Uğruna heba olunacak bunca şey varken ,ben sadece seni seçtim.İnsan solunda taşıdığını sonunda bulamazsa ne hale gelir bilir misin? Ne acıdır ölümüne severken diri diri gömmek! Belki de hata bende. Çünkü aşk yalancı bir sürme. Ağlayacağımı bile bile çektim gözüme... Aynı denizin farklı kıyılarıyız şimdi seninle...
“Ey Zeus, kendini yenilmez sanan ezik Zeus, ey kendini yeryüzünün en kudretli tanrısı sanan zayıf Zeus. Ben hepinizin anasıydım, hepinizi yaratandım, hepinizi var edendim, tek isteğim vardı: Bir arada kardeşçe yaşamanız, birbirinizi sevmeniz, hiç ayrım yapmamanız. Bütün evlatlarım arasında eşitlik olsun istemiştim, kimse haksızlığa uğramasın,
Eski gaflet ve dalalet hayatından kurtulup, iman ve nura kavuştuğunu ve hakikî imanı kazandıran Risale-i Nur'un bu asrın bütün insanları için bir şems-i hidayet ve vesile-i saadet ve onun müellifliğiyle tavzif edilen üstad-ı muhteremin bu pek büyük ve yüce imanî hizmetiyle onun bu beşeriyete, hususan ehl-i imana bir lütf-u İlahî olduğunu hayranlıkla arzetmesi ve yukarıda da arzedildiği vechile Kur'an ve İslâmiyet aleyhindeki dehşetli ve kahhar tecavüzleriyle bu kahraman İslâm milletinin evlâdlarını dinsizliğe teşvik edip milyonlarla insanların bağlandığı kudsî ve İlahî İslâmiyet esaslarını yıkmağa ve o milyonlarla insanların ebedî saadetlerini mahvetmeğe çalışanları "Gizli Süfyan komitesinin yıkıcılığı ve eziciliği" diye vasıflandırarak onlara ve onların bu alçak ve kahhar ve zalimane tahriblerini ve yıkıcılıklarını alkışlayan divanelere binler teessüf ve nefretlerle yazıklar olsun demesi ve imanında şübheye düşmüş eski ders arkadaşlarına, "Gelin, hepimiz bu hevaî ve nefsî arzulardan vazgeçelim; hakaik-i Kur'aniyenin önünde diz çökelim ve bu asrın rehber-i saadeti olan Nur medresesine koşalım; aylarca ve yıllarca alkışlayıp durduğumuz o yalancı sefillerden ve onların hakikat diye gösterdikleri yalanlardan vazgeçip Bedîüzzaman Said Nursî'nin derslerine gönül bağlayıp onu üstad edinelim, zulmetten Nura dönelim." diye hitab etmesi, acaba imanından aldığı sevinç ve Kur'an ve İslâmiyet sevgisinden ve bağlılığından ve milletini pekçok sevip herkesin tahkikî imanı kazanarak sonsuz bir saadete nâil olmalarını arzu etmesinden değil midir?
Said-i Kürdi ayaklanma günlerinde ihtilale karışmış askerleri yatıştırmak amacıyla Cemiyet-i İlmiye'nin çalışmalarına katılarak tansiyon düşürücü konuşmalar yapar. Bu konuşma, "Kahraman Askerlerimize" başlığıyla Volkan, Serbesti, Mizan Gazetelerinde yayımlanır. Askerlere yönelik takdirlerin de yer aldığı bu açıklamalarını bilahare İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi'nde özeleştiriye tabi tutar. "Ben onların hareketini ve şecaatlarını okşadım. Zira; efkâr-ı umumiyenin yalancı tercü- manı olan cerideler, nazarımıza hareketlerini meşru göstermiştiler. Ben de takdir ile beraber nasihatı bir derece tesir ettirdim. Yoksa böyle âsan olmaz idi. "
Sahte kahramanlar türetildi, yalancı kurtarıcılar. Genellikle en yükseklere en alçaklar çıkarıldı. Uyanık olunmazsa korkaklar en cesur; utanılası adamlar büyük kahraman diye yutturulabilir.