Korkunç şeylere varistir zaman ve her doğan gün ölüme... Yaşamadığım gerçekler için sorgulandım bedelini ödediğim ise yalan. Düşmanlar vardır mert, cesur; dostlar vardır düşmanlardan atılgan. Vefa ve fedakarlıktır dostlukta aslolan amalar ve bahaneler de vardır. Ve sen beni gölge sanırsın oysa ben oklara siper olmuş bir kalkan. Bakma güneşini kapattığıma ben yıkılınca anlarsın kimdi düşman.. Erdemler göğe çıkmış, artık, rezalettir bulutlardan yağan. Hangi fazilet daha kutsal Habili Habil yapan. Nuh'un oğlu boğuldu, Azer cehennemlik olan. Yakub'un gözünü söyle nedir açan. Züleyha mıdır Yusuf'un gömleğini ardından yırtan. Hangi bilge, suçsuz kılar Yusuf'u zindanlara atmadan. Bedeli olmayan safa nerde. Hangi asker kazandı hemde hiç vuruşmadan. Ağır bir yüktür yarın. Dündür hesabı sorulan. Bir tiyatro oyunu gibi sahnelendi olanlar. Söylendi yalanlar. Herkes aldattı kendini, kaldı mı hiç aldanmayan...
Reklam
Beni affedin ama çok açık olacağım. Güzel yalanlar yardımcı olmaz fakat acı gerçekler şifalı olabilir. Batı ne çürük ne de yozlaşmıştır. "Çürük Batı", komünist sistem bu öz yanılgının bedelini ağır ödedi. Batı çürük değildir. Batı güçlu, eğitimli ve iyi organize olmuştur. Okulları bizimkilerden iyidir, şehirleri bizimkilerden temizdir. Batı'da insan hakları seviyesi daha yüksektir, yoksul ve malûllere yönelik sosyal hizmetler daha iyi organize olmuştur. Batılılar genel itibariyle sorumluluk sahibi ve dakik insanlardır. Benim kendileriyle tecrübelerim böyledir. Gelişimlerinin karanlık taraflarını da biliyorum, bunu göz ardı etmiyorum. Islam elbette en iyisidir. Bu gerçektir, fakat bizler en iyi insanlar değiliz. Bunlar, sıklıkla birbirine karıştırdığımız iki farklı mefhum.
Spoilerlı, üşenmeyin okuyun yaa, o kadar uğraştım
Kızıl veba kitabında bir virüs yayılıyor ve insanlık, bütün canlılar yok olmanın eşiğine geliyor. Her şey duruyor, binlerce yıl geriliyor insanlık. Medeniyetten mağara insanlarına dönüyorlar. Avcılık fln yapıyorlar. Ana karakterimiz de bir profesör. Ve bildiklerini torunlarına aktarıyor. Ve bi yerinde şöyle diyor; Barut tekrar gelecek. Bunu hiçbir şey engelleyemez. Aynı eski hikaye yeniden, yeniden yaşanacak. Sayısı artan insanlar savaşmaya başlayacaklar. Barut sayesinde insanlar milyonlarca insan öldürecek ve çok ileride bir gün yeni bir uygarlık, sadece bu yoldan, ateş ve kan üzerinden evrilecek. Peki bunun faydası ne? Eski uygarlıklar nasıl yıkıldıysa bu yeni uygarlık da geçip gidecek. O uygarlığı inşa etmek elli bin yıl aldıysa da geçip gidecek. Zaten her şey geçip gider. Geriye sadece kozmik güç ve madde kalır, onlar da ebediyen devam edecek, sonu gelmez bir akış içinde itişip çekişecek o ölümsüz tipleri ortaya çıkarır: rahibi, askeri ve kralı... Kimi savaşacak, kimisi yönetecek, kimisi dua edecek; uygar devletin hayranlık veren eşi benzeri görülmemiş harikalarının, sonu gelmemecesine, tekrar tekrar kanlı iskeletleri üzerinde yükseldiği tüm insanlarsa büyük ıstraplar içinde sürekli çalışacak. Mağaradaki kitapları yok etsem de aynı şey; kitaplar olsun veya olmasın, içlerindeki eski gerçekler tekrar keşfedilecek, eski yalanlar tekrar yaşanıp sonraki kuşaklara aktarılacak. Ne faydası var? Medeniyet kurulup yine bu şekilde yok olduysa? Kaç kere yok oluşun eşiğinden döndük, merak ettim. Sümerler, pompei halkı, mısırlılar... Hepsi çağının ötesinde gelişmiştiler. Ve vadeleri doldu.
Biliyorum gerçekler beni yalanlar gibi,İslamiyet'in günümüzde yükseliş içinde olduğunu biliyorum; ama bu yüzeysel ve geçici bir olay; uzun vadede İslamiyet de Hristiyanlık da etkisini yitirecek. Michel Houellebecq
Küflenmiş ruhuma mühürlenen yalnızlıklar.
Hiçbir yere sığmıyorum. Taşıyorum. Fazla geliyorum belki. Varlığım iğnenin tene batışı gibi hafif bir sızıyla batıyor insanlara. Havayı ağırlaştırıyorum, nefes almak zorlaşıyor, soluk soluğa kalıyoruz. Sanki büyük tufandan öncesiymişcesine fırtınayı çağırıyor, bir felaket tellalına dönüşüyorum. Onlar da hissediyor bunu, kabullenmek istemeyenler
Reklam
Önemli olan burada kimin yaşadığı değil kimin öldüğü ne zaman öldüğü değil nasıl öldüğü büyük insanların tanınmışları değil adı sanı duyulmadan ölenleri önemli ülkelerin tarihleri değil insanların yaşamları önemli masallar düşlerdir yalanlar değil ve insanlar değiştikçe gerçeklerde değişir ve gerçekler durağanlaştığında işte o zaman insanlar ölecekler ve böcek, ateş ve seller gerçek olacaklar....
Charles Bukowski
Charles Bukowski
Bu dünya da iki şey saklanamaz, gerçekler ve yalanlar
Ruya
Düşlere kaçıyorum Durmadan adını sayıklıyorum Gecem gündüzüm olmuş Günüm ise karanlıklarda bitap Durmadan düşüme dökülüyorsun Uykularımda cenneti yaşıyorum Gündüzler korkularımın sebebi Düşlerden değil gerçeklerden kaçmak istiyorum Hayallerime sarılıp yatmak istiyorum Düşünmeden sadece rüyalarda yaşamak istiyorum Gerçekler sizin olsun Yalanlar da sizin olsun Yaşamakta sizin olsun Ben sadece düşlerime kaçmak istiyorum...
Şarkı türkü söylüyordu ayaklarım Ayaklarım ne zaman bağımsızlığını ilan etmişti de, uzak bir bir ülke olmuştu benden ? Beynimde bir kibrit çaktılar ülkeler tutuştu..... Yürüdüğü yollardan bana geri dönen , ayaklarımla teperek söndürdüm. Dört yol ağzında durdum, dördününde ağzına tükürdüm. Dört yol ağzında, çevirme yaptım
Reklam
Manipülasyon - Aklını Koru (1)/BSM TV
"Gerçekler nasıl yalana dönüşür, yalanlar nasıl gerçek yapılır? Tarih boyunca manipülasyon düzenekleri nasıl değişti ve gelişti; günümüzde durum nedir…” youtube.com/watch?v=lrTGWRj...
193 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.