Hatırımdadır. Bir gece gözümü uyku tutmadı. O sırada işittim. Pervane, muma şöyle diyordu: "Sevgilim, ben sana âşığım. Yanarsam yakışır. Ya sen niçin ağlıyor, yanıyorsun?"
Mum şöyle cevap verdi: "A benim zavallı âşığım. Ağlamama, yanmama sebep şudur ki, benim şirin balım var- dı. Beni ondan ayırdılar. Şirin'im haksızlıkla
İncil'e göre İsa vaftizinden sonra çölde kırk gün kırk gece oruç tutup ibadet etmış. Açlık hissettiği bir anda Şeytan gelip ona, "Tanrı oğlu isen, buradaki taşları ekmek haline getir, karnını doyur," demiş.
İsa, "Kitaplarda, Yalnız ekmekle yaşanmaz yazılıdır," cevabını vermiş. Bunun üzerine Şeytan, İsa'yı kutsal şehre götürüp bir kilisenin en yüksek kulesine çıkarmış. "Tanrı oğlu isen, kendini aşağı at," demiş. "Çünkü Kitaplar, böyle bir şey olunca meleklerın kollarını uzatarak Seni tutacaklarını yazıyor."
İsa, "Tanrını denemeye kalkışma" sözleriyle Şeytanın ikinci iğvasını da reddetmiş. Şeytan bu defa onu yüksek bir dağa götürmüş. Yukarıdan, aşağıda serilmiş dünyayı göstererek, "Bana secde edersen hepsi Senin olur!" demiş, İsa, ancak Tanrının önünde secde edildiğini söyleyerek Şeytana onu rahat bırakmasını emretmış, ibadetine devam etmiş.
Sayfa 335 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları XXX.Basım. DİPNOTKitabı okudu
SOKRATES - Ne diyorsun, sevgili dostum? Şu düşündüğüne bak; ne güzelliğine yakışıyor, ne de öteki üstünlüklerine.
ALKIBIADES - Ne demek istiyorsun, Sokrates, ne düşünüyorsun?
SOKRATES - Senin hesabına, sevgim hesabına çok üzüldüm.
ALKIBIADES - Niye?
SOKRATES - Yalnız buradaki adamlarla savaşacağını sanıyorsun da ona.
ALKIBIADES - Peki kiminle savaşacağım?
SOKRATES - Üstün ruhla olduğunu sanan bir adam böyle sorar mı?
ALKIBIADES - Öyleyse ne? Buradaki adamlarla savaşamayacağım da kiminle savaşacağım?
SOKRATES - Dinle, Alkibiades. Savaşa girişmek üzere olan bir üç sıra kürekliyi kullanmak istesen, gemide, en iyi dümenci olmak sence yeter mi, yoksa bu üstünlüğün zaten gerektiğini düşünerek, şimdi yaptığın gibi, gözlerini yardımcılarına değil de, rakiplerine mi çevirirsin? Yardımcılarına o kadar üstün olmalısın ki, onlar sana rakip olacakları yerde, senden aşağı olduklarını anlasınlar, düşmanla savaşta sana yardım etsinler. Kendine, şehre yakışır, gerçekten güzel bir iş görerek kendini göstermek niyetinde isen, bu böyle olur, Alkibiades.
Nâhid
Bir kâra şurû eyledi kim şimdi dil-i zâr
Terketmesi güç başlaması haylice düşvâr
Müşkil olacak zâtını vasfetmesi gerçek
Ol müşkili yapmakta bile başkaca tad var
Mirrih-misil duhter-i hurşîd-sıfat kim
Rahmetmesi yok âşıka lütfetmesi âzâr
Eyvâh onun istemeyin vasfını benden
Ben anlatamam aczimi de eylemem inkâr
Yalnız onu bir gün görerek şöylece tenhâ
Açsam ona kalbimde duran ukdeyi tekrâr
Mâdem ki mey-i aşkı kâbul etmeyecekdin
Niçün kadeh-i kalbi şikest eyledin ey yâr
Sus böyle dırâz eyleme âvâzını pest ol
Sus kâmil isen bâde-i hicrân ile mest ol
Madem hakikat böyledir. Âkıl isen ibadet cihetinde yalnız bugünü düşün ve onun bir saatini, ücreti pek büyük, külfeti pek az, hoş ve güzel ve ulvi bir hizmete sarf ediyorum, de. O vakit senin acı bir füturun, tatlı bir gayrete inkılab eder.
Ma’dûm oluyor zavallı gayret
Mübhem kalıyor bütün hakikat
Her mes’elenin zemini ibret
İdrak olunan meâli hayret
Bak âleme her taraf serâsir!
Dünyaya geliş hayat için mi
Yahut yaşayış memât için mi
Bilsem ki bu kâinat için mi
Ya onda biraz sebat için mi
Bin velvele bir merama dair!
Hiçbir şeyin hakikatinden
Vakıf değilim sorar isen ben
İndimde şu oldu sade rûşen
Kim zulmet-i mahz imiş fen
Efkâr ise yokla uğraşırmış!
Aklın o kadar kemali yokmuş
Hal anlayacak mecali yokmuş
Hem anlamak ihtimali yokmuş
Varmış sözünün meali yokmuş
İnsan yalnız heves taşırmış!
- Yirminci asırda ne "Diyojen" lik para eder, ne "Ezop" luk, ne "Nasreddin Hoca" lık, ne "Şeyh Sadi" lik, ne "Lafonte" lik, ne "Behlül Dana" lık, ne "Kavuklu Hamdi" lik... Yirminci asırda para eden şey, yalnız tilkiliktir tilkilik: Tilki olabiliyor musun, tamamdır keyfin! O zaman çakalı da, kurdu da, ayıyı da, aslanı da, kaplanı da, fili de karşında susta durdurursun! Bundan yıllarca önce şair Dertli İbrahim: "Dedirdin tilkiye pes kara bahtım!" diye tevekkeli dememiş! Bu zamanda tilki isen işin ayna, değilsen kumda oyna!
O Türkçülük perdesi altına giren ve hakikaten Türk düşmanı olan hamiyet-füruş mülhidlere derim ki: Din-i İslâmiyet milletiyle ebedî ve hakikî bir uhuvvet ile, Türk denilen bu vatan ehl-i imanıyla şiddetli ve pek hakikî alâkadarım. Ve bin seneye yakın, Kur'anın bayrağını cihanın cihat-ı sittesinin etrafında galibane gezdiren bu vatan
Gel gördü isen o nevnihâli
Şerh et ona bendeki bu hâli
Sevdâ-zede oldu kalb-i zârım
Şerh et ona hal-i bî-kararım
Şerh et ona iptilâ-yı rûhu
Şerh et ona mestî-i sabûhu
"Dünya üzerindeki tek insan sen isen, senin için yalnızlıktan söz edilemez. Bu cümleyi burada bıraktığın kitapta gördük ve üzerine düşündük." Yalnız kalmak için insanlara ihtiyacımız var...