İnşallah ileride çocuklarım olursa hususi olarak Kızıldağ Yaylasına götürüp gezdirmeyi çok istiyorum. Çünkü benim tüm çocukluğum neredeyse orda geçti. Kışın sokağa çıkamazdık, biz küçükken hala mahallede PKKlılar istediği gibi eylem yapabiliyordu. Biz de yazın yaylaya çıkar bastırılmış çocukluğumuzu orda yaşardık. Festival günlerinde su satardım,
“Milletimizin zalim olduğu iddiası da sırf iftiradan, baştan başa yalandan ibarettir. Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabancı unsurların inanç ve âdetlerine riayet etmemiştir. Hatta denilebilir ki, başka dinlere mensup olanların dinine ve milliyetine riyetkar olan (saygı gösteren) yegâne millet bizim milletimizdir.”
–
Demir attım zamana,menzili meçhûl bir durakta...Yokluğun en yokunda,kaybolmaktı isteğim. Bir âh miktarı daha sokuldum,yalnızlığımın buğusuna ve " seni yaşayabilme " ihtimâlimi çizdim üzerine;hoyratça..! Öyle ki;bir yanı yarım'lık,bir yanı ham'lık. Ecel gibi sarıp sarmaladım da hüznümü;sakındım yüreğimi,sakladım,bir zemherî
Ağzı kalabalık arkadaşımız Hüseyin’in kafesinde buluşmaya karar vermiştik. Aslında yadırgamıştım bu iki kızın benimle “sohbet etmek istiyoruz hocam sadece” diye buluşmak istemesini. Çünkü alışıldık bir durum değildi. Tabii ki tanışıyorduk, tabii ki birlikte işler yapmıştık ama müstakilen benimle “sohbet etmek istiyoruz” diyerek buluşmayı
Bugünlerde bir başkayım. Bazı şeyleri kabullenmiş gibiyim. Zorla hiçbir şeyin olmayacağını, istenmediğim yerde kalmamam gerektiğini, kendimi sevmemeye devam ettiğim sürece kimsenin beni sevmeyeceğini, acı çekiyor olsam bile inancımı yitirmemem gerektiğini, asla asla dememem gerektiğini ve daha birçok şeyi. Her yaşım bana ayrı bir tecrübe katıyor.
Aziz Nesin toplumumuzun yaşadığı süre boyunca hep tartışılan ismi olmuş ve öldükten sonra da devam eden tartışmaların, polemiklerin esin kaynağı olmuştur.Kendisi içinde benim de olduğum büyük bir hayran kitlesine sahip.Sevmeyen de bir kitlesi var elbet.Zaten bu yazar için söyleyebileceğim ortada bir kitlesi yok.Ya çok sevilmiş ya nefret
"𝐍𝐞 𝐤𝐚𝐝𝐚𝐫 𝐬𝐮 çı𝐤𝐚𝐫𝐚𝐛𝐢𝐥𝐢𝐫 𝐛𝐢𝐫 𝐛𝐚𝐛𝐚 𝐥𝐞𝐤𝐞𝐬𝐢𝐧𝐢 𝐤𝐞𝐧𝐝𝐢 𝐤ı𝐳ı𝐧𝐝𝐚𝐧…"
Şu ana kadar hiçbir kitap için inceleme yapmadım ama bu kitap ismiyle olsun, içindeki 'yaşanmış' hikayelerle olsun beni çok etkiledi. Sadece yaşadığım ülke sınırları içinde değil, Dünya'nın genelinde kadın olmanın nasıl bir zorluk olduğunu yüzüme tokat gibi
Başlığı neden böyle attığımı merak ediyorsunuzdur eminim. bunu biraz sonra irdeleyeceğim. öncelikle kitabı kendi açımdan incelemem lazım. 7 Puan gayet yeterli benim için. (1 puanı da alt metinleri çok kötü ve yanlış bundan kırdım. bunu detaylandıracağım.) hikaye deseniz başlangıcı çok ama çok beğendim. Bu çocukların dünyasına girmek istedim. ama
Bu incelemede ufak spoilerler vardır.
Son zamanlarda popüler kitapları alır ve okur olduğumu fark ettim ve belli ki sosyal medyanın gazına gelip kitap almak bana iyi gelmiyor. Sosyal medyanın etkisiyle aldığım ve beni hayal kırıklığına uğratmayan tek kitap Fable'ydi. En büyük hayal kırıklığım ise İspanyol Aşk Aldatmacası oldu.
Osmanlı zamanın da Gelin ve damat adayı ilk kez görücü usulü kız isteme töreninde bir araya gelir ve birbirlerini ilk kez bu şekilde görürlerdi. Eğer gelin ve ailesi, damat adayını beğenirlerse, gelin damat için şekerli hatta yanında tatlı da bulunan bir kahve hazırlardı. Bunun anlamı, hem gelinin hem de ailesinin damat adayını beğenmesiydi. Öte
Şimdi beni kurban yerine götürüyorlar
Hey, siz! Dinleyin! Seyre koyulduğunuz yerde
Ve sayıda, aptallıklarınız benim işlemediğim günahlarımdan daha çok!
Sizinle aramda hiçbir bağ olmamıştır
Sizin cennetiniz beni kucaklama arzusuyla, sonsuz bekleyiş cehenneminin ateşi içinde kül olacak.
Sizin korkunç cehenneminize öyle bir ateş armağan edeceğim
BİR USTA, BİR DÜNYA: Oktay Rifat
Oktay Rifat’ı selamlayacağız bugün; biraz yaşanmışlıklarıyla, biraz özlemleriyle, toplumculuğu ve karar veremeyişleriyle biraz, şiirleriyle, Sabiha hanımla ve elbette bir cıgara içiminde kaleme alıverdiği dizeleriyle.
‘’Çocukluğum ve ilk gençliğim Ankara’da geçti. Ankara Lisesini ve Ankara Hukuk Fakültesini
Masal ve gerçeği ilk kez birbiriyle telif ettiniz. Belki öyle değildi ama öyle hissettiniz. Kaçıncı defadır ki sığındığınız bu yalandan oyunun içinden çıkarak, hayır, diyebildiniz.
50 yıl eve kapanıp sessizce protesto yapıp gül yetiştiren bir adam...
35 yıl topluma ayak uyduran bir Sitare...
Biri asrın kirine direnip baş kaldırıyor. Zihninin ve kalbinin kabul etmedigini reddediyor.
Öbürü bir lağım çukurunda mı boğuluyor yoksa bir okyanusta mı yüzüyor ondan bile haberi yok.
Yedi Güzel Adamdan biri olan Rasim