Merhaba ey gözden ırak gönülden ırak ufuk çizgisi Ebediyete yolculuk nasıl bir duygu ki sonsuza kadar ebediyet yolcususun ... Rüzgarlarla icime dolan, kulak pasımı silen hayat ezgisi, Vaveyla ediyor erbabı yalnızlığım ... -H.A-
Belki neden olduğunu bilmediğim gel-gitler dünyasında bu aceleciliğin bir uzak diyardan gelen acıklı bir ezgisi gibidir kalabalıklarda var olan yalnızlığım. Terinin ıslaklığıyla yayılmakta buğday tarlalarının sessiz uçsuz bucaksız güzellikteki yalnızlığı, senin var olma nedenini sorgularcasına akıp gidiyor zaman denilen anomali, Peki nedir o vakit bengi vurgulanımların kendi içlerinde bizler için sakladıkları?.. Bunu ne sen ne de ben maalesef bilmiyoruz ve aslada bilemeyeceğiz... belki bir el mezarlarımızı sulamaya geldiğinde, istemdışı yorgunluktan seğiren bir kas gibi yokluğu fısıltısına karışacak geçmişimizin ezgileri ve bir harp çınıltısı ile sonlanıverecek bitmez denilen ilahi senfoni. Bir ağacın dallarına dokunup giden son bir yaprağın fısıltısıyla uzaklarda bizleri bekliyor olacak aldanmışlığın gururu ve bize hafif tebessüm dolu bir serzenişle bakarak, tıpkı çocukluk zamanlarında annelerimizin bizleri içten usulca yataklarımızdan uyandırışıyla sesleniverecek: «- Haydi canım uyan artık!» ЭА