İlişkide olduğunda her şey çok güzel başlıyor, tıpkı bir rüya gibi ama sonra içini bir korku kaplıyor: “Kaybetme Korkusu”
- Ya benden sıkılırsa?
- Ya beni aldatırsa?
- Ya beni eskisi kadar sevmiyosa?
Sonrasında birden rüya bitiveriyor. Sanki sevgiline bir büyü yapılmış gibi birden bire sana karşı ilgisizleşmeye başlıyor. Sana değer veren,
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin...
Fedakârlığımı
BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM - NAZIM HİKMET
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
Pamuk bu eserinde Nişantaşı yazarlığını bir kenara bırakarak ve İstanbul'un yitik insanlarını konu edinerek yazarlık kariyerinde çizmiş olduğu imajı bir kenara bıraktığını ve aslında herkese hitap edebildiğini kanıtladı şahsımca. Eser'in kurgusu anlatımı ve seçtiği üslup açıcısından gerçekten başarılı bulduğum bir eser. Mahsun ve yalnız kalmaktan korkan bir adamın inişli çıkışlı hayatını sıkılmadan okuyacağınıza eminim. Kitap sonunda Mevlut karakterinin benim gibi yalnızlığına siz değerli okurlarında buruk bir gülümsemeyle eşlik edeceğine eminim... Hayatta Mevlut gibi saf ve temiz kalabilmek için özlemle beklediğiniz Rayiha'nız yoksa içinde binlerce Rayiha ve onun sıcak şefkatini bulabileceğiniz kitaplardan yolunuz ayrılmasın..
Yalnızlık bir mecburiyet değildir.
Aşılması gereken bir hastalık değildir.
Yalnızlık asil bir seçimdir.
Beklenilen doğru insan gelene kadar yalnız kalabilmek her yüreğin harcı değildir.