Artık sessizce dinleyemiyorum. Elimdeki araçlarla sizinle konuşmalıyım. Ruhumu deliyorsun. Yarı ıstırap, yarı umut Bana çok geç kaldığımı, böyle değerli duyguların sonsuza dek gittiğini söyleme. Kendimi, sekiz buçuk yıl önce neredeyse kırdığın zamandan bile daha çok kendine ait bir kalple yeniden sana sunuyorum. Erkeğin kadından daha erken unuttuğunu, aşkının daha erken öldüğünü söylemeye cesaret edemeyin. Senden başka hiçbirini sevmedim Haksızlık etmiş olabilirim, zayıf ve gücenmiş olabilirim, ama asla tutarsız. Beni Bath'a tek başına getirdin. Yalnız senin için düşünüyorum ve planlıyorum. Bunu görmedin mi Dileklerimi anlayamaz mısın? Bu on gün bile beklemedim, hislerini okuyabilir miyim, çünkü benimkine nüfuz etmiş olmalısın. Ben yazamıyorum. Her an beni alt eden bir şeyi duyuyorum. Sesini alçaltıyorsun, ama ben o sesin tonlarını başkalarında kaybolduğunda ayırt edebilirim. Çok iyi, çok mükemmel yaratık! Gerçekten bize adalet yapıyorsun. Erkekler arasında gerçek bir bağlılık ve istikrar olduğuna inanıyorsunuz. FW'de bunun en ateşli, en kararlı olduğuna inanın, gitmeliyim, kaderimden emin değilim; ama en kısa zamanda buraya döneceğim veya partinizi takip edeceğim. Bu akşam babanın evine girip girmeyeceğime bir söz, bir bakış yeter.
123 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 57 days
Bir Düşüşe Sevinmek
TDK, oksimoronu “Zıt anlamlı iki kelimenin bir arada kullanılması,” olarak tarif etmektedir. Edebiyatta, özellikle öykülerde bu zıtlık, okuru ilk bakışta yakalayan, sorgulatan ve daha dikkatli okumaya sevk eden bir cazibeye sahiptir. Talan kelimesini duyduğumuzda aklımıza ilk önce yıkım gelir ve bu tanım sevince dair hiçbir işaret barındırmaz.
Bir Talanın Sevinci
Bir Talanın SevinciGülnaz Eliaçık Yıldız · Şule Yayınları · 202328 okunma
Reklam
140 syf.
·
Not rated
·
Read in 28 days
www.sukhabilge.com
"Baylar, yemin ederim ki, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; gerçek, tam manasıyla bir hastalık. İnsana, gündelik hayatını sürdürmesi için gereken anlayışın yarı hatta dörtte biri dahi, yeryüzünün en soyut, en inatçı şehri olan Petersburg'da oturmak gibi katmerli bir felakete uğramış, talihsiz on dokuzuncu yüzyıl aydınımıza
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020129.8k okunma
"Ben... sizi... bilemezsiniz sizi ne kadar... bana sizden hep o, işte Kolya, her zaman öyle bir hayranlıkla söz ederdi ki... Onun hayranlığını severim. Kolya'nın ahlakını bozmuş filan değilim. Burada, geride yalnız onu bırakıyorum... Arkamdan çok kimse bırakmak istiyordum, çok kimse... Ama kimsem yoktu, hiç kimsem yoktu! Etkin bir adam olmak istiyordum. Hakkımdı bu. Ah ne kadar çok şey istiyordum! Şimdi hiçbir şey istemiyorum, hiçbir arzum yok. Bir şey istememek için kendi kendime söz verdim. Artık gerçeği bensiz arasınlar. Evet, doğa çok alaycı! Sonradan alay edeceği son derece iyi yaratıkları meydana getirmek niye? İşte dünyada en olgun varlık diye kabul edilen tek örneğe de, denizler kadar, bütün insanlığın içinde boğulabileceği kadar kan dökülmesine neden olan sözler söyletti. Ne iyi oluyor da ölüyorum! Belki ben de korkunç bir yalan söylerdim, doğa bu azizliği yapardı belki!.. Ben kimseyi baştan çıkarmadım... Ben insanların mutluluğu,gerçeğin bulunup yayılması için yaşamak istedim. Penceremden Meyer'in duvarına bakarken, yalnız bir çeyrek saat konuşarak herkesi, herkesi inandırmayı düşündüm. Ama hayatımda yalnızca bir kez o da bütün insanlarla değil, sizinle karşılaştım. Ne oldu? Hiç. Beni aşağı gördünüz, o kadar. Demek aptalım, gereksizim. Demek çekilmek zamanı geldi. Arkamda bir anı bile bırakmayı başaramadım. Ne bir ses ne bir iz... Ne yaptığım bir iş, ne yayımladığım bir düşünce!.. Alay etmeyin bu aptalla! Unutun. Her şeyi unutun... rica ederim unutun, bu kadar zalim olmayın! Biliyor musunuz, eğer şu verem imdadıma yetişmese kendi kendimi öldürecektim..."
❝Ateş oldum, yanıp tutuştum kendi düşüncelerimden❞ Niye bu katılık, bu güvensizlik, bu nefret? Derisini değiştirmeyen yılan, kafasını değiştirmeyen insan ölmeye mahkumdur. Sadece bir aptal sürekli taşlara ya da insanlara takılır. Bazı sırlar vardır, yalnız dostlara anlatılacak. Bazı sırlar vardır, dostlara bile anlatılmayacak. Bazı sırlar vardır, kendimize bile açıklanmayacak. Neyse... Doğrular ve yanlışlar yoktur, sadece yorumlar vardır. Beni anlamıyorlar. Ben, bu kulaklara göre ağız değilim. Karşılığında bana yoldaşlık sunmayan kişilerin, yalnızlığımı çalmasından nefret ederim.
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
Saçları saman sarısı, kirpikleri mavi...
Saman Sarısı Seher vaktı habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım peronda benden başka da kimseler yoktu durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri perdesi aralıktı genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada saçları saman sarısı kirpikleri mavi kırmızı dolgun duduklarıysa şımarık ve
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.