Psikolojik bir eser olan bu roman bireyin kalabalıklar içindeki yalnızlığını merkeze almış. Bu durumu Meral şöyle dile getiriyor: "Kendi kendimden nefretin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bu dünyada yalnızım." Romanda olaydan çok ruh çözümlemeleri öne çıkıyor. Kahramanlar her an karşılaşacağımız gerçeklikte. Toplumsal değişimin yol açtığı bunalım, ahlak çöküntüsü, çatışmalar kendi dünyalarına çekilmiş insanların yalan, korku, şüphe, güvensizlik, aldatma gibi duygular içinde daha iyi bir dünyaya kaçma çabası içinde anlatılıyor. Selmin ve Meral mutluluğu maddede arayıp yurt dışına çıkma hayalleri kurar, Besim tamamen hedonist bir yaşam arzusundadır, bunların yanında kendine "Simeranya" diye bir ütopya kurgulayan Samim üropyanın kitabını yazma arzusundadır. Peyami Safa'nın Doğu - Batı çatışması bu eserde de kendine yer buluyor. Madde - mana çatışması üzerinden kendi düşüncelerini okura sunuyor. Sadece iyi bir roman yazarı değil aynı zamanda iyi bir düşünce adamı ve psikolog olduğuna da tanıklık ediyoruz.