Üstelik orada deniz de var, ben deniz delisiyim. Hiç değilse yakında, denizin yakınımda olması duygusunu taşımalıyım, o zaman yaşamaya başlıyorum.
Sayfa 89 - Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı
152 syf.
9/10 puan verdi
“Elime umut denen o en eski ve en dayanıklı bastonu almış, çile odalarından fırlayan dervişler gibi soluk soluğa gözlerimdeki serabın parıltılarına doğru koşuyormuşum. Boşuna koşuyormuşum tabii.. Anlaşılan, insanoğlunun, kendi yarattığı şeyi bile elinde tutamayacak kadar zayıf ve çaresiz bir yaratık olduğunu bilmiyormuşum daha. Hatta ben, kendi
Bin Hüzünlü Haz
Bin Hüzünlü HazHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20194,475 okunma
Reklam
O çok fazla yakınımda çok fazla yakınımda çok fazla yakınımda. Hiç kimse asla yeterince yakında değildi.
Memlekete tayin istemeye çalışırken ben.
Hiç değilse yakında, denizin yakınımda olması duygusunu taşımalıyım, o zaman yaşamaya başlıyorum.
(T)UZAK uzak dur! işim olmaz bundan sonra; kendimde ve kendimleyim... uzak dur! bana bırak nağmeleri; kime ne diyeceğimi ben iyi bilirim... uzak dur! hayallerimin gemisinde batan da benim, kulaç atmayıp boğulan da... uzak dur! hemen şuracıkta yakında, yakınımda sıcak, sımsıcak olan ne varsa... uzak dur! hiç bir şey kâr etmez bundan sonra, tesellilerin biri bin para! nasıl olsa... uzak dur! sakın ama sakın yaklaşma! (t)uzaksın... N.K.(Feryad-ı naz)
"Sadece bir kere soracağım ve sadece verdiğin ilk cevabı kabul edeceğim. Ondan sonra bu konuda vereceğin hiçbir cevap seni benden kurtaramaz," dedikten sonra üzerime eğilerek bana yaklaştı. "Hâlâ kendini bu katilden kurtarman için bir şansın var. Aksi takdirde sen istesen de istemesen de seni bırakmam," diyerek kararlı bir şekilde gözlerime baktı. "İyi düşün çünkü bu dileğinin bir geri dönüşü olamaz. Şimdi söyle bana, beni gerçekten hayatında istiyor musun?" dedi sadece ikimizin duyacağı bir fısıltıyla. Kaybedecek bir şeyim yoktu, bir canım vardı ve o da yakında son bulacaktı. Bu konuda mantığımı dinleyecek kadar zamanım yoktu, bu yüzden hep olduğu gibi yine kalbimi dinledim. Başımı sallayarak dudaklarımı oynattım. "Olduğun kişiyi sevmiyorum, yaptığın işi de öyle ama evet, hayatımda kal," dediğimde tuttuğu nefesi sesli bir şekilde vermişti. Kabul etmeyeceğim diye kısa bir an korktuğunun farkındaydım, beni özlediğinin de... Hasta bir kızda ne bulduğunu bilmiyordum ama en az benim kadar yakınımda olmayı özlediğini görebiliyordum. Yüzünde beni büyüleyecek bir gülümseme oluştuğunda, "Şanssız günündesin, Dolunay Surat çünkü dileğin kabul oldu," dedi beni sonsuza kadar kendisine mühürleyerek.
Reklam