Gözlerimi açtım. Neredeyim? Uyurken yatağımdaydım. Evimde! Şu an yemyeşil bir ormandayım. Bu nasıl olabilir? Anlam veremedim ilk önce. Anlamaya çalıştım. Şaşkınlık... Yerini korku aldı bu sefer. Sakin ol... Sakin kal! Derin derin nefes aldım. Etrafa baktım. Kimse yok. Yalnızım. Nasıl geldim ben buraya? Sorular... Sorular... Yaklaşık on dakika
İçimizi kemiren yıkım, insanın iliğine işlemiş olan acımasızlıktır, tümümüz, bu zehirle can vereceğiz.
..
İnsan kör geçer yaşam yollarından. Çevremizde bulunan korkunç yoksulluğun ne kadar azını görüyoruz aslında!
Körlük, zamanı ve mekânı alt etmeye yarayan bir silahtır; varlığımız tek dayanağını duyularımızla, gerek yapıları, gerekse kapsamları
Okumak,
Okuduğun kitabın etkisinde kalmak,
Bir adım daha ötesi, okuduğun kitabı anbean yaşamak!
Bu duyguyu en güzel şiir kitapları tattırıyor sanırım. Zira oradaki acılarla acılara bürünüyor, en kalabalık insan bile olsanız oradaki yalnızlıkla yalnızlık çekiyor, hayata sımsıkı bağlı olsanız da oradaki dizelerle ölüyorsunuz. Bu yüzden her ruhun
l Kafka'dan okumuş olduğum bu eser, Yarım kalmış bir kitap. Kafka'ya 1917 yılında Tüberküloz tanısı konur, Eseri 1921-22 yılları arasında yazmaya başlar. 1924 yılında vefat eder. Yarım kalmış bu romanı Kafka'nın yakın arkadaşı Max Brod tarafından neşredilen eseri Şato, Dava kitabı ile ilişkilendirilebileciği gibi, başlı başına ele
Tıpkı Bob Marley'in dediği gibi:
"Sen kim oluyorsun da benim yaşadığım hayatı yargılıyorsun? Ben mükemmel değilim ve olmak zorunda da değilim! Parmağınla beni işaret etmeden önce ellerinin temiz olduğundan emin ol!"