I.
Bu, hikayenin bildiğiniz hali:
“Narcissus kendi yansımasına aşık olacak kadar kendine aşık bir adamdı. Başka kimse onun için yeterince iyi değildi. Havuzdaki yansımasına baktı ve söndü gitti.”
Ama hikayenin tamamı bu değil:
Narcissus doğduğu zaman annesi Liriope onu kör falcı Tiresias’a götürdü ve bir kehanette bulunmasını istedi: “Ömrü uzun
1984'ü YouTube üzerinden de yorumladım. Kitabı okumadan önce faydalı bilgiler edinebilirsiniz;
->> youtu.be/ZbCVXncwnvE_____________________________________________
Totalitarizmi iliklerinize kadar hissedeceksiniz!
Bu bir UYARI ve UYANDIRMA servisidir! Algılarınızı açınız!
Bir seçeneğiniz var ve bu seçenek size altın tepsi
Kamlançu ülkesine bahar gelip de kuşlar ötüşmeye başlayınca, ağaçlarda ve yerlerde çiçekler açınca Yüzbaşı Burkay yine o büyük çam ağacının yanına geldi. Parlak bakışlı, ay yüzlü kızı orada gördü. Yüreğine od düştü. Yer yüzü gözüne karanlık oldu. Ona yaklaşıp şöyle dedi: ‘Yüzün aya benziyor. Kaşın yaya benziyor. Gözlerin yeşil alası. Saçların
Dikkatli dinliyor musunuz?
I.
Bu, hikayenin bildiğiniz hali:
“Narcissus kendi yansımasına aşık olacak kadar kendine aşık bir adamdı. Başka kimse onun için yeterince iyi değildi. Havuzdaki yansımasına baktı ve söndü gitti.”
NOT: Ahmet Şerif İzgören'in ilk kez bir kitabını okudum. Bu kitabı okumamın tek nedeni ise bu korkunç eğitim sistemi içerisinde ideallerinden, kimliğinden vazgeçmeyen öğretmenlerin varlığını yanımda duyumsama isteği...
Bu mesleğe yeni başladım. İki ay sonra tam bir yıl olacak. Kitabı okurken süreç boyunca yaşadıklarım gözlerimin önüne geldi. Bu
Genelde dizi ve filmleri ile tanınan Ercan Kesal'ı hekim, evlat, baba ve daha birçok konumda göreceğimiz hikayelerden oluşan Peri Gazozu, görmediğimiz yahut üstünü örttüğümüz konuları bize göstermeye çalışıyor.
80 darbesinin ardından fakülteden mezun olan Kesal, pratisyen hekim olarak Anadolu'da çalışmaya başlıyor. O acemi hallerini, yanlış bir şey yaparım korkusunu öyle yalın dile getiriyor ki, ilerde böyle şeyler yaşadıkça "sakin ol, yalnız değilsin" diyeceğim kendime bu satırları hatırlayarak.
Öykülerinde kendi çocukluğuna, babasına dair iç ısıtan bölümlere değinse de, genel olarak canınızın sıkılacağı ya da sıkılması gereken şeyleri okuyacaksınız; çaresizliği, çocuk ve kadın tecavüzlerini, namus cinayetlerini, ölüme sebep olacak kadar büyük yoksulluğu, isim koymaya bile tenezzül edilmeyen kız çocuklarını...
Anlatılanların üzerinden seneler geçmiş, fakat hala aynı çaresizliği hissediyoruz hatta belki daha fazla. Bazıları haber bültenlerinde birkaç dakika anılıyor hepsi o kadar. Bir şeyler ters gidiyor, ne kadar farkındayız?
Peri GazozuErcan Kesal · İletişim Yayınevi · 20194,052 okunma
“Belki bir gün dünya güzel bir yer olur ya da olmazdı ama şimdi hayvanlara sıradan bir canlı için bile yaşanmayacak bir yer olarak görünüyordu.”
Bir çiftlik.. Öyle ki domuzundan köpeğine, tavuğundan koyununa, ineğinden atına, eşeğine, kedisine kadar aklınıza gelebilecek birçok hayvanın barındığı alelade gibi görünen bir çiftlik.
Bütün mesele
Kamlançu ülkesine bahar gelip de kuşlar ötüşmeye başlayınca, ağaçlarda ve yerlerde çiçekler açınca Yüzbaşı Burkay yine o büyük çam ağacının yanına geldi. Parlak bakışlı, ay yüzlü kızı orada gördü. Yüreğine od düştü. Yeryüzü gözüne karanlık oldu. Ona yaklaşıp şöyle dedi:
“Yüzün aya benziyor.
Kaşın yaya benziyor.
Gözlerin yeşil alası.
Saçların
Birisi pervaneye şu sözleri söyledi: «Hey miniminicik kuş. Haydi, sen kendine yaraşır bir dost tut. Biraz muvaffakiyet ümit edebileceğin bir yola git. Sen neredesin, mumu sevmek nerede? Semender değilsin, öyle ateşin etrafmda dolaşma. însan iptida yiğitliğini dene
meli, sonra cenge girmelidir.
Yarasaya bak, güneşten nasıl saklanır. Demir
SPOİLER İÇEREN BİR YORUMDUR!
Kapak Kızı, Yeşil Peri Gecesi kitaplarının tamamlayıcısı Osman. Üçlemenin son vuruşu benim gözümde. Diğer kitapların da incelemesi yazılmalı ama benim için bambaşka olan Osman'ı anlatırken onlara da değineceğimden tek inceleme yapmak istiyorum.
Tamamen bir çöküş öyküsü, aşağıya doğru inen bir yaşamın yürek burkan