Biz çocukken kar yağdığında, dinsin de hemen dik aşağı bir yokuş bulalım, buz tutturalım diye beklerdik. Sonra herkes canla başla uğraşır, orda buzdan yol yapıp elimize ne geçirdiysek (demir tepsi, plastik leğen, kalın branda) o buzdan dikten kendimizi aşağı salardık ve bu heyecan bizim yüreğimizi ağzımıza getirirdi. O dikten kaymak bir şey değil,
Yalayıp geçse de bir yalım
bozlak ve hoyratlarıyla yüreğimizi
ciğerimizi pare pare etse de hicran
bezginliğin ahlarına
bırakmıyoruz kendimizi
bir grev arifesinde
ya da direniş günlerindeymişiz gibi
omuz omuza geliyoruz barikatlarda
“Aşk kuşu bir yalımdır. Dokunduğu yüreği yalım eder” (s.98).
Medeniyet ve kültürlerin beşiği olan Anadolu’nun yetiştirdiği dünyaya mal olmuş en büyük yazarlarımızdan biri de
Yaşar Kemal’dir. O, yokluklardan gelerek toplumumuzun vicdanı ve kültürlerin deniz feneri olmayı başarmış büyük bir ses ve büyük bir nefestir. Nitekim o, Anadolu’nun
Göynümde bir yalım.. Ciğerlerim duman... Döşümde inceden bir acı.. Gözümde yaş... Tam direğinde burnumun bir sızı ile kalakaldım..
Mertlik.. Yiğitlik.. Adalet.. Bir olmak.. Zalime karşı durmak.. Zulme başkaldırmak.. Sevda.. Karalar bağlamış sevda.. Ni ararsan var ola bu kitapta.. Yaşar Kemal sen hiç yitme, her kitabınla yeniden tekrar tekrar
''Adaleti çökmüş bir milleti yok olmaktan hiçbir güç kurtaramaz.''(s.611)
İlk sayfalarını, yazarın bizi içine aldığı yörenin toprağını, havasını, suyunu, kuşunu, çakalını anlatması ve esen rüzgarlardan bize nergis kokularını göndermesini saymazsak, bu kitap ilk 2 kitaptan farklıydı. Hem de başından sonuna