İlişkide olduğunda her şey çok güzel başlıyor, tıpkı bir rüya gibi ama sonra içini bir korku kaplıyor: “Kaybetme Korkusu” - Ya benden sıkılırsa? - Ya beni aldatırsa? - Ya beni eskisi kadar sevmiyosa? Sonrasında birden rüya bitiveriyor. Sanki sevgiline bir büyü yapılmış gibi birden bire sana karşı ilgisizleşmeye başlıyor. Sana değer veren,
Bir günümde sen vardın yine sancılarla ağıt yaktım! Bu günümde yalnızım Rabbim yalanlara kandım ben… Bir şarkı yaptım dostum oldu arkasından ağlayandım, Ve bulandım duygularla arkasından kalbe kilidi bağlayandım. Anlatılmaz bir gecemde karanlık gökyüzüm var, Evde romantik bir hava dışarda aç yatan var. Söz veripte tutamadın mı geçmişe dönenmi
Reklam
Seni seviyorum ve yalnız seni görüyorum. Seninle ilgiliyim başka her şeyi unutuyorum. Sözün gelişi değil bu ; Ben sözümün eriyim başka anlamları olsaydı sözlerimin başka anlamlara uygun kelimeler bulurdum… Oğuz Atay
''Mandolin sesi hiç bu kadar canımı yakmamıştı.'' ''Ne dinliyoruz?'' ''Vivaldi'nin G Minör'den Mandolin Konçertosu'nu. Organlarımın kazındığını hissediyorum. Ruhi, sen ne dersin bu konuda? Senden çalınanlar üzerine hissettirecek bir iki baş ağrısını daha bana lütfeder misin?'' ''Yaşın kaç ki daha senin?'' ''Ana rahmine düştüğümüz 9 ayı da sayıyor
Piraye'm, kızıl saçlı bacım benim, Seni arkandan bıçakladım. Bir damlası benim damarlarımdaki bütün kana bedel kanınla boyandı ellerim. .Yeryüzünde hiçbir insan hiçbir insana benim sana yaptığım kötülüğü yapmamıştır.Bütün bunlara rağmen sana geri gel diyecek kadar yüzsüz ve alçaksam ne halt edeyim,öyleyim işte.Fakat gel. Oğlumuz Memet’in başı için gel ve ben kalan ömrümde ona layık bir baba olmak fırsatını kazanabileyim. Senin yüzüne nasıl bakabilecegimi bilemiyorum. Seninle karşılastığım anda ayaklarının dibine yıkılacağım belki. Belki de sadece bayrağını kendi eliyle düşmana teslim etmiş bir hainin cesaretiyle yüzüne bakmaya calışacağım. Belki de tek kelime söylemeden gözlerimi iskarpinlerine dikip oturacağım. Fakat gel. Hayatım yalnız kendime ait olsaydı gebermeyi çoktan tercih ederdim. Kendi ferdiyetimden, fizyolojimden, kafamin deli hasta tarafından öylesine nefret ediyorum. Fakat yaşamam lazım. Beni affetmek icin değil, beni oğlumuz, kızımız ve onlar gibi iyi namuslu insanlarımız icin yaşatmak için gel ve bir daha da yalnız bırakma. Eteklerinden öperim.
Sayfa 126Kitabı okudu
Hayatımda birçok sevinçli günlerim olmuştur. Fakat hepsinden güzel, hepsinden sevinçli olabileceğini umduğum bir tek gün daha olabilir. O gün seninle ve hiç ayrılmamacasına yaşayacağıma inanacağım gündür. Sen böyle bir günün gelebileceğini pek tahmin etmezsin. Doğrusu ben de edemiyorum. Ama hayattan da başka hiçbir beklediğim yok. Bugün için sana da bana da bu kadar imkânsız görülen bir saadet günün birinde gerçek olabilirse, bütün ömrüm içindeki kayıplarımdan hiçbirine üzülmeyeceğim. Yalnız o sevinç bana kâfi derecede yaşamış olmak için yetecek.
Reklam
“bizim çağımızda romancıların başları beladadır. çünkü insanları en çok yalana, zulme, bütün kötülüklere karşı roman uyarır. bugün tüketim toplumu diye bir doyumsuzlar toplumu yaratılıyor. tüketimciler topluma bütün değerlerini aşındıran bir yapay kültür benimsetmeye çalışıyorlar, insanları birer obur canavar haline getirmek istiyorlar. roman bu
Seni seviyorum ve yalnız seni görüyorum. Seninle ilgiliyim başka her şeyi unutuyorum. Sözün gelişi değil bu; Ben sözümün eriyim başka anlamları olsaydı sözlerimin başka anlamlara uygun kelimeler bulurdum ..
HER GÜN SENİNLE Güzel olan Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak Erimek yarını olmayan zamanlarda Durdurmak bir yerde bütün saatleri Bütün kuralları kırıp parçalamak Sonra varmak o yerlere Mevsimlere dur demek Kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara Güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak Sonra doldurmak ay ışığını
Seninle yakınlık uzaklık kavramını sınır olmaktan çıkardık anne...Sınırlar sana telaşlı korkularımı anlatmak ya da ne kadar yenildiğimi ve aldatıldığımı anlatırken gözlerimdeki tuzlu suyu silmek kadar somut aşka hala inanmak kadar soyut bir kavram şimdi...Biz seninle havalanan mutlu yusufçuklara,uçurtmalara ve bir yerlerde acının olmadığı ülkelere inandık...Kaderde farklı acıların farklı hüzünlerini sol tarafında umarsız taşıyan iki kadın olmakta varmış...Affet beni göremedim saçlarındaki yılları ve yorgun gözlerini çünkü o sırada aynada kendi saçlarımdaki aklara ve kalbimdeki kederlere bakıyordum;göremedim...Yoksa bilmez miyim saçlarının hep böyle sarı kalmayacağını...Anne...ben bu ülkenin hangi şehrinde olursam olayım avuçlarıma bıraktıklarını her daim aynı yerde saklayamam ama söz veriyorum seni gündüzleri sol tarafımda geceleri yastığımda taşıyacağım...Yine çiçeklere,çocuklara ve masallara inanalım anne...Şimdi dizlerinde minik bir kız çocuğu yerine duyguları törpülenmiş,inandıkları yenilmiş ve dünyanın savaşına kafa tutmuş bir kadın yatıyor...Bu dünyada yalnız annem yaşıyor...Hadi uzat ellerini elimdeki papatyalar solmasın!Gözlerimi kapattığımda sesin kulağımdan uzaklaşmasın...Sen ol dünya varsın olmasın!YASEMİN BAŞ
Reklam
Keşke yalnızlığım kadar yanımda olsaydın Keşke yalnızlığımla paylaştığımı seninle paylaşsaydım Keşke senin adın yalnızlık olsaydı Ve ben hep yalnız kalsaydım
Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyım istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım. Yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız . Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
Resim