İyi ki hayatıma girmişsin, iyi ki varsın...
Nasılsın güzel sevgili, umarım iyisindir. Ben çok heyecanlıyım. Bugün senin özel günün. İnsanlardan kendimi soyutlamaya çalıştığım dönemde çıkmıştın karşıma. Seni ilk gördüğüm yeri hatırlıyorum. Odandaki diğer masanın duvar tarafındaki sandalyede oturuyordum. İlk kez orada o güzel sesini duymuştum. Beni ilk aramanı hatırlıyorum. Odana çağırmıştın.
Kebelekin Markoviči

Kebelekin Markoviči

@milinkovicv
·
15 Nisan 04:26
Seni sevmeme izin verdiğin için teşekkür ederim...
Merhaba sevgilim :). Bugün çok özel bir gün ve dahası yarın çok çok daha özel bir gün. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Seninle bize ait günlerin konuşmasını çok çok erken yapmıştık aslında. Sen takvimine not almıştın, bense birkaç kez unutup 17 Mart tarihinde sonsuza kadar aklıma kazımıştım. Senden saklı bir şeyim olmadığı için bunları anlatmamda
Canın mı yandı? Yandı ama bunu itiraf etmek istemiyorum. Hayır diye fısi. diyorum. Buna duyduğuma çok sevindim. Beni yatırıp üstüme abanıyor. Ağırlığı kendimi müthiş hissetmemi sağlarken yaptığı baskı kendimi güvende hissettiriyor sanki beni kendine yakın tutup koruyormuş gibi. Dudakları beni yumuşacık öpücüklere boğuyor önce ağzımdan başlayıp sonra boynuma ulaşan ve en son kulak mememde sonlanan bir Öpücük yağmuru... Bence yeni bir şey deneyelim aslında bizim için yeni ama geçmişi eski olan bir şey. Eski mi? Bildiğimiz kadim misyoner pozisyonu aç bacaklannı bebeğim diyor ve komutuna uymam karşısında iniltileri başlıyor. Penisinin mor kafası bana doğru basınç yapıyor ama hemen içime girmiyor sağa sola dönüp ikimizi de daha fazla azdırıyor. Nefesim kısık kısık çıkıyor. Tam patlama ve yalvarma eşiğine gelmişken bir anda onu içimde hissediyorum. Acı ve zevkten inleyerek nefessiz kalıyorum. Sanırım birisi kuralları bozdu diye mırıldanıyor ritmini yakalayıp penisini bir ileri bir geri sokarken. Canım yanmadı derken galiba bana yalan söyledin. Şımank bir çocuk gibi nazlanarak Belki yalan söyledim. Belki buna değdi.
Sayfa 113
Reklam
Gıybetin keffareti - helallik almaya gerek yok mu?- var -yok(!? )
İmam Gazalî, soruda işaret edilen bilgilere yer verdikten sonra, Ata b. Ebî Rabah’ın gıybetin tevbesi veya kefaretiyle ilgili olarak; “Gıybet ettiğin adama gidip diyeceksin ki; dediklerimde yalan söyledim, sana zulmettim ve kötülük yaptım. İstersen hakkını alırsın, istersen affedersin.” şeklinde ortaya koyduğu görüşüne de yer vermiş ve “En sahih görüş budur.” demiştir. “Gıybet gibi ırz/şerefle ilgili olan şeyler mal gibi değil, bedeli olmaz, onların tevbesinde helallaşmak vacip değildir.” diyenlerin sözlerine itibar edilmez diyen Gazalî, delil olarak da şu “sahih” hadisi (Buharî, Mezalim,10) zikretmiştir: “Kimin yanında kardeşinin ırzı, manevi şerefi veya malı ile ilgili -yapılan haksızlıktan doğan- bir hakkı varsa, dinar ve dirhemin bulunmadığı, kişinin varsa sevaplarından alınıp verildiği, sevabı olmadığı takdirde ise onun günahlarından alınıp kendi günahlarına eklendiği bir gün gelmeden önce sahibinden -bugün- helallik alsın.” (bk. İhya, 3/150). Zeynu’l-Irakî, İhya’da -Hz. Enes’in rivayeti olarak- geçen “Gıybetini yapmış olduğun kimsenin gıybetinin kefareti, onun için istiğfar edip, af talep etmendir.” mealindeki hadisin zayıf olduğunu vurgulamıştır. (bk. Tahricu Ahadisi’l-İhya-İhya ile birlikte-3/150). Hasan-ı Basrî ve Mücahid’in sözlerini, gıybet edilen adamı görüp de helallik almanın mümkün olmadığı zamana tahsis etmek daha uygundur. Bu sebeple, kişi gıybet etse veya isteyerek gıybeti dinlese, meclisten kalkmadan “Allah’ım, beni / bizi ve gıybet ettiğim kişiyi affet.” demek, daha sonra karşılaştığında helalliğini almak esastır. Sorularla İslamiyet
Birisi var...
Kendime yalan söyledim Yalnızım bunu ben istedim Paramparça bütün aynalar İçinde kan revan birisi var
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana başkasının hesabına utandım yalan söyledim yalan söyledim başkasını üzmemek için
Yapı Kredi Yayınları
Ben insanım bu kaygılarım da geçer Yalan söyledim geçmez değişir Her gelen gün üşenmeden bir daha yeniler beni Bugün vurduğum adam Yarın boğulduğum deniz Utanmam sevinirim tek başıma Utanmam sevinirim.
Reklam
İnsan düşerken bile tutunacak bir dal istiyor. Takılı kalıp hızını kesecek bir an. Ben buradan atlarken düştüm sananlar oldu. Zaten kafası güzeldi, çok sarktı dediler arkamdan. Ayağı kaydı diyenler oldu. Bağırdım aslında. Hâl dili ile, ben dedim, düşmedim bir uçurumdan; kandırılmadım, bağlanmadı gözlerim. Ben sarhoş değildim (Hem sarhoş olsam,
Anne, sevgili anneciğim, geçen sefer burada… Hiç yakışık almayan bir şey söylemiştim… Yalan söyledim anneciğim, ben candan, gönülden iman etmek istiyorum, sadece farfaralık ettim, İsa’yı çok seviyorum…
Sanki bu sözleri bekliyormuş gibi birdenbire, kendine hakim olamayarak öfkeli bir eda ile bağırdı; – Seninle alay edip, yüzüne karşı kahkahalarla gülerek söylerdi! Kibar bir insan, daha çok kibar bir kadın senin kirli ruhunu görerek tiksinti duyar. Saçlarını yaptırmışsın, en iyisinden çamaşır giyiyorsun, elbiselerini terzide diktirmişsin ama
Sayfa 688Kitabı okudu
Reklam
“Bence burası mükemmel ötesi.” İnci gibi dizilmiş beyaz dişlerini göstererek sırıttı. Yıllarca diş teli kullanmış olma­lıydı. Ama bunu ona soramazdım çünkü bu geçmişini sormak olurdu ve belli ki buna iznim yoktu. “Burada yaşlandığımızı, çocuklarımızı burada büyüttüğümüzü hayal edebiliyorum. Sen edemiyor musun?” “Evet,” diye yalan söyledim. “Edebiliyorum.”
Asıl sorunumuz, Tanrı'nın bazı yaratıklarını kati bir mahvoluşa göndermesi değildir. Hristiyanlık'ta durum daha karmaşık ve daha az belirgindir. Merhametle dolu olan Tanrı, yaratıkların kati bir mahvoluştan kurtulmaları için insan bedeni alıp gelmiş ve onların yerine işkence çekerek ölmüştür. Ama bu mahvoluşu kudretli bir eylemle ortadan kaldırmaya isteksiz görünmektedir. Bir süre önce, bu öğretiyi silebilmek için her bedeli ödemeye razıyım demiştim. Yalan söyledim. Tanrı'nın bu gerçeği ortadan kaldırmak için öde- diği bedelin binde birini ödeyemem. Ama sorun hala ortada duru- yor. Bu kadar merhamet döküldü, ama hala Cehennem var.
Sayfa 99 - HaberciKitabı okudu
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Çok iyi olacağını söyledim, tabii bu yalandı ama belli koşullarda, insanın hiçbir şekilde değiştiremeyeceği koşullarda, yalan söylemesi gerekir.
Sayfa 166 - Epsilon YayıneviKitabı okudu
Davada tanıklık eden ustalardan Pierre Dormelly'i bulup şu soruyu sordum: - Jackson'un, makine parçalanmasın diye uğraşırken yaralandığını niye mahkemede söylemediniz? Cevap vermeden önce uzun süre düşündü ve sonrada kuşkulu gözlerle çevresini tarayıp: - Çünkü iyi ve beni seven bir karım ve bakmaya kıyamayacağınız üç tane çocuğum
Sayfa 45
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.