttu ve Türkiye'nin iç dinamizminde çok önemli bir unsur haline geldi. Tenkit edilen bu unsurun zamanla ortadan kaldırıldığı bir gerçektir. İşin garibi de daha evvel köylüyü tutan bir toprak ağasının ve o gibilerin projesi olan bu gelişme 1980'lerde hakiki köy kökenli ve kasabalı çocuklar politikaya girip iktidara gelince köylünün hayatına en büyük darbe indirildi. Özal hükümetleri ve devamıyla sübvansiyonlar sorumsuzca kaldırıldı. Avrupa Birliği politikalarının bile çok daha gerisindeki desteklemelerle hayvancılık ve tarım alanında bugünkü çöküntü ortaya çıkmış oldu. Bunun ıslahı için alınacak tedbirlerin kolay olmadığı açıktır. Bir kere topraktan kopan köylüyü artık geri döndürmek çok zordur ama bir restorasyona dönmek zorundayız. Bir şekilde Türkiye topraklarının işletilmesi gerekiyor. Belki Türkiye'nin kültürüne, diline, âdetlerine yatkın dış dünyadan yeni muhacirler getirmek gerecektir. Yani II. Abdülhamid'in politikalarına geri döneceğiz. (Rumeli'den Anadolu'ya ve bugünkü Suriye ve Filistin'e Rumeli ve Kafkasyalıların göçleri)
Sayfa 257Kitabı okudu
Cumhurbaşkanı ile başbakan arasındaki hakiki kriz ise eza- nın Türkçe okunması ve Arapça yasağın kaldırılması konusun- daydı. Arapça ezan yasağının kaldırılması, ön planda Demokrat Parti iktidarının politikası değildir. Tasarı ve teklifi verenler son dönemde CHP'lilerdir ve son dönemin değişimine dahil bir istekti ve Günaltay kabinesi dönemindedir. Tıpkı ilk imam hatip okullarının ve bazı türbelerin açılması gibi. Bunlar muhtemelen tenkit edilecek gelişmeler olmayabilir, ama tamamıyla DP'ye yüklenemez. Bugün dahi kanaat, köy enstitülerinin bile DP tarafından kapatıldığıdır. Bunun da şampiyonu CHP idi. Hasan Ali Yücel'in harcanması, Reşat Şemsettin Sirer'in maarif vekili olmasıyla bu yapılmıştı. Hatta DP'yi bu konularda yapacak fazla bir şey kalmamıştır.
Sayfa 256Kitabı okudu
Reklam
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Yakın Tarihin Gerçekleri
Yakın Tarihin Gerçekleri
Tarihçi
İlber Ortaylı
İlber Ortaylı
'nın Osmanlı-Türk tarihi türündeki kitabıdır. Timaş Yayınları tarafından 2012'de basılmıştır. Tarih denildiğinde ilk akla gelen isim İlber Ortaylı; Türkiye’nin gündeminden düşmeyen anayasa tarihimizden seçimlere; Birinci Dünya Savaşı’nın acı sonuçlarından İkinci Dünya Savaşı’ndaki denge politikasına; Enver Paşa’nın komutanlığından İsmet İnönü - Adnan Menderes çatışmasına; İran, Irak, Suriye ilişkilerinden ABD, Rusya ve Avrupa Birliği politikasına; askeri darbelerden eğitim sistemimize kadar .. Osmanlı’nın çöküşünün nedenlerini, milliyetçilik akımlarını, Trablusgarp Harbi’ni, Balkan Harbi’ni, Birinci Dünya Harbi’ni, küllerinden doğan bir cumhuriyet kuran Mustafa Kemal Atatürk ile arkadaşlarını, Türk siyasal hayatında demokrasiye geçiş çabalarını, Demokrat Parti’nin iktidarda olduğu yılları ve 1965 yılına doğru giden gelişmeleri, Ortadoğu`nun tarihini, Krallıkların yükselişini ve çöküşünü, baskıcı liderler ve oğullarını Türk tarihçiliğinin kılavuz ismi İlber Ortaylı’nın derin analizleriyle soluk soluğa okumak için benzersiz bir davet… Yakın Tarihin Gerçekleri, 19 ve 20. yüzyıla dair tartışılan, gündemden düşmeyen konulara dair İlber Ortaylı`nın görüşlerini merak edenler için mutlaka okunması gereken bir kitap...
Yakın Tarihin Gerçekleri
Yakın Tarihin Gerçekleriİlber Ortaylı · Timaş Yayınları · 20172,285 okunma
Mucizevi bir şekilde Türk özel sektör bürokrasisi ortaya çıkmaya başladı. Rakamlara baktığınız zaman bunların gelişme kapasitesi yüksektir. Aynı şekilde bir geleneği olan Türk tıbbı kısa zamanda Amerikan tıbbından büyük ölçüde istifade etmeye başladı. Gidip orada staj yapanların hepsi orada kalmış değillerdi, ama bir kısmı geri geldiler. Mühendislerde geri döndüler.
Sayfa 254Kitabı okudu
1946 demokrasisini tarihin çizgisine yön veren insanların sürüklediği söylenemez. 1946 politikacılarının kimi cesur, kimi hırslı, kimi siyasi kahramanlık gösterisi açık kapıları omuzlayan, kimisi gelişmeleri görüp yeni bir dönemin geldiğini anlayan ve gerçeği kabullenen akıllı insanlardı. 75 yıl sonra o günleri değerlendirdiğimizde, olayları sürükleyen tarihî unsurun, Türk ulusunun kendi olduğunu görüyoruz. Çoğulcu demokrasinin temelleri tarihten uzanan bir gelenekle, toplumumuzun dokusuna vazgeçilmez bir şekilde yerleşmişti. Demokrasiye geçiş dönemini burada ayrıntılarıyla ele alışımız; değişen bir dünyanın içinde zerafetle kalabalığın, faziletle fırsatçılığın kaçınılmaz biçimde birlikte var olduğunu göstermektir. Ancak böyle güç bir değişimi Türk ulusu ve devlet mekanizması gerçekleştirme yeteneğini göstermiş oldu.
Sayfa 248Kitabı okudu
CHP hükümeti, DP'nin halk karşısında sempati kazanacağı her konunun üstüne gitmek niyetindeydi. Daha 27 Şubat 1947'de CHP parti divanı, din eğitimini serbest bırakmak kararını almıştı. Kuşkusuz parti içinde laiklik ilkesinden vazgeç- mek istemeyenler de vardı. CHP kurultayında ortaya atılan düşünceler, iki yıl önce herhangi bir muhalifın ağzından çıksa, "muhalefet irtical hortlatacak" denirdi, nitekim denmişti de...
Sayfa 243Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.